MÖ 264 yılında KartacaKart Hadaşt, 22 sessiz harften oluşan Fenike alfabesiyle QRT-HDST olarak yazılmaktadır. Bugün için Kartaca ile ilgili yazılı kaynaklar, Romalı ve Yunanlı tarihçilerin çalışmalarıyla sınırlıdır. Gerek Kartacalıların gerekse de Fenikelilerin papirüs kullanmaları ve bu materyalin zaman içinde dağılması sonucu, Kartaca ve Fenike yazılı kaynakları zamanımıza kadar ulaşmamıştır. Bu sonuçta kuşkusuz Pön savaşları sonunda Roma ordusunun Kartaca'yı yakıp yıkmasının da etkisi vardır. Hem Antik Yunanistan hem de Roma İmparatorluğu'nun, Kartaca ile tarihin büyük bir bölümünde Akdeniz ticareti için rekabet halinde olmaları ve bu rekabetin sıcak çatışmalara varmış olması nedeniyle bu tarihçilerin çalışmaları büyük ölçüde önyargılı çalışmalardır.
Kartaca antik kenti "Kentsel yapı"
Kartaca kenti, kuzey - güney doğrultusunda uzanan bir burun ve körfez üzerine kurulmuştur. Kentin bu konumu, deniz ticareti için çok uygun bir liman sağlamış ve Kartaca'yı Akdeniz ticaretinde etkin duruma getirmiştir. Deniz ticaretine çıkan tüm gemiler, Sicilya ile Tunus sahili arasından, bir başka açıdan, Kartaca açıklarından geçmek durumundadır. Kent içinde iki büyük ve yapay liman inşa edilmiştir. Limanlardan biri, Kartaca'nın 220 savaş gemisinden oluşan donanması için, diğer ise deniz ticaret filosu içindi. Surlarla çevrili bir kule, her iki limanı da kuşbakışı görmektedir.
Kent, 37 km uzunluğunda tek bir sur tarafından kuşatılmaktadır. Bu sur uzunluğu, dönemin pek çok benzer kentindekilerden daha uzundur. Esasen surların büyük bir bölümü sahili örtmektedir. Kartaca'nın deniz gücü göz önünde bulundurulduğunda bu surlar daha az gerekliydi. Surların 4 - 5 km'lik bölümü batıdaki kıstak boyunca uzanmaktaydı. Aslında bu kesimden bir saldırı pek olası değildir. Kentte, büyük bir nekropolü, dini yapıları, pazar yerleri, kuleleri ve bir amfitiyatrosu ve dört parça, eşit ölçüde konut alanları bulunmaktadır. Byrsa adı verilen bir hisar, kabaca kentin ortasında yükselmektedir. Kartaca, Helenistik dönem'in en büyük kentiydi. Bazı tahminlere göre sadece dönemin İskenderiyesi daha büyük bir kenttir. Ayrıca endüstri öncesi dönemlerin en büyük kentlerinden biriydi.
TarihKartaca'nın tarihi üzerine yapılacak bir çalışma bir ölçüde sorunludur. Bunun nedeni, kentin kültürünün ve kayıtlarının Roma Cumhuriyeti tarafından tahrip edilmiş olmasında yatar. Üçüncü Pön Savaşı sonunda kent büyük ölçüde yakıldı, yıkıldı ve yağmalandı, ilk elden kaynakların çok azı günümüze ulaşabildi. Kuzey Afrika'daki ortaya çıkarılan yapı ve yazıtlarda bulunanlarla birlikte Grekçe ve Latince'de birkaç eski Pön çevirisi bulunmaktadır. Fakat esas kaynaklar, Titus Livius, Polybius, Appian, Cornelius Nepos, Silius İtalicus, Plutarkhos, Cassius Dio ve Herodot gibi Yunan ve Roma tarihçilerinin eserleridir. Bu yazarlar, Kartaca ile rekabet halinde olan dolayısıyla da sık sık çatışan toplumların insanlarıdırlar. Yunan şehir devletleri Kartaca ile Sicilya için rekabet halindeydiler. Öte yandan Roma üç devre halinde süren bir dizi muharebe içine girmiştir. (Pön Savaşları) Bekleneceği şekilde bu yazarların Kartaca ile ilgili yazdıkları, belirgin biçimde Kartaca aleyhtarı yazılardı. Kartaca hakkında daha tarafsız yazan birkaç Yunan yazarın eserleri ise günümüze ulaşamamıştır.
Kuruluş ve KolonileşmeKartaca kenti, Tyre (Sur) kenti kraliçesi Elishar tarafından (Yunan kaynaklarında Elissa ya da Elissar, Roma kaynaklarında Dido) MÖ 814 ya da 813 yıllarında kurulmuştur. Roma imparatorluğundan kaçan Elishar yandaşlarınıda yanına alarak Tunus'a kaçmış ve dönemin Tunus imparatorundan kendisine bir öküz postu kadar bir yer verilmesini istemiş. İmparator bu teklifi kabul edince öküz postunu ince ince iplik haline getirerek Akdeniz kıyısına Kartaca'yı kurmuştur.
Akdeniz’deki merkezi konumu Kartaca’ya deniz ticaretinde geniş olanaklar sağlamıştır. Fenikeli tüccarlar açısından geleneksel hale gelen Doğu Akdeniz ticaretinin yanı sıra Batı Akdeniz’e de aynı derecede yakın olmasıyla Kartacalı tüccarlar, Batı Akdeniz’de bağlı koloniler oluşturmakta gecikmediler.
Fenike kentleri, tarihlerinin hiçbir döneminde tam bağımsız kent devletleri olmamışlardır, komşuları olan güçlü devletlerin hegemonyalarını kabul etmiş, Akdeniz’de serbestçe ticaret yaparak servet edinmenin bir bedeli olarak gördükleri yıllık vergileri bu devletlere ödemişler, bunu ticari faaliyetlerin bir sabit maliyeti olarak görmüşlerdir. Dolayısıyla denizaşırı Fenike kolonileri de kendi politik ve ticari stratejilerini bağımsızca geliştirmişlerdir. Kartaca da bu denizaşırı kolonilerden biri olarak, konumunun getirdiği olanaklardan serbestçe yararlanmıştır.
MÖ 509 yılında Roma Cumhuriyeti ile Kartaca arasında, Akdeniz’in ticari ve politik etki alanları olarak iki devlet arasında bölüşümünü sağlayan bir anlaşma da, Kartaca’nın Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika kıyılarındaki genişlemesine katkıda bulunmuştu. MÖ 5. yüzyıl başlarında Kartaca artık Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika kıyılarında geniş bir etki alanını kontrol etmektedir. Eski Fenike kolonilerini –yer yer zor kullanarak- kontrolü altına almış, Libya’daki göçebe çöl kabilelerini sindirmiştir. Akdeniz’de Kartaca genişlemesi, İspanya kıyılarından başlayarak iç kesimlere, Sicilya, Balear adaları, Sardunya ve Kuzey Afrika kıyılarındaki kolonileşmeyle altın devrine ulaşmıştır.
Kartaca İmparatorluğunun Siyasi YapısıKartaca, iki kral, iki de kurul tarafından yönetiliyordu. İki kuruldan daha geniş yetkileri olan senato en varlıklı ailelerin reisleri arasından seçilen 300 kişiden oluşan bir kuruldu. Otuz kişilik bir iç kurul üyeliği ömür boyu olmakla birlikte diğer üyeler belirli aralıklarla seçim yoluyla yenilenirlerdi. Meclis ise belirli bir varlık düzeyinin üstündeki tüm özgür Kartaca vatandaşlarından oluşmaktaydı. Esasen seçilen kralların onaylanması dışında fazla bir yetkisi yoktur. Krallar bir yıllık görev süreleri için seçiliyorlardı. Yetkileri senatonun denetimi ve kamu kurumların yönetimi idi.
Ordu ve Donanma "Kara Ordusu"
Başlarda antik çağın hemen her kara ordusundaki gibi Kartaca kara ordusu da hafif piyadeler, hafif süvari birlikleri ile hafif ve hızlı savaş arabalarından oluşmaktaydı. Yunan kent devletleriyle yapılan çatışmalarda yeniliklere açık Kartaca yönetimi, ağır piyadenin etkinliğini ve bunların karşısında savaş arabalarının etkisizliğini fark etmiş, Spartalı bir paralı askeri, Kartaca kara ordusunu yeniden düzenlemekle görevlendirmişti. Böylece yeniden düzenlenen Kartaca kara ordusunun piyade unsurları, falanks düzeninde çarpışan hopliteslerden oluşturulmuştur. Savaş arabalarının yerine daha sonraları Pers ordularından öğrendikleri filleri kullanmışlardır. Donanmada olduğu gibi kara ordusunun da ağırlığını paralı askerlerden oluşmaktaydı.
DonanmaKartaca'nın ekonomik gücünün deniz yoluyla yapılan ticarete dayanması onları, bu deniz yollarının güvenliğini sağlayacak güçlü ve dinamik bir donanma geliştirmeye zorlamıştır. Parçalar halinde neredeyse tüm Akdeniz'e yayılmış olan donanma, özellikle kıvrak korsan gemileriyle baş edebilecek tarzda imal edilmiş olup yelken ve gerektiğinde küreklerle idare ediliyordu ve seçkin bir mürettebatı barındırıyordu. Her ne kadar Kartaca donanması dillere destan bir donanmaysa da, Roma ve müttefiklerinin (başta Yunan kent devletleri ve Yunan kolonileri) oluşturduğu bileşik donanma karşısında girişilen çatışmalarda başarılı olamamıştır.
Roma ile ilişkileriMÖ 6. yüzyılın sonlarından itibaren Roma ile Akdeniz'in etki alanı olarak paylaşılmasında, Kartaca ile Roma arasında ufak sürtüşmeler dışında pek fazla sorun yaşanmadı. Ancak MÖ 3. yüzyılda dengeler değişmeye başlamıştır. İtalya yarımadasında Yunan kent devletleri üzerinde kesin hakimiyet kuran Roma, Akdeniz ticaretinden payını artırmaya gitmek yolundadır artık.
Akdeniz üzerindeki etki alanları çekişmesi, Pön savaşları olarak tarihe geçecek bir dizi çatışmaya yol açmıştır. Sicilya'daki Yunan kolonileriyle Kartaca arasında çıkan çatışmada, Yunan kolonilerinin Roma'nın yardımını istemeleri üzerine 1. Pön Savaşları çıkmıştır. MÖ 265 yılında, ağırlıklı olarak deniz savaşlarıyla süren bu savaşlar MÖ 241 yılında Kartaca'nın barış istemesiyle sonuçlanmıştır.
Bu yenilgiden sonra Kartaca İber yarımadası'na gözlerini dikmiştir. Kartaca, General Hamilcar Barca ve oğulları Hannibal ve Hasdrubal Barca İber yarımadasının neredeyse tümünü kontrol altına almıştır. Roma'nın elinde sadece Saguntum kenti kalmıştı. Gelişmeleri endişeyle izleyen ve Kartaca'yla yeni bir çatışmayı politik olarak gerekli gören Roma, MÖ 218 yılında, Kartaca ordularının Ebro nehrini geçmelerinin savaş durumu sayılacağını belirten bir girişimde bulunmuştur.
Bunun üzerine patlak veren 2. Pön Savaşlarında Hannibal kara ordusuyla İber yarımadasından kara yolunu kullanarak İtalya'ya ilerledi. 2. Pön Savaşları, Hannibal'in tarihin gördüğü en yetenekli komutanlardan sayılmasına neden olacak birbiri ardına kazanılan başarılarla sürdü. Ancak İtalya topraklarında kesin sonuçlu bir başarı sağlamayan Hannibal, Roma'nın MÖ 204 yılında Kartaca yakınlarına bir çıkartma yapması üzerine İtalya'dan ayrılmak zorunda kalmıştır. MÖ 203 yılında Zama savaşında Hannibal orduları Roma ordusu karşısında yenilgiye uğramış ve Kartaca, oldukça ağır barış koşullarını kabul etmiştir.
Bu iki yenilgi sonrasında gücünden çok şey kaybetmiş olan Kartaca'ya karşı Roma'nın son darbesi, MÖ 149 yılında başlayan ve MÖ 146 yılında Kartaca kentinin tümüyle yakılıp yıkılmasıyla son bulan 3. Pön Savaşıdır.