Bundan dolayı o yerdeki ve gökteki herşeyin yaratıcı olarak, onların kaynakları da yalnızca ona aittir. O haşmet ve celalinde mukayese edilemeyecek kadar kralların üzerinde büyük bir kraldır. O bütün heybet sahiplerinin ve ilahi sıfatların üzerindedir. O heryerdedir. O herşeye gücü yetendir. O mutlak sonsuz, herşeyi gören bilendir. Geleneksel Afrika dininin tanrısı ritual ve etik olarak da Kutsal Tanrıdır.
Dini inançlarda günlük hayatta kutsal ve sekuler diye bir ayrım yoktur. Kutsal ve sekuler dünya ayrılmadığı için hayatta ayrılmamıştı. Bu yüzden ibadet etmek için belirli bir zaman yoktur. Her gün her an ibadet edilebilir. Yazılı hiç bir inanç yoktur, çünkü bütün inançlar yaşlıların geleneği vasıtasıyla şahısların kalplerinde sonraki nesillere ulaşmıştır. İnanç doğmatizm üzerine kurulmuştu.
Bir diğer önemli unsur da ruhlardır. Ruhlar heryerdedir, ağaçlarda, nehirlerde, kayalarda. Bu ruhlar Afrika toplumunun ahlaki sahipleri olarak hareket ederler. Onlar suçlardan iğrenirler. Bu ruhlar geleneksel din adamları vasıtasıyla isteklerini topluma iletirler. Geleneksel din adamları da dinsel törenler vasıtasıyla onları memnun ederler. Bu dinsel törenler dans, müzik, sanat veya tanrıya şarap sunmakla yerine getirilir. Afrikalı ruhlar güçlerini, ilhamlarını ve hikmeti Tanrı’dan alırlar.
Afrika'daki ilkel çağdaş dinler arasında en çok Animizm, Fetişizm ve Totemizm yaygındır. Özellikle Orta Afrika'da, Asya'da ve Pasifik Okyanusu'nun bazı adalarında, hâlâ, yaklaşık olarak 140 milyon kadar insanın kabul ettiği Animizm (Canlıcılık) inanışına göre, yalnız canlı varlıkları değil cansız varlıkları da, birer rufa yönetir. Animizmi tabiatta insan ruhuna az çok benzer ruhlar bulunduğunu kabul eden din olarak tanımlayabiliriz. Zenci Afrika'da Animizm, tslamiyetten hemen sonra gelmektedir. Yapılan istatistiklere göre Afrika'daki müslüman sayısı 102 milyon, animist sayısı 95 milyon, Hıristiyan (katolik, protestan ve kıptî) sayısı ise, yaklaşık olarak 60 milyondur.
Çağdaş antropoloji açısından kesinlikle bilinen bir şey varsa o da, birbirinden çok farklı kültür ortamlarında yaşayan insan topluluklarının tümünde "hayalet-ruh" kavramının bulunduğudur. Taylor, bu verilere dayanarak "Animizm" i, dinlerin evreminde bir başlangıç aşaması saymıştır.
Animizm, ruhun bedenden ayrıldıktan sonra başıboş kalmadığına, canlı ya da cansız başka nesnelere de girdiğine, başka bir deyişle "ruh gücü"ne inanır. Yalnız hayvanlar yada bitkiler değil, taşlar bile, ölümle bedenden ayrılan insan ruhu için birer barınak meydana getirir. Animizm inancına göre, ruhun bedenden kesinlikle ayrılması için, ölümü beklemek de şart değildir. Ruh, geçici bir süre için bedenden ayrılıp, canlı ya da cansız başka bir bedene girebilir, daha sonra yeniden eski bedenine dönebilir. Dinsel anlamda fetişizm düşüncesi de bu inanca bağlanır.