Yani, ABD'nin görüşüne tutumuna, belirleyici hatta onaylayıcı bir ''ağırlık'' kazandırılıyor. Ne yazık ki, bu ''kahredici'' durum çok eski tarihlerden, günümüze kadar sürüyor. Oysa bir ülkenin hele Türkiye Cumhuriyeti'nin iç ve dış politikasını hiçbir devlet veya gücün etkilememesi gerekiyor. Ne var ki, gelişmeler, her zaman ''zaaf''ı su üstüne çıkarıyor. Nitekim; ABD, güçlü bir ihtimal saydığı ''Cumhurbaşkanı Erdoğan - Başbakan Erdoğan Gül'' formülüne ''soğuk'' bakmadığı haber ve yorumları yavaş yavaş medyamıza sızıyor. Aslında, Washington'un Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ''etkileme'' şansı ve zamanı yok gibi görünüyor. Yine de, Türk gazetecilere fısıldanan sözler ve yazılanlar ABD'nin, önce Cumhurbaşkanlığı sonra da genel seçimler üzerinde çeşitli hesapları olduğu şimdiden ortaya çıkıyor. En önemlisi; bir zamanlar yakın dostumuz ve müttefikimiz olan ve hâlâ ''resmen'' bu sıfatlarını muhafaza eden ABD'nin seçimleri fırsat bilerek, Türkiye üzerinde çeşitli oyunların oynamaması dileniyor, bekleniyor. Yoksa ABD'nin Türkiye üzerindeki samimi ve art niyetleri artık yavaş yavaş su üstüne çıkıyor. ABD'nin herşeyden önce ''kürt kartı''nı elinden şu veya bu şekilde ''harcaması'' beklentisi bulunuyor. Geçen hafta da belirtmeye çalışmıştık; uunutulmasın ki, eninde sonunda Türkiye kayıplara uğrarsa, bundan ABD'nin de ''nasib''ini alacağı kesin görünüyor. ABD'nin Türkiye üzerindeki elini çekerek dostane bir şekilde uzatmasının tam zamanı yaşanıyor. Ne var ki, meşhur Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi'nde ABD'nin düzeltmeler yapması ve Türkiye'yi ''feda'' edilebilecek Müslüman ülkeler kategorisinden acele çıkarması da gerekiyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/01-07.Nisan.2007/Sayı:14