Abd'Ye Güvenilir Mi ?

YORUM-''Karşılıklı menfaatler'' daima dış politikaya ve uluslararası ilişkileri etkiliyor. Yani, hiçbir devlet, sevdiği veya saydığı hatta acıdığı başka bir devlete karşılıksız ''güven'' ilişkileri kurmaya yanaşmıyor. Neredeyse, ''evrensel'' kaide haline gelen bu oluşumu hatırlattıktan sonra ABD'nin ''durup dururken'' Türkiye'ye karşılıksız ''güven'' vermesini beklemek imkansızlaşıyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Başbakan'' olmadan önce gerçekleştirdiği ABD ziyaretinden beri ilişkiler hem ''müphem'' hem ''inişler çıkışlar'' yaparak seyr ediyor. Verilen bir sözün yerine getirilmesi yani meşhur ''tezkere'' olayından sonra, ABD'nin gerçek yüzünü gösterdiği, kamuoyu tarafından fark edilmiş bulunuyor. Ne var ki, Erdoğan'ın Başbakan sıfatıyla yaptığı ikinci ziyaretin de ABD'nin yeni bir politikaya yöneldiğini gösteriyor. Artık açık açık PKK'yı terör örgütü, hatta barış düşmanı ilan eden ABD'nin bambaşka bir plana geçtiği anlaşılıyor. Hele, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ABD ziyareti, ilişkinin zirveye tırmandığının da sinyallerini verir gibi izlenim bırakıyor. Ne var ki, ABD'nin başında Bush gibi bir başkanın bulunması, yeni yeni menfaatleri çağrıştırıyor. Irak'ın kuzeyinde bir Kürt oluşumu, bütün dünyaya kabul ettirmek ve bundan azami faydayı sağlamak stratejisini sağlamlaştırmaya çalışan Bush, öncelikle Türkiye'yi ''denetim'' altına alma çabasını güdüyor. Bush, bir yandan Irak'ın kuzeyindeki ''azgın'' Kürt oluşumunu büyütüp, canavarlaştırmaya, bir yandan da, ''lüzumu halinde'' İran ve Türkiye'ye karşı kullanmak için, başka ''gizli'' kuvveti PKK'yı şimdilik ''feda'' etmeye sadece göz yumuyor. Kim ne derse desin, bunca ''gösterişe'' ve ''yamanmaya'' rağmen Bush'a ne kadar güvenmek gerektiğini şimdiden, bütün ayrıntısıyla düşünmek icap ediyor.
 

 

kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/13-19.Ocak.2008/Sayı:55/Sayfa:07









Yazarın, bu haftaki gazete baskısı için tıklayın,
www.ogun.com.tr/haber/crarsiv/55_07k.htm
OGÜNhaber