Zeydiimamlarıyla rakip hanedanlar arasında zaman zaman çatışmalara sahne oldu. Başkenti başta Şadah'ta olan Zeydi İmamlığı, sık sık kesintiye uğramakla birlikte 860'tan 1962'ye değin ayakta kaldı. Birbirini izleyen istilacıların başkenti başka yerlere taşımaları nedeniyle, San'a 12-15. yüzyıllar arasında büyük bir gerileme gösterdi. Tahiri hanedanından Abdülvahap ibn Tahir (1478-88) kente birçok zarif cami ve medrese yaptırdı.1516'da Osmanlı egemenliğine giren kentte 17. yüzyılın başlarında yeniden imamların fiili yönetimi başladı. Kenti ancak 1872'de ele geçirebilen Osmanlılarla imamlar arasındaki çatışma 1913'e değin sürdü. Bu tarihten yapılan antlaşmayla imamlar tam bir özerklik elde etti. Osmanlıların I. Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğramasının ardından San'a başkent olmak üzere İmam Yahya Önderliğinde bağımsızlık ilan edildi. İmam Ahmet döneminde (1948-1962) güneydeki Taiz'e taşınan başkent, cumhuriyetin kurulduğu 1962'de bir kez daha San'a'ya getirildi. 1990'da Kuzey Yemen'le Güney Yemen'in birleşmesinden sonra yeni devletin de başkenti oldu.
Eski Kent, çok sayıda kapısı bulunan 6–9 m. yüksekliğindeki sağlam surlarla çevrilidir. Mimari açıdan en ilginç kapı, 1962'deki devrimden sonra Özgürlük Kapısı adı verilen Yemen Kapısı 'dır. Eski kentin merkezinde eskiden imam sarayı olan yedi katlı Cumhuriyet Sarayı yer alır. Eski pazaryerleri (suk) ve sayıları 40'ı geçen camilerin çoğu kentin doğu bölümündedir. En ünlü cami, Zeydilerin eskiden Mekke'deki Kabe kadar değer verdiği bir kabesi bulunan ve dünya'nın en eski camilerinden biri olan Camiü'l-Kebir'dir. Birü'l-Azab, Birü'l-Beheymi ve Birü'ş-Şema adlı yeni mahalleler kentin batı bölümündedir. 1984'te, Eski Kent Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. 2004 yılında Arap Kültür Başkenti ilan edildi.
Dünyanın ilk gökdelen şehri Shibam: Güney Yemen ağarlıklı olarak çöl ile kaplı, bu bölgede tek inşaat malzemesi çölden çıkardıkları toprak. Bütün binalar kerpiç. Özellikle Shibam’da gördüğünüz görüntüye şaşırıp kalıyorsunuz, çölde sel baskınlarından korunmak için bir vadinin içinde 380 metreye-250 metre boyutlarında bir kayanın üzerine kurulmuş Shibam’da zamanının statü sembolü olarak 8-9 katlı yükselmiş kerpiç binalar 500 yıldır ayakta. Çölün ortasında yükselen ilk gökdelen şehrinin eşi benzeri olmayan bir mimarisi var. Shibam çok daha eskiden inşaa edilmiş olmasına rağmen çölün Manhattan’ı olarak anılıyor.
Büyülü mimarisi ile Sanaa: Adeta bir açık hava müzesi olan başkent Sanaa’nın kendine özgü mimarisi insanı şaşkına çeviriyor. Yüzyıllar önce inşaa edilmiş yuvarlak kıvrımlı kızıl toprak ve tuğla binalar, binaların üzerindeki beyaz boyalı pencere ve niş süslemeleri, ince ince detaylarla bezenmiş ahşap kapı ve pencere pervaz işçiliği, yeşil, sarı, mavi vitray camların ışık vurunca yarattığı renk oyunları ile şekerden evler görünümü yaratıyor. İşin en etkileyici tarafı bu binalar el değmemişliği ve bozulmamışlığı. UNESCO tarafından da koruma altına alınan mimari yapılar yüzyıllardır dimdik ayakta durmakta ve hâlâ yaşam alanı olarak kullanılmakta.
Kahve, Yemen'de geniş ölçüde yetiştirilmektedir, siyah çay diğer seçeneklerdendir. Çay, sabah kahvaltısından sonra öğle yemeği ile ve akşam yemeği ile tüketilir. Popüler tatlandırıcılar kakule, nane ve karanfildir. Qishr adı ile kahve de yapılmaktadır. Ama en ünlü kahve Mocha kahvesidir.
SaltahYemen'in ünlü yemeklerinden biridir. Çeşitli besinler içerir.
Diğer Yemen yemekleriAseed, Fahsa, Thareed, Samak Mofa, Lahm Mandi, Fattah, Shafut, Bint AlSahn, Jachnun
Yemen ekmek çeşitleriTawa, Tameez, Laxoox, Malooga, Kader, Fateer, Kudam, Rashoosh, Oshar, Khamira ekmekleri Yemen'in ekmek çeşitleridir ve genllikle taboon adlı tandırlarda yapılır.). Malooga, khubz ve khamira popüler ev ekmeklerindendir.Pita ve roti ekmekleri ise satın alınabilecek ekmeklerdendir.
İçeceklerÇay, siyah çay(karanfil, kakule ve nane ile birlikte), Qishr(kahve), Qahwa(Kahve), Karkadin, Naqe'e Al Zabib soğuk kuru üzüm içeceği, Diba'a ezilmiş nektarı.
EL-MENDİYemen’in san a şehrinden yayılan bu geleneksel Arap yemeği, Arap Yarımadası ile Ürdün, Mısır, Suriye, Filistin ve Körfez ülkelerinde bolca tüketilmektedir. Mendi demek etin sıcakta pişmesi ya da yağın et ve altındaki pilav üzerine akmasıdır. Asıl olarak kuzu etinden pişirilen bu et yemeği için en azından 70 kg’lik bir koç gerekmektedir. (Çünkü böyle olmazsa sıcaklığın şiddetinden et kemikten sıyrılır o zaman yemek lezzetini ve görüntüsünü kaybeder) Pişirmeden önce et baharat vs. ile terbiye edildikten sonar boyundan kuyruğa doğru sert bir şişeye geçirilip sırf bu amaç için hazırlanmış olan toprak altındaki tandıra ters bir şekilde asılır. Tandır ateşinin gür olmalı, alevleri sönmüş olmalı, Tandırın üstüne de pirinç ya da frig ile su vs. olduğu bir kazan konulur. Sonra koç tandırın üzerine asılır. Tandır kapağı toprakla kapatılır. Üç-Dört saat bekletilir. Büyük bir topside servis edilir. Bu şekilde yağ yukarıda kuyruktan aşağıdaki ete oradan pilava ya da frige akar. Ancak komple bir koç ya da kuzuya ihtiyaç duyulduğundan ve bu şekilde pişirme zor ve zaman aldığından insanlar bu işi daha kolay yapmak için farklı yöntemler geliştirmişlerdir. Son zamanlarda parçalanmış kuzu etinden ve daha küçük ve ısısı düşük fırınlarda yapılmaya başlandı. Hatta pilav ve frigsiz de servis edilmektedir.
Pişirme Şekli:Tandırın içine odun konulur, odunlar köze dönüştüğünde et metal bir kap ya da aluminium folyoya sarılı bir şekilde tandırın içine közün üstünde konur, tandırın kapağı kapatılır. Tandır kapağın üzeri kum veya toprakla kapatılır. Kapak iyice kapatılması lazım ki içeriye hava girip ateşi söndürmesin, ateş te şiddetini kmuhafaza etsin. Böylece et yüksek ateşte pişmeye devam etsin. Ateşin alev almasını önlemek ve etin yanmasını engellemek için hava deliği olmaması lazım.