Bu olaylar sadece siyasi kavgalar olmakta birlikte silahlı çatışmalar şeklinde olmamıştır. 1920 yılında Rumların, İngiltere'nin onayını almadan Yunanistan'a katılma plebisiti yapmak istemesi ve Birleşik Krallık yönetiminin buna izin vermemesi, Rumların önce Birleşik Krallık'ı adadan çıkarmaya yoğunlaşmasına sebep oldu. 1950'lerin sonuna kadar süren bağımsızlık hareketi, 1960 yılında uluslararası anlaşmalara dayanan bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasının yolunu açtı. Rumlar Birleşik Krallık'ı adadan çekilmesiyle, Türklerle birlikte ortak devlete razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; uluslararası anlaşmaları ve anayasayı çiğneyerek Türklere saldırılarda bulunmaya başladılar.
Hazırlık5 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları I. Cenevre Konferansı çalışmalarına başladı. 30 Temmuz'da sona eren konferansta Türk tarafının istekleri doğrultusunda: 'Ada'da bir güvenlik bölgesinin kurulması, Rum ve Yunan işgalindeki Türk bölgelerin derhal boşaltılması, esir durumda olan asker ve sivillerin mübadele edilmeleri veya serbest bırakılmaları, barışın sağlanması ile birlikte anayasaya uygun bir hükümetin yeniden kurulmasının temini,Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu olmak üzere iki otonom idarenin mevcudiyeti' kabul ve ilan edildi.
Başbakan Bülent Ecevit, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile diplomatik görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitti. Acil olarak toplanan TBMM, Hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Trakya'da bulunan 1. Ordu, Ege ve Akdeniz'de bulunan birlikler alarma geçirildi. Ayrıca Kıbrıs'a harekat için karargahı Adana'da bulunan 6. Kolordu Türkiye'nin adaya en yakın noktası olan Mersin'e kaydırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti tarafından Başbakan Bülent Ecevit Kıbrıs konusunu görüşmek ve gerekirse ortak müdahele yapılabilmesi için İngiltere'ye uçtu. Bu sırada koalisyondaki MSP Lideri ve Başbakan Vekili Necmettin Erbakan Milli Güvenlik Kurulu'nu Başbakan Ecevit'in emriyle toplayarak Bülent Ecevit'in emirleri doğrultusunda taarruz kararını alarak çıkarma emrini verdi.
Pentemilli köprübaşı civarındaki durumlar (21 Temmuz 1974)Çıkarma kararı, İngiltere ve Yunanistan Büyükelçilerine bildirildiği gibi Ankara'da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco'ya da iletildi.Libya'dan uçaklar için motor yağı, napalm malzemesi, 20 mm'lik top mühimmatı; İran'dan roketatarlar; Pakistan'dan mühimmat ve sağlık malzemesi teslim alındı.
20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya saat 6:05'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa'nın kuzeyine, Hamitköy - Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine indi. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı'na bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu (Pentemili) plajına yapıldı. Rumlar, Türkiye'nin 1963 ve 1967'deki gibi adaya müdahale edemeyeceğini düşünmüş bu yüzden ilk başta etkili müdahale edememiş, akşama doğru karşı harekata başlamışlardır. Rumların karşı taarruzu 20 Temmuz akşamından 21 Temmuz sabahına kadar sürmüş, fakat Rum birlikleri başarı sağlayamamış Türk kuvvetleri mevzilerini korumayı başarmıştır. Ertesi gün tekrar ilerlemeye devam eden 4. Paraşüt Taburu, Rum birlikleri tarafından saldırıya uğrayan Kıbrıs Türk Alayı ile birleşerek Lefkoşa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza başladı. 2. ve 3. Türk Komando Taburları da Zeytinliistikametinde ilerlemeye başladı. 22 Temmuz'da 3. Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe'nin ele geçirilmesiyle, Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi. Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararının 5. maddesi gereği 22 Temmuz 1974 tarihinde ateşkes ilan edildi.[32] Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu müdahalesinin sonucunda Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Nikos Sampson Hükûmeti görevini bıraktı.
İkinci harekât: Parola "Ayşe Tatile Çıksın"Ancak 8 Ağustos'ta II. Cenevre Konferansı'nın yapılmakta olduğu zamanda Türklerin Limasol veLarnaka civarında bir miktar köyü boşaltmış olmalarına rağmen, Rum Millî Muhâfız Alayı ve EOKA-B ele geçirdikleri yerleri tahliye etmedikleri gibi ellerindeki esirleri de serbest bırakmamışlardır.
Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekâtın yeniden başlatılacağı anlamına gelen "Ayşe Tatile Çıksın" (Ayşe, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş'in adıdır.) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi.
Bunun üzerine 13 Ağustos'ta Türk birlikleri tekrar ilerlemeye başladı. Türk birlikleri 14 Ağustos'ta başkent Lefkoşa'ya, 15 Ağustos'ta Lefke ve Magosa'ya girdi. Harekât neticesinde bir taraftan Magosa'ya diğer taraftan Lefke'ye varılarak Türk tarafının sınırları çizildi.
KIBRIS FATİHİEcevit'in yaşlı bir kadından aldığı Karaoğlan ismi, bir yıl sonra başbakanlığı döneminde yaşanan Kıbrıs olayıyla pekişir, Karaoğlan'a bir de Kıbrıs Fatihi eklenir. CHP tek başına iktidar olamadığı için Erbakan'lı MSP'yle koalisyon hükümeti kurar ve Karaoğlan başbakan olur. 1974 yılının Temmuz'unda Kıbrıs'ta Enosis idealinin temsilcisi Sampson'un yönetime gelmesi üzerine Ecevit, Türkiye'nin Kıbrıs'taki çıkarlarını korumak için harekete geçeceğini açıklar. Başbakan, ülkenin bu konudaki tutumunu anlatmak için İngiltere'ye gider ancak İngilizler Türkiye'nin ortak müdahale teklifini reddeder.
ABD gelişmeler üzerine devreye girer ve dışişleri bakanlığı temsilcisini Ankara'ya gönderir. Görüşmelerde Türkiye müdahale kararında ısrarlı olduğunu vurgular. Ve sonunda 20 Temmuz 1974'te tarihi Kıbrıs Çıkarması yapılır. Halkın büyük desteğiyle gerçekleşen harekatla ilgili olarak radyoda konuşan Ecevit, amaçlarının savaş değil barış olduğunu söyler ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek üzere Ada'ya gittiklerini belirtir. Harekat sırasında Rumlar Ecevit'i "Sessiz Kurt" olarak tanımlayarak sakin ve barışcıl görünen Ecevit'in kararlılığına adeta övgüyle karışık bir gönderme yaparlar.
İngiltere ve ABD'nin harekat yapmama konusunda ikna edemediği Ecevit, tarihi bir karara imza atarak, artık Karaoğlan'ın yanısıra Kıbrıs Fatihi, Mücahit Ecevit olarak da anılmaya başlar. Bu kez "Ecevitçi" evlerin başköşesinde Türk bayraklı Karaoğlan posterleri vardır. MSP ile anlaşmazlıklar yaşayan Ecevit, Kıbrıs zaferiyle esmeye başlayan olumlu rüzgarı kullanmak için erken seçime gitmek ister ve rakipleri tarafından "Kıbrıs'ı sandığa taşımak"la suçlanır.
SonuçlarYunan Temyiz Mahkemesi cuntacılar hakkındaki dava sonunda 21 Mart 1979 günü 2558/79 sayılı şu kararı verdi: Zürih ve Londra andlaşmalarına göre Kıbrıs'a yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu suretle de bu müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır.
Kıbrıs Barış Harekatı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi: Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1.200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafı ise, 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1,000 yaralı. Kıbrıs Türkleri genel olarak 1672 şehit ve binlerce yaralı vermiştir. Rumlar ve Yunanlılar ise 4 bin ölü, 12.000 yaralı vermiştir.
Savaşın dışında olmasına rağmen BM Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı.
1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983'te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.
Kıbrıs Türklerinin görüşüKıbrıslı Türkler, harekattan hemen sonra sistematik katliamlardan kurtulmuş, yeniden kurulan asayişin etkisiyle 70'lerden önceki duruma geri dönebilmiştir. Kıbrıslı Türkler'e göre Zurih Anlaşması'nın verdiği haklara istinaden Türkiye adaya haklı olarak müdahale etmiş, adanın Türk nüfusuna yönelik saldırıların bitmesinde etkin güç olmuştur.
Kuzey Kıbrıs'ta harekatla ilgili birçok mezarlık ve tarihi mekânda, Türk askerlerine duyulan minnettarlığın izlerini görmek mümkündür. Adaya ilk çıkan ve burada ölen Türk askerleri için yapılanŞehit Albay İbrahim Karaosmanoğlu Şehitliği,(Ankara Çubuk Motorize Piyade Alayı Komutanı) bunun en güzel örneklerinden biridir.
Ayrıca bugün KKTC'de bütün devlet ve diğer kurumlarda KKTC bayrağının yanında Türk Bayrağı da asılmaktadır. Bu Kıbrıs Türkleri'nin, Anavatan Türkiye'ye gönülden bağlı olduğunun en önemli göstergesidir.
Kıbrıs Rumlarının görüşüKıbrıslı Rumlar'ın büyük kısmı, harekattan hemen önceki olayları, Türk ve Yunan/Rum tarafının çektiği acıları unutmuş, adada KKTC'nin kurduğu hakimiyeti ayrılıkçı bir hareket olarak nitelendirmiş ve Türk Ordusu'nu işgalcilikle suçlamıştır. Rum tarafına göre Türkiye burada adadaki Türkler'in haklarını savunmamakta, emperyalist gayeler gütmekte ve Kıbrıs'ta söz hakkı almaya çalışmaktadır.
Birleşmiş MilletlerBirleşmiş Milletler'e göre Kıbrıs Cumhuriyeti adanın tek hakimidir ve Güvenlik Konseyi'nin yayınladığı 550 sayılı kararla KKTC'nin Birleşmiş Milletler üyesi devletlerce tanınmamasını istemiştir. Birleşmiş Milletler'e göre Türk askeri adada işgalcidir ve buraları uluslararası herhangi bir anlaşmaya bağlı olmaksızın işgal etmiştir. Alınan bu karar neticesinde KKTC, Türkiye dışında hiçbir Birleşmiş Milletler ülkesi tarafından tanınmamıştır.