Her şeyden önce, 23 Nisan ruhu, milli hakimiyeti işliyor ve emrediyor. 23 Nisan ruhu, teslimiyeti de ''kesinlikle'' reddediyor. 23 Nisan ruhu, milletin hakimiyetini hem de ''kayıtsız ve şartsız'' öne koyuyor. Zaten, aziz milletimiz, hakimiyetini korumak için kaç yıldır direniyor.
Bu millet, yediden yetmişe, bağımsızlığını korumak için ''ant'' içmiş bulunuyor. Anadolu'nun bağrından kopan bu ruh, hiçbir zaman ''egemenlik'' haklarını kimsenin, hatta ne ABD'nin, ne AB'nin ne de IMF'nin isteklerine, insafına, hoş görüşüne bırakacak ''karakter'' taşımıyor. Sapla samanı karıştıranlar, merhamet dilenenler, milliyetçi ve ümmetçi karışımla geçinmek isteyen sahtecilerin maskesi özellikle 23 Nisan ve benzeri milli günlerde tamamen düşüyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, yarınlara karşı görevlerimiz oluşuyor. Her şeyden önce, tam ''bağımsız'' bir vatan bırakmanın yanı sıra ''huzur'' ve ''refah''a giden yolları da, ardına kadar aralamamız icap ediyor. Bağımsızlığı ve Cumhuriyet'in ilkelerini sonuna dek, korumak için, zaten tartışılmayacak kadar ''kutsal'' değer taşıyor.
kakin@ogungazetesi.com.trOGÜN/20-26.Nisan.2008/Sayı:69/Sayfa:06