Helena (İmparatoriçe)

Aile Yaşamı
Helena'nın doğumyeri kesin bilinmemektedir. 6. yüzyıl tarihçisi Prokopius, Helena'nın Küçük Asya'da bulunan Bithynia eyaletinin Helenopolis şehrinin yerlisi olduğunu söyler. Oğlu I. Konstantin, 330 yılında annesinin ölümünden sonra bu şehrin adının "Helenopolis" olarak değiştirmiştir, bu eylem doğduğu yerin orası olduğuna dair inancı kuvvetlendirmektedir. Bizans uzmanı Cyril Mango, Konstantin'in bu şehri Helena'nın adını vererek onurlandırıp yeniden kurarken başka bir amacı olduğunu iddia eder: Yeni başkent Konstantinopolis şehrinin etrafındaki iletişim şebekesini güçlendirmek. Ayrıca Filistin'de bir Helenopolis (modern Daburiyya) ile Lidya'da bir tane vardır. Bu şehirler ve Pontus eyaletindeki Helenopontus vilayeti isimlerini muhtemelen Konstantin'in annesinden almaktadırlar.

Piskopos ve tarihçi Kayserya'lı Eusebius, Filistin'den 80 yaşında döndüğünü belirtir. Bu seyahat 326 ile 328 yılları arasında olduğuna göre, Helena muhtemelen 248 ile 250 yılları arasında doğmuştur. Hayatının erken dönemleri hakkında bilinenler çok azdır. 4. yüzyıl kaynakları, tarihçi Eutropius "Breviarium ab Urbe condita" ("Roma Tarihi") adlı eserinde, düşük seviyeden geldiğini kaydeder. Aziz Ambrose, Helena'yı stabularia ("kadın hizmetçi", "Otel hizmetçisi") olarak adlandırır. Aziz Ambrose, bu gerçeği erdem olarak sunar ve Helena'ya bona stabularia ("iyi kadın hizmetçi") ismini verir. Diğer kaynaklar, özellikle Konstantin'in İmparator olarak ilan edilmesinden sonra yazılanlar, Helena'nın geçmişini göz ardı ya da ihmal ederler.

Konstantius Chlorus ile ilk ne zaman tanıştığı bilinmemektedir. Tarihçi Timothy Barnes, Konstantius, İmparator Aurelian'a hizmet ederken, Zenobia'ya karşı yaptığı savaşta Küçük Asya'da kalırken tanıştıklarını önerir. Barnes, Aurelian'ın hamilerinden birinin mezar taşına dikkat çekerek, imparatorun 270 yılından hemen sonra Bitinya eyaletinde olduğunu belirtir. Konstantius ve Helena arasındaki ilişkinin yasal yönü de bilinmemektedir. Bu noktada kaynaklar muğlaktır, bazıları Helena'yı Konstantius'un "karısı", bazıları ise "concubine" (cariye) olarak adlandırır. Aziz Jerome, bu muğlak terminoloji nedeniyla kafası karışıp her ikisini de eserlerinde kullanmıştır. Jan Drijvers gibi bazı yazarlar, Konstantius ile Helena ilişkisinin kanun önünde geçerli olmayan ama gerçekte ortak yaşanılan bir Resmî nikâhsız birliktelik olduğunu iddia eder. Timothy Barnes gibi diğerleri Konstantius ile Helena ilişkisinin, resmi evliliğin daha güvenilir olduğunu iddia eden kaynaklar temelinde, kanuni bir beraberlik olduğunu iddia eder.

Helena, geleceğin imparatoru I. Konstantin'i 270 yılından hemen sonra belirsiz bir yılın 27 Şubat'ında doğurmuştur. (muhtemelen 272 yılı civarında). Doğumu, Naissus (Niš, Sırbistan) şehrinde yapmıştır. Konstantius, 289 yılında önce bir zaman, Maximian'ın kızkardeşi Theodora ile evlendiğinde, Helena'dan boşanmıştır. (Hikayesel kaynaklar evliliğin yılını, 293 olarak gösterir fakat "Panegyrici Latini" isimli kaynak, çiftin 289 yılında zaten evli olduğunu yazar.) Helena tekrar evlenmemiş, annesine karşı derin bir saygı ve sevgi duyan tek oğluna yakın bir şekilde meçhul bir hayat yaşamıştır.

Konstantin, Konstantius'un ölümünden sonra Konstantius'un birlikleri tarafından Roma İmparatorluğu'nun Augustus'u olarak 306 yılında ilan edilmiştir. Bu olaydan sonra Helena, kamusal alana ve imparatorluk sarayına geri dönmüştür. 325 yılında Augusta ünvanı almış ve 330 yılında ölmüştür. Helena'nın lahiti Vatikan müzesinde görülebilir. Bağlantı sıklıkla sorgulansada, yanındaki lahitte kız torunu Azize Konstantina (Azize Konstans) yatmaktadır. Özenle hazırlanmış rölyeflerde avcılık sahneleri yer alır. Helena hayatı boyunca fakirlere hediyeler vermiş, mahkumları serbest bırakmış ve mütevazı elbiselerle sıradan dindarların arasına karışmıştır.

Azizeliği
Ortodoks Kilisesi, Doğu Ortodoks Kiliseleri, Katolik Kilisesi yanında Anglikanlar tarafından dindarlılığı ile ünlü bir azize olarak kabul edilir. Ortodoks Kilisesi, yortu gününü oğluyla beraber 21 Mayıs olarak kutlar, "Havarilere eş kutsal büyük Konstantin ve Helena'nın bayramı". Benzer şekilde Anglikan ve Lüteryen kiliseleriPaskalya tarihini korurlar. Katolik Kilisesi'ne göre yortu günü 18 Ağustos'tur. İskenderiye Kıpti Kilisesi, Kıpti takvimine göre 9 Pashons'ta kutlar. Kayserya'lı Eusebius, Filistin ve diğer doğu vilayetlerine yaptığı Haccı kaydetmiştir (Gerçek Haç'ı bulamasada). Yeni buluntuların koruyucu azizesidir.

Kutsal Emanetleri Keşifleri
Konstantin, annesi Helena'yı Augusta olarak onurlandırdıktan sonra, ona Yahudi-Hıristiyan geleneğinin kutsal emanetlerini koyması için imparatorluk hazinesine sınırsız giriş hakkı vermiştir. 325 yılında, Kudüs'e bir seyahat yapması için oğlu tarafından görevlendirilmiştir. Bölgedeki keşişlerin isteği üzerine, Mısır'da, "Musa'nın Sina Dağı'nda gördüğü Yanan Çalı (Çıkış 25)" hikayesi anısına bir kilise yapılmasını emretmiştir. St. Catherine'nın Manastırında bulunan bu şapel sıklıkla Azize Helena ismi ile anılır ve yapım yılı 330'dur.

Kudüs, imparator Hadrianus'un yıkımı sonrası, hala yeniden inşa halindeydi. Hadrianus, İsa'nın çarmıha gerildiği yerin yanında bulunan mezarına yakın Venüs'e bir tapınak inşa ettirmiş ve şehrin adını Aelia Capitolina olarak değiştirmiştir. Söylencelere göre, Helena tapınağın yıkılması emretmiş ve alanda üç farklı haçın bulunacağı kazıları başlatmıştır. Gerçek kanıttan başka bir şeyin etkisi olmadan, imparatoriçe ölüm döşeğinde bir kadın getirdi. Kadın ilk iki haça dokunduğunda durumunda değişiklik olmadı ancak üçünve son haça dokunduğunda aniden iyileşti ve Helena kadının dokunduğu haçı Gerçek Haç olarak ilan etti. Bölgenin diğer tarafları Helena tarafından araştırılırken, keşfin yapıldığı yere Konstantin, Kutsal Kabir Kilisesi'ni inşa ettirmiştir.

Helen, ayrıca çarmıha gerilmede kullanılan çivileri bulmuştur. Oğluna yardım etmek için, onların mucizevi gücünü kullanmıştır, iddiaya göre, onları Konstantin'in başlığına diğerini atının dizginine koymuştur. 327 yılında Kudüs ve doğu vilayetlerini terkedip Roma'ya dönmüştür. Kutsal Haç'ın büyük parçalrı ile diğer kutsal emanetleri yanında getirmiş ve bugün hala görülebilen saraydaki özel şapelinde muhafaza etmiştir. Sarayı daha sonra Kudüs'ün Kutsal Haçı Bazilika'sına çevrilmiştir. Kilisenin yanında bulunan manastırdaki keşişler tarafından korunur.
OGÜNhaber