Sodom ve Gomora

Admah, Tseboim ve Tsoar ile birlikte Kitabı Mukaddes'te adı geçen beş ova kentini oluştururlar.

Sodom ve Gomora Kutsal Kitap'ta iyi bilinen iki yerdir. Sodom, İbrahim'in kardeşi Lut'un, ilk başta yaşamayı seçtiği yerdi. Bölgeyle ilgili olarak, Yaratılış 13:10 "Şeria Ovası'nın tümü RAB'bin bahçesi gibiydi, her yerde bol su vardı" sözleriyle bizi bilgilendirmektedir. Besbelli ki; zengin ve verimli bir topraktı. Muhtemelen halk zengindi ve refah seviyeleri diğer bölgelere nispeten yüksekti. Yemek veya su kıtlıkları yoktu, çünkü toprakları bereketli ve bol suluydu. Bu nitelikler Lut'un ilgisini çekmişti ve bu yere yerleşme kararı almasını sağlamıştı. Yaratılış 13:10 bölümünün anlattığı gibi: "Lut çevresine baktı", gördüklerinden dolayı kararını vermişti. "Çevremize bakındığımızda", gördüklerimiz gözümüze çok güzel gelebilir, fakat Tanrı'nın gördüğü şey gerçekte bu olmayabilir (1. Samuel 16:7) ve aslına bakarsanız, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların yürekleri hakkında Lut'un gördükleriyle, Tanrı'nın gördükleri çok farklıydı.

Kavmin yaşadığı yer ise bugün Kızıldeniz'in kuzeyinde Ürdün-İsrail sınırında Lût Gölü yakınlarında olduğu arkeolojik incelemelerle belirlenmiştir. Bu şehrin, Eski Ahit'te adı geçen "Sodom" olduğu kesinlik kazanmıştır.

Kur'an'da Yüce Allah'ın Lut kavmi üzerine göklerden ateş yağdırdığını, o şehirleri ve orada yaşayanların hepsini yok ettiğini yazar. (Araf Suresi) O şehirler Sodom ve Gomora şehirleridir. Peki bu şehirler Allah'ın gazabına neden uğramışlardır?

Lut, kavmine dedi ki; "Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı 'fahşayı' (hayasızlığı) mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, 'müsrif' (haddi aşan) bir kavimsiniz."

Lut Kavmi'nin cevabı: "Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, çokça temizlenen insanlardır." demekten başkası olmadı. Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut'u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış...

Lut Gölü'nün deniz seviyesinden 794 metre aşağıda olması bu bölgede bir çöküş olduğu, bunun Kur'ân'da anlatılan olaylarla benzerlik göstermesi ve Tevrat'ta "Sodom" şehrinin de böyle bir akıbete uğramış olması; Lût Kavmi'nin burada yaşamış olabileceğine kanıt olarak gösterilmektedir.

İşledikleri günahlardan dolayı "gökyüzünden yağan ateşle yok edildiği" anlatılan  bu iki kentin, İsrail'deki Şeria Irmağından Doğu Afrika'da Zambezi Irmağına uzanan Büyük Rift Vadisinde MÖ y. 1900'de meydana gelen bir depremle yok olduğu sanılır.

Arkeolojik bulgular bölgenin Orta Tunç Çağında (MÖ y. 2000-1500) ekilebilir olduğunu, tarım yapmaya yeterli tatlı su kaynaklarının da bulunduğunu göstermektedir.

Bu nedenle İbrahim peygamberin yeğeni ve ona inanan ilk kişi olan Lut, Sodom ve Gomora'nın yer aldığı Siddim Vadisini (Lut Gölü) hayvanları için otlak yeri olarak seçmiş olmalıdır. Kitabı Mukaddes'te sözü edilen kükürt ve ateşin, bölgenin jeolojik yapısını bütünüyle değiştiren deprem sırasında yeraltındaki petrol ve doğalgaz kaynaklarının patlayarak yanmasından kaynaklandığı sanılmaktadır. Sodom kentinin adı, denizin güneybatı ucundaki Sodom Dağından gelir.

Azgın kavim, içeri girmek için kapıyı kırınca, Cebrail, kanatlarını öne gerer ve içeriye hücum eden azgınların aniden gözleri kör olur. Bunun üzerine, şaşkınlık içinde kaçmaya başlarlar. Bu husus; Kuran-ı kerimde, kamer suresi 44 ayette, şöyle yazar: ”Lut’tan kavmi, melekleri istedi. Hemen, biz onların gözlerini kör ettik. Anadan doğma gibi kör oldular. İşte, azamının ve tehditlerimin akıbetinı tadın” dedik.

Lut; yanında karısı ve iki kızı ile birlikte, Tsoar şehrine doğru kaçmaya başlar. Ancak, yolda, Lut’un karısı, tanrının, geriye dönüp bakmamaları emrine karşı gelir ve o anda, bir tuz direğine dönüşerek ölür.

Sabah olduğunda; her iki şehrin üzerine, şiddetli taş yağmaya başlar ve nihayet hepsi helak olup gider. Hicr sureti 73-74 ve 75 ayetlerinde bu durumda şöyle yazılıdır: ”Nihayet, onları güneşin doğma vaktinde, korkunç gürültü yakalayıverdi. Hemen, şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine da çamurdan pişmiş taş yağdırdık. Elbette, bunda, kesin anlayışlar için ibret alemleri var.”

Sodom beldesi alt-üst olduktan sonra, kaynar sular fışkırıp göl haline gelir. Bugün, bu bölge Lut gölü adıyla anılır. Yahudi kaynaklarında Sodom ismi geçer. Kuran-ı Kerim’de ise, Sedum yazılıdır.

Lut Gölü bölgesinde, sodom ve gomorra kentlerinin hikayelerini doğrulayacak bazı doğal ve jeolojik oluşumlara rastlanmışsa da, bu iki şehrin kalıntıları halen bulunamamıştır. Ancak; bugün, İsrail-Ürdün sınırı boyunca uzanan, Tuz Gölü (Ölü deniz) yakınlarındaki bu bölgede, hayvan ve bitki olarak hiçbir hayat formuna rastlanmaz ve bu bölge yıkımın bir sembölü durumundadır. Ayrıca; son zamanlardaki arkeolojik keşiflerde, kutsal kitaplarda yazılı hikayelerin inanılırlıklarını yükseltecek bir kısım gelişmeler de yaşanmaktadır.

Şeria Nehri ile Lut Gölü'nün bu ilginç yapısı da, yerkürenin bu bölgesinden geçen bir yarık ya da çatlağın ancak bir parçasından ibarettir. Bu çatlak Toroslar'ın eteklerinden başlayıp güneye doğru Lut Gölü'nün güney kıyılarından ve Arap Çölü üzerinden Akabe Körfezi'ne uzayıp oradan da Kızıldeniz'i geçerek Afrika'da son bulmaktadır. Bu uzun çöküntünün uzayıp gittiği yerlerde kuvvetli yanardağ hareketlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, İsrail'deki Celile Dağları'nda, Ürdün'ün yüksek yayla kısımlarında, Akabe Körfezi ve diğer yakın yerlerde siyah bazalt ve lavlar bulunmaktadır.

Tüm bu kalıntılar ve coğrafi özellikler, Lut Gölü'nde büyük bir jeolojik olayın yaşandığını göstermektedir.

Şeria Nehri'nin yatağını oluşturan 190 kilometrelik mesafe boyunca Şeria Nehri toplam 180 metrelik bir düşüş yapar. Bu durum ve Lut Gölü'nün deniz seviyesinden 400 metre alçak olması, burada bir zamanlar büyük bir jeolojik olayın meydana geldiğini gösteren önemli delillerdendir. Sodom Tepesi, Ölü Deniz'e doğru yükselir. Hiç kimse şimdiye dek yok olan şehirler Sodom ve Gomorrah'ı bulamadı, fakat bilim adamlarına göre bu şehirler kayalıkların karşısındaki Siddim Vadisi'nde duruyorlar. Büyük ihtimalle Ölü Deniz'in taşkın suları ve depremin altında kaldılar.
OGÜNhaber