İran İslam Devrimi

Devrimin nedenleri arasında Şah yönetiminin halk arasında popüler olmaması ve son zamanlarda Şah'ın özellikle ABD'li yetkililerle fazlaca içli dışlı olması sayılabilir. Aslında güç düşüncesi ve şeriat isteği mollalar tarafından güce kavuşmak için eski zamanlardan beri sürüyordu. Ancak kısa süren ikinci monarşi döneminin ardından Tebrizden gelen Sattar han ve Bagir Han komutasındaki Kuvayı milli Tahranı ele geçirdikten sonra şeriat yanlısı mollalar yargılanmış, Şeyh Fazlullah Nuri idam edilmiş ve şeriatçılar böylece bastırılmışlardı. bu baskı şiddetli bir şekilde Rıza şah döneminde de sürmüş oğlunun döneminde ise daha serbest kalmışlardı. 1902 doğumlu Humeyni, özellikle Ak devrimin ardından kadınlara oy hakkı verilmesiyle beraber ülke içindeki Batı nüfuzunu bahane ederek, Şah'ın politikalarına açıkça karşı çıktı ve İslam'ın uzlaşmaz bir şekilde devlet politikası olması gerektiğini belirtti. 1960'larda sürgüne gönderilen Humeyni önce Türkiye'de, sonra Irak'ta kaldı. 1978'de Saddam Hüseyin Humeyni'yi Irak'tan kovunca ABD tekeliyetinden çekinen Fransa ona sahip çıktı

Ruhullah Humeyni
Ruhullah Musavi Humeyni (Fars: سید روح‌الله خمینی‎, 22 Eylül 1902, Humeyn - 3 Haziran 1989, Tahran), İran İslam Devrimi'nin siyasi, hukuki ve ruhaniönderidir. İran'da Muhammed Rıza Pehlevi rejimine son verip İslam Cumhuriyetini kuran ve devrimden sonraki tüm dini yetkileri elinde tutan Şiî önderdir. Devrimden sonraki on yıl boyunca İslam Devriminin rehberliğini yaptı.

Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 1902 yılında Humeyn şehrinde dünyaya geldi. Doğumundan kısa bir süre sonra babası öldürülen Humeyni, annesini de 15 yaşındayken kaybetti. Humeyni'nin ailesi uzun yıllar dini ulema geleneğine sahip bir ailedir. Ehlibeytin yedinci imamı olan İmam Musa el-Kâzım'ın torunları olan ataları, 18. yüzyılın sonlarında, asıl vatanları olan Nişabur'dan Kuzey Hindistan'ın Lucknow bölgesine göç etmişlerdi. Kintur isimli küçük bir kasabaya yerleşerek kendilerini bölgenin Şii nüfüsuna yönelik dini eğitim ve öğretim çalışmalarına adadılar. Ailenin en meşhur üyelerinden birisi Mir Hamid Hüseyin'dir. (Abakat el-Envar fi İmameti'l Eimmet'il-Ethar isimli kapsamlı çalışmanın yazarıdır.) Humeyni'nin Mir Hamidle aynı dönemde yaşamış olan dedesi Seyyid Ahmed, Ali'nin Necef'teki türbesine hac ziyaretinde bulunmak maksadıyla 19. yüzyılın ortalarında Lucknow'dan (yada Keşmir) ayrıldı. Necef'te Yusuf Han diye biriyle tanıştı ve onun daveti ile Humeyn'e yerleşmeye karar verdi. Kısa bir süre sonra Yusuf Han'ın kızlarından biriyle evlendi.

Evliliklerinden Sahibe isimli bir kız ve Seyyid Mustafa Hindî isimli bir erkek çocukları dünyayaya gelmiştir. Humeyni'nin babası olan Seyyid Mustafa dini eğitimine İsfahan'daki Mir Muhammed Taki Müderrisi ile başlamış, daha sonra Mirza Hasan Şirazi (Dönemin Şii otoritelerinden birisidir.) rehberliğinde Necef ve Samara'da devam etmiştir.

5 aylıkken babası yerel bir toprak ağasının buyruğuyla öldürüldü. 15 yaşındayken o güne kadar kendisini büyüten annesi ve halası ölünce kimsesiz kaldı. 1920'de İslami ilimler üzerine eğitim almak için gittiği Arak kentinde Şeyh Abdülkerim Hairi'nin öğrencisi oldu. 1922'de Kum kentine yerleşti. 1930'da, doğduğu kentin anısına Humeyni soyadını aldı. Felsefe, mantık, kelâm, fıkıh, irfan ve öteki İslam ilimleriyle ilgili çok sayıda yapıt kaleme aldı. 1929'da Betül Sakafi Humeyni ile evlendi. Evlendiğinde kendisi 27, Betül Sakafi Humeyni 15 yaşındaydı. Yedi çocukları oldu, bunlardan ikisi hayatını kaybetti.

Humeyni devrimden önce Paris'te kaldı. 1 Şubat 1979'da İran'a milyonların katıldığı bir karşılamayla dönen Humeyni, cumhurbaşkanlığına getirildi ve ömür boyu devletin dini ve siyasi lideri olarak kaldı. Devrim sırasında ilk önce liberal, sol ve dini gruplar Şah'ı devirmek için birleşmiş, Şah'ın devrilmesinden sonra ise iktidara yükselen Ayetullah Humeyni, muhalif liderleri ve grupları ortadan kaldırmış veya sindirmiştir. Devrimin oluşum sürecinde rantiyeci devlet modelinin petrol krizleri sonucunda çökmesi etkili olmuştur. Muhammed Rıza Şah'ın İranın gereksinimleriyle örtüşmeyen tarım politikaları kırsaldan Tahran'a göçü hızlandırmış ve büyük kentlerde siyasi İslam'a yönelen bir alt sınıf yaratmıştır. İran Devrimi'nin oluşumunda Amerika'nın İnsan Hakları Politikası ivmeyi arttırıcı bir rol oynamıştır. Aydınlar yayınladıkları açık mektuplarla demokratikleşme isteklerini belirtirken, ABD'nin de bu süreçte Şah'a baskı yapacağını düşünmekteydiler.

Devrim sürecinde farklı gruplar şahı devirme amacıyla birleşmiş, İslamcılar bu süreç içinde güçlenerek devrimi bir İslam Devrimi'ne ve demokrasi sloganıyla solcu, muhafazakar, aydın grup ve halkı birleştirerek zafere ulaştıkları diğer grupları saf dışı bırakarak sonunda dünyanın en acımasız diktatörlüklerinden birine dönüştürmüşlerdir. Devrim sonucunda İran bayrağından yüz yıllar ve kimi yazara göre binlerce yıldır İran’ın simgesini oluşturanAslan ve Güneş amblemi kaldırılmış yerine İslam cumhuriyeti amblemi olan "Allah" yazısının logo şekli konmuş ve çeşitli itirazlara neden olmuş ancak varlığını günümüze kadar sürdürmüştür. Devrim zafere ulaştığında 5yaşında küçük bir kız olan Marjane Satrapi kendi yaşadıklarını kitabının ardından Persepolis (film)adlı animasyon filmi olarak beyaz perdeye taşımış ve dünya çapında geniş yankıya neden olmuş Canes Film festivalinde Jüri özel ödülüne layık görülmüştür.

Ak Devrimin ardından memnun olmayan güce kavuşmak için yıllardır mücadele eden mollalardan biri olanAyetullah Humeyni 1963'de Şahın aleyhine vaaz etmeye başladı. o dönemde kaynaklarını kullanarak ciddi bir ekonomik güce kavuşmaya başlayan İran, SAVAK adında güçlü bir istihbarat örgütü kurdu ve Humeyni çeşitli dönemlerde Hapse atıldı. Sonunda idam cezasına çarptırılan Humeyni Ayetullah-el uzma Shariatmadari tarafından idam edilmesin diye en büyük Ayetullah anlamına gelen ve Şii mezhebinde idamı caiz olmayanAyetullah-el uzma makamına bir gecede getirildi. Şah Humeyni’yi idam edemeyince onu Irak’a sürdü.

Saddam bir süre sonra onu ülkesinde istemedi ve sınır dışı etti. Humeyni önce Türkiye'de Bursa’ya daha sonra da Paris yakınlarına sürüldü. bu süre içinde İran'da çeşitli gelişmeler yaşanıyordu. İran şahı İran’ı modern bir ülke haline getirmek için çabalıyordu. Farsça ‘da Kıyamet anlamına gelen Rastakhiz partisi Emir Abbas Huveydabaşkanlığında kuruldu ve Hüveyda başbakan oldu. Onun başbakanlığı döneminde enflasyona karşı ciddi bir mücadele başladı. Ayrıca dövize doyan İran hazinesi İngiltere dâhil olmak üzere yabancı ülkelere borç vermeye başladı. (yabancı ülkelere verilen borç daha sonra Emir Abbas Huveydanın göstermelik mahkemesinde vatana ihanet olarak tanınacak ve tek celsede idam cezası alması için işlediği suçlardan sayılacaktı).

Enflasyona karşı mücadeleden bazari denen İran piyasasına hâkim olan görüntüde küçük ama içeride büyük esnaf zararlı çıkınca onlardan aldıkları destekle şaha karşı çıkan mollalara daha çok destek olmaya başladılar öte yandan Ak devrimin sonucu olarak hızla şehirlere göçmüş eğitimsiz ve geleneksel dini inançların etkisiyle molaların etkisi altında kalan halk mollaların arkasında işçi tabakası da şaha muhalif Sovyetler yanlısı Tudeh Partisinin arkasında durmaya başladı.

1961de bu iki kesim ihtilaf kurmaya ve şahın aleyhine çalışmaya başladılar.Rastakhiz partisi’nin iktidarı süresince milyonlarca dolar kardan mahrum kalmış ve özellikle yabancı sermayenin girişi ve büyük fabrikaların kurulmasıyla bu durumun artacağını düşünen Bazari(esnaf)ler Marksizm ile muhalif olsalar da bu fikre destek verdi. 1961den beri sokak protestoları inişli çıkışlı devam etmekteydi. Kimi zaman bu protestolar Jale meydanı protestosu gibi kanlı bastırılmış ancak günümüz İran hâkimiyetinin şah rejimine sorumluluğu yüklemesine rağmen hala açılan ateşin emrinin kimin verdiği gizemini korumaktadır. Şah yanlısı ordu komutanları kesinlikle bu sorumluluğu kabul etmemiş kayıtlarda da hiç bir şey görünmemektedir. Kimi düşünürler ve yazarlar o dönemde orduya nüfuz etmiş Tudeh partisinin perde arkası faaliyetine ve kimi yazar da bu olayı Humeyni yandaşlarının işi olduğunu idea etmektedir. 1971'den beri protestoların hızı giderek artmaya başladı. Üniversite öğrencileri zamanının popüler düşüncesi olan Marksism-Sosyalism ile tanışmış çoğu aydın olarak kabul ettikleri Tudeh partisine katılmış ve şah aleyhine düzenlenen protestolara solcu cepheden katılıyordu. 1979'a doğru Tahran başta olmak üzere çoğu üniversite ders programına devam edemez durumuna gelmişti.

Devrime Sol kanattan katılan başta Hava kuvvetleri olmak üzere ordu subayları da katılıyordu subayların çoğu Hümafer denilen yurtdışında ileri düzeyde eğitim almış dini marksism düşüncesini benimsemiş Hava kuvvetleri pilotları idi. Bu grup Devrimin zaferine doğru Silah depolarının kapılarını halka açacak ve devrimcilerin silahlanmasını sağlayacaktı anca devrimin zaferinin ardından bir çoğu ya hapse atılacak ya da idam edilecekti. Hava kuvvetleri 1979a doğru büyük grevlere sahne olmaya başlamıştı ve durum iyice şahın kontrolünden çıkmak üzereydi. Şah çeşitli aksiyonlarla protestocuları memnun etmeye çalıştı ancak başaramadı. Halkın kışkırtılmasında etkisi olan ana unsurlardan biri de şahın dindeki aşırılıklara çare bulmak ve halkı eğitmek için verdiği çabaya karşılık mollaların verdiği tepkiden ibaretti. Şah ve iktidardaki Rastakhiz Partisi özellikle köyler ve Kızların eğitimine ciddi önem veriyor ve bu durum dinci-Molla kesiminin tepkisini çekiyordu.

Türkiye’deki Köy Enstitülerine benzer enstitüler oluşturan Rastakhiz partisi köyleri eğitmeye ve dindeki Mollaların etkisini eğitim ile azaltmaya çalışıyor ancak bu durum mollaların etkisi altında olan çocuklar ve gençlerin ebeveynlerinin tepkisini çekiyordu. Şah 1970lerde batıyla ihtilaf kurmuş Ortadoğu’nun süper gücü durumuna gelmişti İran’ın gücünün yanında seslerini çıkartamayan ezeli düşman Arap dünyası bu duruma tepkiliydi. Sol ekibi, şahı halka ait Petrol gelirinin silahlara ve Molla ekibi paranın dini değerlerin aleyhine çalışmak için Turistikleşmeye harcamayla suçluyordu ancak her iki ekip de birbirini destekliyordu. 1972-76 arası İran tüm politik çalkantılara rağmen neredeyse sıfır enflasyon ile gidiyordu ve bu durum bazarileri iyice kışkırtmaya yaramıştı. (bu durumu Amir-Abbas Hüveyda'nın göstermelik mahkemede yargılanırken onu yargılayan Molla savcının usulüne uygun olmayan üslup ile suçlamasına yaptığı avukatsız savunmada cebindeki İran yapımı tükenmez kalemi çıkararak söylediği "benim dönemimin başlangıcında bu kalem 1 Riyal idi iktidarım bittiğinde de 1 Riyal idi" sözünden iyice anlaşılabilir.) Nihayetinde 1979'da protestolar çığırından çıktı 16 Ocakta Şah Kahir'ye gitti ve 1 Şubat 1979'da Humeyni İran’a döndü. Humeyni'nin Air France'a ait Boenig 747'de bir gazetecinin "İran’a dönüşte ne duygunuz var?" sorusuna "Hiç" cevabı vermesiyle çoğu aydın onu desteklemekten vaz geçtiği idea edilir ve birçok İslam cumhuriyeti muhalifi hala o konuşmayı hatırlatarak İran’ın nasıl bir rejime emanet edildiğini hatırlatır. Humeyni Tahrana dönüşte yaptığı ilk konuşmada "ben hükümet tayin ederim, ben yumrukla mevcut hükümetin ağzına vururum" cümlesiyle gerici bir monarşi oluşturacağının sinyallerini vermiştir.

Ancak 1 Şubat-11 Şubat arası kara kuvvetleri şaha bağlı kalarak dönemin Musaddık yanlısı liberal başbakanı Shapour Bakhtiar hükümeti resmi hükümet olarak kalmış, Mehdi Bazargan Humeyni’nin tayin ettiği hükümet olarak hâkim olmaya çalışmıştır. Nihayetinde 11 Şubat 1979'da Shapour Bakhtiyar istifa etmek zorunda kaldı ve üniversite yıllarını geçirdiği Fransa’ya kaçtı, 6 Ağustos 1991'de İslam cumhuriyeti istihbarat bakanlığı ajanlarınca evinde öldürüldü. Katili halen Fransa’da hapiste bulunmaktadır.
OGÜNhaber