2007'nin Ağustos'unda ABD'de su üstüne çıkan krize, 2008'in sonlarına geldiğimiz şu günlerde hala bir ''çözüm'' bulunamıyor.
Gerçekten de değil Türkiye'de bütün dünyada, ekonomik krizin ''çözüm formülü'' devreye girmiyor.
Neredeyse 15 ayını dolduracak olan krizin ne zaman biteceği veya bitebileceğini ''kimse'' bilmiyor.
Belirsizlik ister istemez, 1929'larda başlayıp 1933 yılına kadar süren krizi acı acı hatırlatıyor.
Dünyanın en büyük ekonomik krizinden sonra, en büyük 2. küresel krizin tarihteki yerini alacağı sanılıyor.
Derinlemesine çıktığı halde, ülkemizde tam olarak hala haz edilmeyen daha doğrusu kabul edilmeyen krizin, asıl tahribatının 2009 yılı olacağı anlaşılıyor.
Özellikle yerel seçimlerden sonra beyan etmek gerek ki, Türkiye'yi zor günler bekliyor.
Gerçi, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Ak Parti Hükümeti'nin bütün üyeleri, krizden az zararla çıkmanın çabası içinde, olayı tam olarak teşhis edemiyor.
Belki bu yüzden de, gereken asıl önlemler alınamıyor.
Ne var ki ve ne yok ki, ekonomik kriz, ''ben Türkiye'ye uğradım ve artık hükmümü icra etmeye başladım'' diye bir gerçek diğer kurumlar tarafından ifade ediliyor. İşten eleman çıkarmalar, aylık ödemelerde aksaklıklar, kredi kartlarının ödenmemesinde artan rakamlar, ''sinyal'' ötesi bir durum arz ediyor.
Unutulmamalıdır ki, 2009'lar da yaşanan krizin yaralarımızın sarılması bile hatırlandığında ''endişe'' kendiliğinden ortaya çıkıyor.
kakin@ogunhaber.comCRA-16.Kasım.2008 Pazar - 03:15
Gazete baskısı için tıklayınız.