''Bir Dokun, Bin Ah Dinle''!

Tabii ki istisnalar kaideyi bozmuyor. Ama nereye bakarsanız bakın; mutlaka bir ''eğrilik'', bir ''sahtelik'', bir ''püf noktası'', hatta bir ''tuzak'' bulmak mümkün oluyor. Sahte rakı, sahte votka, sahte cin, sahte şarap, sahte gübre hafızalardayken böylesi sahtekârlıklar, olaylar vuku bulundukça ''hüner''bir bir su üstüne çıkıyor. Dikkat edilirse, ''kaza veya bela''dan sonra çarpıklıklar afişe oluyor, önlemler alınmaya çalışılıyor.

İNSANIN AKLI DURACAK GİBİ OLUYOR
Bir bakıyorsunuz, depreme dayanıklı yapıldığı sanılan binalar ilk sarsıntıda yıkılıyor. Depremden söz edilmişken, her sarsıntıdan sonra kurtarma, ilkyardım ve çadır â€'' battaniye gibi mübrem ihtiyaçların temininde problem çıkıyor. Deprem Vergisi'ni verenlerin sayısı hala istenilen seviyeye yaklaşmıyor.

KAPKAÇ, ''GÜVENLİK'' SORUNU
Bir bakıyorsunuz, patatese verilen gübrenin terkibi kansere yol açıyor. Her lodos esintisinden sonra, onlarca kişi sobadan zehirleniyor. Kaçak elektrik furyası bütün yurda yayılmış görünüyor. Kapkaç terörü; polisi aşarak bir ''devlet''; hatta ''güvenlik'' sorunu haline geliyor. Sahte çekten sahte paraya kadar her şeyden kuşku duyuluyor. Sahte kırmızıbiber, sahte tereyağı, sahte zeytinyağı, sahte kıyma, sahte pastırma, aklınıza gıdada ne gelirse, sahteleri özellikle semt pazarları ve işportacılarda satılıyor.

SAHTE ÇİĞ KÖFTE BİLE VAR
Hiç sahte ''çiğköfte'' olur mu? İçine et yerine patates kondu mu, bal gibi oluveriyor. İçine su katılmış benzin hatta motorin veya katkı maddesiyle sahte hale getirilen akaryakıt, gırla piyasayı kaplıyor. Sahte eski eser, sahte pul, sahte Cumhuriyet altını, akla ne geliyorsa, mutlaka ya sahtesi ya eksik gramajlısı yapılıyor

Sanki Türkiye'yi ''sahte sektör'' piyasası kaplıyor. Hele, sahte markaların kol gezişi, bütün dünyanın ilgisini çekecek kadar ileriye götürülmüş bulunuyor. Bugün imitasyonu olmayan hiçbir giyim-kuşam düşünülmüyor, Eskilerde imitasyon saat merkezi sayılan Uzakdoğu'nun yerini, sahte markalarla Türkiye'nin aldığı belirtiliyor. İster inanın, ister inanmayın sahte marka giyim eşyaları, ihraç bile ediliyor.

Üstelik piyasa değeri 4 milyar doları buluyor.

GÖREV HERKESE DÜŞÜYOR
Sahte doktor, sahte polis, sahte mühendis, sahte gazeteci, sahte hafız, sahte dişçi, ne yazık ki mesleklerini yakalanıncaya kadar yapma cüretini gösteriyor. Ölen annesinin kıyafetini giyip 3 yıl emekli maaşını alan bir adamın, yakalanması, işin ne kadar ileri götürüldüğünün çarpıcı örneğini teşkil ediyor.

Hele,''vekalet'' yolu ile kurban kesiminde ortaya çıkan skandal, ayıp ve günahın ötesinde bir eylemi daha doğrusu ''duçar'' olunan durumu bütün çarpıcılığıyla adeta ispatlıyor.

Velhasıl ya yasaların boşluğundan ve cezaların hafifliğinden denetimin azlığından, Türkiye'ye sahte bir hayat yayılıyor.

Sahte markalarla, sahte gıdalarla, sahte meşrubat ve içkiyle savaşmak, sorumluları resmi makamlara bildirme yükümlülüğü sessiz çoğunluğa düşüyor.

 

 

 




CRA 26.Aralık.2009 Cumartesi - 01:08:00
OGÜNhaber