İsa’nın doğumuna yakın zamanlarda Yahudi dini

Galile halkı tarım ve göl balıkçılığının yanı sıra ticaretle de geçiniyordu. Yahudi halkı her dönemde olduğu gibi o dönemde de dinine çok bağlı idi.

Hristiyanlığın ortaya çıkmasına yakın zamanlarda , Yahudi halkı için dini kaynaklar büyük bir çeşitlilik gösteriyordu. Bugün Eski Ahit dediğimiz kutsal yazıların yanında Talmud (rDpLT) adı verilen ve din büyükleri tarafından oluşturulmuş bulunan yazılar da büyük önem taşımaktaydı. O devirde Kudüs Talmud’u (Yerushalmi) ve Babil Talmud’u ( Babli ) çok yaygındı.

Eğer bir Yahudi , kutsal yazıları daha derinlemesine okumak isterse midrash (çoğulu midrashim) adı verilen tefsir yöntemini uygulamak zorundaydı. Yazıcılar da (sopherim) aslında bu tefsir işi ile uğraşıyorlardı. Dini üstadlar ise Rabbi ünvanını alıyorlardı.

Midrashim rabbinik eğitimin temelini oluşturuyordu. Eğitim kutsal yazılardaki öykülerin anlatıldığı metinler olan haggadoth (çoğulu haggadah) ile kuralların ve törelerin yer aldığı Halakoth (çoğulu Halakah) ‘dan oluşmaktaydı. Bunlar dışında , doğal olarak Talmud da kıymetli bir kaynak olarak yer almaktaydı.

Yahudiler dinsel olarak bir çok değişik topluluklara ayrılmışlardı. Bu dönemde bilebildiğimiz en önemli topluluklar Saddukiler, Ferisiler , Zelotlar ve Esseniler’dir.
 
1. SADDUKİLER
Sadduki sözcüğünün etimolojisi tam olarak bilinmemektedir. Süleyman zamanındaki baş rahip olan Zadok’un adından türediği söylense de pek olası gözükmemektedir.

Sadduki düşüncesinin en önemli özelliği kişisel ölümsüzlüğü , yeniden doğuşu ve gelecek yaşamı yadsımasıdır. Saddukiler bunun yanında kaderin varolmadığına ve kişinin hür iradesine göre yaşadığına inanıyorlardı. Bu görüşleriyle Saddukiler otantik Yahudi düşüncesine daha sadık olmuşlardır.

Saddukiler’in muhafazakar görüşleri sadece din alanında değil , aynı zamanda siyasal alanda da kendini gösterir. Mesih düşüncesine karşı olmamalarına rağmen Saddukiler toplumsal huzursuzluk yaratabilecek her türlü olaya karşı çıkmışlardır.

Saddukiler’in arasında büyük aristokratların , zenginlerin ve hatta rahiplerin olması ve politik görüşleri , Saddukiliğin daha çok bir siyasal parti gibi düşünülmesine yol açmıştır.

Karşıtları Saddukiler’in görüşlerini abartmış onları dinsiz gibi göstermeye çalışmışlardır. Hatta dönemin Hellen kökenli yazarları Saddukiliğe Epikürizm de demişlerdir.
 
2. FERİSİLER
Ferisiler hemen hemen Saddukiler ile karşıt görüşlere sahiptirler. Ferisi adının açıklaması çok açıktır ; paruşim sözcüğü ayrılmışlar anlamına gelmektedir ve Ferisi sözcüğü buradan türemiştir. Ferisiler birbirlerini şaberim, şassidim/hassidim (dindar,sofu) yada kardeş diye çağırmaktaydılar.

Aslında Ferisileri bir dini tarikat diye tanımlamak doğru değildir; çünkü Ferisilerin diğer Yahudiler’den ayrı uygulamaları yoktur. Ancak Ferisiler daha kuralcıdırlar. Bu nedenle Ferisileri bir grup olarak görmek çok daha doğru olur.

Ferisiler Yahudi dogmalarını benimsiyorlardı ve bölgede o çağlarda hakim olan Hellenleşmeye karşıydılar. İnsanın bu dünyadaki davranışlarının karşılığında öteki dünyada mükafat ya da ceza göreceğini ve dinin kurallarının eksiksiz yerine getirilmesinin gerekliliğini savunuyorlardı.

Ferisiler dini eğitime büyük önem vermişler , bölgede bir çok yerde okullar açmışlar ve yazılı yasalarla (Thorah) birlikte , o dönemde derlenebilmiş sözlü yasaları da okutmuşlardır.

Ferisiler için Thorah en önemli kaynaktı ve o dönemde yaygın olan  ve Thorah’tan farklılık gösteren Haggadah’a ya da Halacha’ya itibar etmiyorlardı.

Ferisiler , meleklerin, cinlerin varlığına ve yeniden doğuşa inanıyorlar ; Tanrı’nın egemenliğinin yakın olduğunu düşünüyorlardı. Ferisiler aynı zamanda Yahudi milliyetçisi idiler ve yakın zamanda büyük bir Yahudi imparatorluğu kurulacağına inanıyorlardı.

Thorah’a olan bağlılıkları , yaşam biçimleri , inançları ve eğitime verdikleri önem Ferisiler’in Yahudi halkı içinde saygın bir yer edinmelerini sağlamıştır. Ayrıca yazıcılar da bu özelliklerinden ve sağladıkları güvenden ötürü Ferisiler arasından seçilmiştir.

İncil’de sözü geçen iki yüzlü hain Ferisi tiplemesi ile gerçek Ferisiler arasında büyük farklılıklar olduğu çeşitli tarihçiler tarafından teyit edilmiştir. Ancak bu şekilde davranmış olan bir Ferisi grubunun  varolabileceği olasılığı da her zaman olanaklıdır.
 
3. ZELOTLAR
O zamanlarda Filistin’de varolan gruplardan biri de Zelotlar’dı. Ferisiler’e yakın olan Zelotlar, geleneksel kurallara uymaları, dine bağlılıkları , Mesih beklentileri ve milliyetçilikleri ile Ferisiler’e benzerlik gösteriyorlardı.

Zelotlar Yehova’ya kayıtsız şartsız itaat etmeleri yanında kendi kaderleri konusunda ellerinden geleni yapmaktan yanaydılar. Zelotlar genellikle Ferisiler gibi düşünmekle beraber Tanrı’dan başka bir yönetici tanımamaktaydılar. Birinin hükmü altına girmektense ölmeyi yeğ tutuyorlardı.

Zelot hareketinin , Yahudiye’nin bir Roma eyaleti olması ile birlikte ortaya çıktığı sanılmaktadır. Zelotlar Roma yanlılarını katletmekten çekinmemişler ve Roma idaresine başkaldırıldığı zaman büyük rol oynamışlardır.
 
4. ESSENİLER
Esseniler hakkında bilgi kaynaklarımız çok sınırlıdır. Antik yazarlar - Özellikle Genç Plinus - Esseniler hakkında çok az bilgi verirler. Esseniler’in kutsal kitaplarından da günümüze hiç bir şey kalmamıştır. Aslında Esseniler ‘den söz eden kaynakların güvenilirliği de tartışmalıdır. O zamana göre çok farklı yaşayan Esseniler hakkında bazı söylenenlerin abartı da olabileceği düşünülmektedir.

Esseni adının kaynağı da belli değildir. Philon , Esseniler’i qerapeuta diye adlandırmaktadır. Bu “Tanrı’nın Kulları” (Cultores Dei) anlamına geldiği kadar “Tanrı’nın Doktorları” (Medici Dei) anlamına da gelmektedir.

Esseni sözcüğünün kökeni hakkında bir başka görüş ise Aramice Hase (aziz, saf ) sözcüğünden türediğidir. Philon da 'Essaoi sözcüğünün Grekçe Ösioi (aziz , dindar ) sözcüğü ile ilişkili olduğunu söylemiştir.

Bu sözcük hakkında bir başka görüş ise hassaim (sessiz) sözcüğünden türediğidir. Gerçekten de Esseniler kendi inançları hakkında dışarıya sessiz kalıyorlardı. Adlarının etimolojisi ne olursa olsun , Esseniler bölgede yaşayan en gizemli topluluklardan biri idi. Çevresindeki topluluklardan soyut yaşaması ve değişik yaşam tarzları bazı tarihçilere , Esseniler’in uç noktada Ferisiler olduklarını düşündürtmektedir. Başka araştırmacılar ise Esseniler’in bölge dışından,  hatta Hindistan’dan etkilendiklerini söylerler. Bunun dışında Esseniler’in Pythagoras ve Orpheus öğretilerinden etkilenmiş “Judeo-Hellenik” bir topluluk  olduğunu da söyleyenler vardır.

Aslında Esseniler’in o bölgede ezoterik bir doktrini benimseyen bir Yahudi topluluğu olduğunu kabul etmek daha doğru olur. Esseniler inançları , görüşleri , aralarındaki “kardeşlik” bağı, toplumsal kuralları , ritüelleri ve kesin kuralları ile ezoterik bir topluluk görüntüsü vermektedir.

Esseniler’de ayrıca bir Part etkisinden de söz edebiliriz. Sürekli yapılan “vaftiz”ler , beyaz giyinmeleri , kanlı kurban törenlerine karşı olmaları ve Güneş’e ilişkin kültleri Part etkisini ortaya koymaktadır.

Esseniler arasındaki “kardeşlik” aslında çok katı kurallara bağlı idi. Bazı araştırmacılar Esseniler’in bir tür komün yaşantısı sürdürdüklerini iddia ederler. Esseni olan bir kimsenin bütün malını topluluğa vermesi de bunun en geçerli kanıtıdır.

Esseniler’e göre dünya hayatı bir tür hapishane hayatıydı ve zevkler insan için kötüydü. Esseniler güne dua ile başlar , gün içinde çalışırlar ve günü yine dua ile bitirirlerdi. Esseniler bütün aşırılıklarına rağmen Yahudi dinine bağlılıklarını sürdürmüşlerdir.

Esseniler Hristiyanlığın doğuşu ile birlikte gizemli olarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Bazı kaynaklar İsa’nın da bir Esseni olduğunu, Esseni öğretisini daha basitleştirerek anlattığını ve Esseniler’in daha sonra Hristiyan olduklarını söylemektedir.
OGÜNhaber