Vahhabilik

Vahhâbîlik ismi İlk Suudi Devleti'nin Necd bölgesinde doğmuş olan Muhammed bin Abdülvahhab'dan gelmektedir. Akım, 18. yüzyılda oluşmaya başlamıştır.

Vahhabilik, Suudi Arabistan'da resmî mezhep konumundadır. Vahhabiler kendi mezheplerinden olmayanların gerçek Müslüman olmadığını kabul eder. Bu özelliği nedeniyle kimi geleneksel/sûfî dînî hareketler tarafından tepkiyle karşılanmaktadır.

İslamiyet'te 4 hak mezhebin dışında bir akım olarak 1748 yılında ortaya çıkan ve kurucusu Mehmet Bin Abdülvehhab'ın ismiyle anılan 'Vehabilik' bir mezhep olmaktan çok şimdilerde dünyayı ve İslamiyeti tehdit eden bir akım olarak kendini gösteriyor.

18. yüzyılda Suudi Arabistan'da bir akım olarak başlayan Vehabilik, Osmanlı Devleti'nde sünni kökenli Osmanlılara karşı mücadele vasıtasıydı. Özellikle İngiltere, Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak için Osmanlı Devleti'ne karşı Vehabileri kullandı. 20 yüzyıla gelindiğinde ise büyük güçleri tehdit eden bir başka büyük devlet Sovyetler Birliği'ydi. Vehabilik bu kez Sovyetler Birliği'nde Tacik radikallerin komünistlere karsı mücadele vasıtası oldu. Siyasi gözlemcilere göre, başka bir ifadeyle 'yüksek çıkarların korunması' Osmanlı İmparatorluğu'na karşı da, SSCB'ye karşı da Vahabilik ile mümkün oldu.

Balkanlar, Rusya, Orta Asya ve Kafkasya ile yer altı terör hücrelerinde faal bir sürü Vehabizm militanı kaldı. Vehabilik hareketinin çıkışından günümüze her yönüyle irdeleyen siyasi gözlemciler, Vehabizm'in ABD ve mutlak batı karşıtlığı ilkesi doğrultusunda içerisinde Müslümanların bulunduğu bütün bölgesel anlaşmazlıklara katıldığını tespit etti

Vehhabilik, Suud-i Arabistan’ın resmî mezhebidir. Mısır, Hindistan, Afrika ve diğer bazı İslam ülkelerinde de taraftarları mevcuttur. Bu inancın temelinde sertlik, taassup ve kendi düşüncelerinde olmayanları küfürle itham etmek vardır.      

Vehhabiler, diğer bütün İslam mezhepleri gibi Kur’an ve hadisleri temel kaynak olarak kabul etmekle beraber, onları anlayıp tatbik etme hususunda sadece Abdülvehhap ve kendilerince muteber sayılan bazı kimselerin görüşlerine bağlı kalmışlardır.

Vehhabilerin temeli, üç meseledir.
1- Amel, imanın parçasıdır, azalır çoğalır. Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kimse kâfir olur. Bu kişi öldürülür, malları da vehhabilere taksim edilir.  

2- Peygamberlerin ve evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, onların kabirlerini ziyaret edip, onları vesile ederek dua eden kâfir olur.  Zira kabirde olandan ve işitmeyen kimseden yardım istemek şirktir. Ölen kimse ile uzakta olan biri, işitmez ve cevap vermez. Bunların hiç kimseye faydası veya zararı olmaz. Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir.

3- Mezarlar üzerine türbe yapmak, oralarda namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak caiz değildir. Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı. Bunların kestikleri yenmez. Onları öldürmek ve mallarını yağma etmek helaldir.
OGÜNhaber