İsmaililik

İlk İsmaili topluluk tarihte 148/765 yılında İmam Cafer-i Sadık'ın vefatından sonra ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Abbasiler, Emevî hanedanını yıkıp kendi halifelerini tahta geçirmiş ve İmamiye Şiası ilk dönem İsmailîlerini de içine alan farklı gruplara bölünmüştü.

İsmaililer kurdukları gizli topluluklarla kendi gözlerinde Ali ve soyuna ait halifelik hakkını gaspettiklerini düşündükleri Abbâsiler'e karşı mücadele vermeye yine bu dönemde başlamışlardır. İlk dönem İsmailileri tarafından Dâvah (el-Dava) veya "al-dawa al-hadiya" yani hak olarak yönlendirilen dava adlandırılan bu hareket yaklaşık olarak Hicri 3/Miladi 9. yüzyılda başlamış ve Dava'nın propaganda veya misyonunu sürdüren Dâ’iler eylemlerini Irak, Pers, doğu Arabistan ve Yemen topraklarına yaymaya başlamışlardı. Dâ’iler Müslümanları onları kurulu düzenin adaletsizliklerinden kurtaracak ve Ehl-i Beyte yeniden hilafeti kazandıracağını söyledikleri İsmaili İmam Mehdi ile dayanışma yapmaya davet ediyorlardır.

Yediciler ve Yedicilik
İlk defa ortaya çıktığında mensupları içinde sadece Yedi imama inanan bir grup (Yediciler/Yedi İmamcılık) olarak adlandırılmıştı. Daha sonraları ise Yediden daha fazla imâmlara sahip olan İsmâiliyye mensuplarının da bazen Yediciler olarak adlandırıldığı olmaktadır. Ayrıca, İsmâiliyye İmâmet (İsmâili i'tikadı) içerisinde bir de "Yedili-Döngü Nazâriyesi" bulunmasından dolayıdır ki, İsmâiliyye i'tikadı "Yedicilik" olarak adlandırılmaktadır. Bumezhebin i'tikadi temelleri yedinci “Nâtık–Sâmet” olan Muhammed bin İsmâ‘il eş-Şâkir ile “ʿAbd Allâh İbn-i Meymûn ve Oğulları” tarafından tesis edilmiştir.: Yediciler ile Yedicilik

İtikatları
“Dünya” hiçbir zaman imâmsız kalamaz ve de kalmayacaktır. Cenâb-ı Hakk her peygamber arasında tamamlayıcı olarak yedi imâm gönderilmiştir. Peygamber Muhammed Mustafa'dan sonra birincisi Ali el-Mûrtezâ olmak üzere yedi imâm daha gönderilmiştir. İsmâ‘îl bin Câ’fer el-Mûbarek’in yedinci imâm olduğu söylenir. Yedi imâmın birer de yardımcısı olduğu ve bunların dini yaymakla ve yüceltmekle görevlendirildikleri anlatılır.

“Nâtık” ve “Sâmet İmâm” silsileleri
Peygamberlere “Nâtık” ve yardımcılarına da “Sâmet İmâm” unvanı verildiği söylenir. Her yedi “Sâmet” silsilesinin sonunda bir “Nâtık” gönderildiği ve böylece dinin sürekli olarak geliştirildiği söylenir. Âdem’den ve oğlu Şit’ten itibaren altı “Nâtık–Sâmet” silsilesinden sonra (Nûh–Sam), (İbrahim–İsmâ‘il), (Mûsâ–Hârun), (İsâ–Şem’ûn), (Muhammed bin ʿAbd Allâh–Ali bin Ebâ Tâlib), (Muhammed bin İsmâ‘il (Meymûn’ûl-Kaddâh–ʿAbd Allâh İbn-i Meymûn ve Oğulları) ile hitam bulan “Nâtıklar ve Sâmetler silsilesi” ile sürmektedir. Gözle görülen eşyanın tasavvufî mânalarını kaldıran İbn-i Meymûn’dur ve herkes ona itaatle yükümlüdür.
 
Kollar  
İsmail'i Dâilerin bu daveti başarıya ulaşmış ve Hicri 2. yüzyılda ilk Şiî devleti olan Fatımi Devletini kurmuşlar ve Nizarî ve Mustâlî kollarına ayrıldıktan ve Fatımîler yıkıldıktan sonra Nizari önderleri İran'ın doğusundan Suriye'ye kadar olan çeşitli bölgelere dağılmış, birbirlerine sıkı bağlarla bağlı toplulukları yönetmeye devam etmişlerdir.

1830'ların sonunda İran'daki politik gelişmelerden ötürü Nizarîlerin 46. İmâmı ve ilk Ağa Han unvanını taşıyan Ağa Hasan Ali Şah, İran'dan Hindistan'a göç etmiş ve 1848'de Bombay'a yerleşerek mezhebin yönetim yerini buraya taşımıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başlarında İsmailîler önemlice bir kısmı Hint alt kıtasından Doğu Afrika'ya göç etmiştir.

Öğretileri
Fatımi Devleti döneminde genişleyecek olan İsmailiğin temelleri devletin kuruluşundan çok daha önce ilk dönem İsmaililer tarafından atılmıştı. İsmaililer kutsal metin ve dini emirlerde zahir(dışrak/exoteric) ve bâtın (içrek/ezoterik) şeklinde iki temel yapı olduğunu ve literal (sözcüğü sözcüğüne) anlamın batıni yani gizli ve içsel gerçekliğe işaret ettiğini kabul etmişler ve Kur'an'da bulunan bu söz konusu değişmez ve içrek hakikatleri ortaya çıkarmak için agnostik bir düşünce sistemi geliştirmişlerdi. Bu ilk dönem İsmailîler aynı zamanda peygamberler veya söz sahipleri (Nutaqa) tarafından izah edilen dini yasaların dönem dönem değişiklik geçirmesine karşın hakikatin sonsuza kadar baki kaldığını ifade etmekteydiler. Peygamberlerin halifeleri olan Evliya veyaİmamlar ise her devirde tevil veya ezoterik yorum yoluyla vahiylerdeki gizli anlamları açıklamaktaydılar.
 
İsmaililiğin İmam Silsilesi
İsmaililik Oniki İmam Şiîliği ve Caferiye mezhebinin İmam silsilesinden farklı olarak Caferi Sadık'ın oğlu Musa (745–799), (Musa al Kazim olarak da bilinir) yerine İsmail'e tabi olmuşlardır. Cafer'i Sadık'a kadar olan İmamları ise Şiiliğin her iki mezhebi de kabul etmektedir. İsmailik içinde de Mustaali ve Nizari kollarının İmam listesinde bazı farklılıklar bulunmaktadır.
OGÜNhaber