Aramatyalı Yusuf'un, çarmıha gerilen İsa'nın damlayan kanını Kutsal Kâseye koyduğuna inanılır.Kutsal Kâse'den ilk kez, 12-13. yy'larda yazılmaya başlanmış olan Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri efsanelerinde bahsedilir. Graal efsanelerinin ilham kaynağı, muhtemelen Kelt Mitolojisi'dir. Kelt Mitolojisinde bolluk kaynağı boynuzlara, hastaları iyileştiren ve ölüleri dirilten kazanlara vs. sıkça rastlanır. En yaygın örneklerinden bazıları Dagda'nın sonsuz gençlik ve Bran'ın ölümsüzlük kazanlarıdır
EtimolojiOrta Çağ Latincesinde gradalis sözcüğü 'tabak' anlamına gelir. Graal sözcüğünün 'geniş ağızlı veya kenarları alçak kap' anlamına geldiği konusunda kanıtlar olmasına rağmen kelimenin kökeni kesin olarak bilinmemektedir.
Hristiyanlığa geçişiBu nesneyi Hristiyanlıkla özdeşleştiren ve ona gizemli, kutsal bir anlam yükleyen ilk hikâye, 12. yy sonlarında Chrétien de Troyes tarafından yazılmış ancak tamamlanmamış olan Le Conte du Graal ya da Perceval isimli hikâyedir. Bu hikâye köyden gelme, saf bir şövalye olan Perceval'den bahseder. Perceval'in masumiyeti sürekli vurgulanır. Bu öyküde dini olaylar, olağanüstü detaylarla süslenir.
13. yy başlarında Robert de Borron'un şiiri Joseph d'Arimathie (Aramatyalı Yusuf) veya Roman de l'estoire dou Graal efsaneyi biraz daha Hristiyanlaştırdı. Aynı şekilde Wolfram von Eschenbach epik şiiri Parzival'de efsaneye çok daha yoğun ve gizemli bir anlam yükledi. Wolfram versiyonunda bahsedilen nesne kase değil Cennetten düşen değerli bir taştı.
Robert de Borron'un eserlerinin nesir versiyonları, Graal efsanesini biraz daha Artur efsaneleri ile kaynaştırdı. 13. yy Alman destanı Diu Krône'de ise Graal kahramanı Sör Gawain'di. Lancelot efsanesinin bir kısmını oluşturan The Queste del Saint Graal öyküsü yeni bir kahramanı, Sör Galahad'ı yarattı. Bu eser Graal ile ilgili öyküler arasında en önemli yere sahip olanıdır ve 15. yy'da Sör Thomas Malory'nin nesiri Le Morte Darthur ile İngilizce konuşan coğrafyaya yayılmıştır.
Robert de Borron'un şiiri Graal'ın ilk zamanlarından bahsediyordu. Hikaye, Graal ile İsa tarafından Son Yemek'te kullanılan ve aynı zamanda Aramatyalı Yusuf tarafından İsa'nın çarmıhtan damlayan kanlarının toplandığı kupa arasında bir ilişki kurdu. The Queste del Saint Graal yeni bir kahramanı, Sör Galahad'ı yaratırken, "Graal'ı aramak" Tanrı ile gizemli bir birleşmenin arayışının öyküsü haline geldi. Kutsal Kaseye doğrudan bakabilen ve insan dilinin izah edemeyeceği gizemleri görebilen tek kişi Galahad idi. Bu çalışma açıkça Clairvaux'lu Aziz Bernard'ın öğretilerinden esinlenmişti. Bernard'ın öğretileri insanın mükemmelliğe ulaşmak için çıktığı gizemli yolculuğu anlatıyordu. Borron'un eseri Galahad'ın Lancelot'un oğlu olduğunu iddia ediyor, böylece öyküye yeni bir boyut katıyordu. Lancelot ile Guinevere arasındaki insanî aşkı, Galahad'ın ilahî aşkı ile karşılaştırıyordu. Finalde Graal'ın kaybolması, Tanrı'nıninayetinin (Latince: gratia) geri gelmemek üzere kaybolmasına benzetiliyordu.
Tarihte “Sangreal Belgeleri” adıyla anılan belgeler de inanışa göre Kutsal Kase ile birlikte gömülmüştü. Belgelerin bin yıldır Tapınak Şövalyeleri tarafından korunduğuna inanılıyor. Tapınak Şövalyeleri’nin sahip olduğu kudretin kaynağı olarak Kutsal Kase gösteriliyor.
Tapınak Şövalyeleri’ne göre Kutsal Kase bir kase değil. Kase efsanesinin yani ayinde kullanılan kadehin dahice düşünülmüş bir alegori olduğunu iddia ediyorlar. Belki de Kutsal Kase efsanesindeki ayinde kullanılan kadeh, başka bir gücün cisimleşmiş halidir. Kutsal Kase insanlık tarihinin en çok aranan hazinesidir. Efsanevi Kase hikayelere, savaşlara ve bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden olmuştur.
Hz. İsa, Tanrı’nın oğlu değil bir peygamberdi. İmparator Konstantin, Roma iktidarının gücünü pekiştirmek için Hz. İsa’yı Tanrı’nın oğlu konumuna yükseltti ve Yeni Ahit’i bu tanrılaştırma tezini destekleyecek bir şekilde hazırlattı. Hz. İsa, Magdalalı Meryem ile evliydi ve çarmıhta can verirken, Meryem, Hz. İsa’nın çocuğuna hamileydi. Kutsal Kase’yle simgelenen, Hz. İsa’nın son yemekte kullandığı kase değil, aslında Magdalalı Meryem’in rahmiydi. Hz. İsa’nın fiziksel bir soyu vardı ve bu soyun, kimliğini gizleyerek günümüze dek varlığını sürdürdüğü ve Tapınak Şövalyeleri tarafından korunduğu iddia edilmekteydi.
Kutsal Kase’nin yeri bulundu mu?İngiliz şifre uzmanları, Staffordshire bölgesindeki küçük bir anıtın üzerinde bulunan esrarengiz yazıttan yola çıkarak İsa’nın ‘Kutsal Kase’sinin yerini belirlediklerini iddia ettiler. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların şifreleme makinesi ‘Enigma’yı çözen Bletchley Park adlı merkezde görevli uzmanların bu keşfi yakında açıklamaları bekleniyor.
İngiliz uzmanlar, Staffordshire bölgesinde bulunan ‘Çobanın Anıtı’nın üzerindeki harflerin sırrını çözebilmek için mayıs ayından beri çalışıyor. Anıtın üzerinde ‘D OUOSVAVV M’ harfleri bulunuyor ve bu harflerin taşıdığı gizin insanları Kutsal Kase’nin yerine götüreceğine inanılıyor. Yaklaşık altı aydır bu harflerin sırrını çözmeye çalışan Bletchley Park’ın şifre kırıcılarının 250 yıllık gizi çözdüğü düşünülüyor. Anıtın bulunduğu bölge, turist akınına uğrarken, dünyanın dört bir yanından deneyimli ve deneyimsiz şifre çözücüler de bu şifreyi çözebilmek için uğraşıyor.