Gerçekten de, kimileri ''kriz hala Türkiye'ye uğramış değil'' derken çoğu çevreler de ''krizin hükmünü icra ettiğini'' öne sürüyor. Hükümet ve özellikle Başbakan Erdoğan ise ''krizin teğet ilişkisi'' üzerinde duruyor.
Kim ne derse desin, ABD'den kaynaklanan ''mali kriz''in dalga dalga bütün dünyayı etkisine aldığı ve ne yazık ki, en fazla ''yoksul'' ülkeleri etkileyeceği kaçınılmaz görünüyor.
Bir ''dünya devleti''nin kurulması önlemi bile gündeme getirilirken, krizin varlığı, bütün gezegeni korkutuyor.
Geçen haftaki yazımızda ''kriz de gelip geçer'' başlığı altında daha ''ılımlı'' bir görüş sergilememize rağmen, gün geçtikçe krizin ağırlığı kendisini hissettiriyor.
Gerçi, hükümet bir takım ''pulyatif'' önlemler alıyor.
Hatta merkez bankasının faiz indirimi devreye girmiş bulunuyor.
Ne var ki, yine de, çoğu işveren, önemlerin başında ''işçi çıkarmayı'' yeğliyor.
Oysa, ''işçi çıkarma'' bu ortamda kendi kendini kundaklamayı andırıyor.
IMF ile ilgili çalışmaların, ocak ayı başında bitirileceği sanılıyor.
Ne var ki, IMF'nin isteğinin ucunda ''sıfır'' yükselme ön görülüyor.
''sıfır'' yükselme bir bakıma durgunluğun işareti sayılıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye de ''kritik'' günler yaşıyor.
Hele bu kritik ortamda, ''özür dileme'' gibi ''utanç verici'' girişimlere kalkışmak yani halk tebaasını hem üzüyor, hem de tedirgin ediyor.
''alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste'' sözünü hatırlamak veya hatırlatmak gerekiyor.
kakin@ogunhaber.comCRA-21.Aralık.2008 Pazar - 23:53:00
Gazete baskısı için tıklayınız.