O dönemde Yahudiler’in büyük bölümü Filistin’de yaşıyorlardı. İsa’nın vatanı olarak kabul edilen Galile de Filistin’in kuzey bölgesinde bulunuyordu. Galile halkı tarım ve göl balıkçılığının yanı sıra ticaretle de geçiniyordu. Yahudi halkı her dönemde olduğu gibi o dönemde de dinine çok bağlı idi.
Hristiyanlığın ortaya çıkmasına yakın zamanlarda , Yahudi halkı için dini kaynaklar büyük bir çeşitlilik gösteriyordu. Bugün Eski Ahit dediğimiz kutsal yazıların yanında Talmud (rDpLT) adı verilen ve din büyükleri tarafından oluşturulmuş bulunan yazılar da büyük önem taşımaktaydı. O devirde Kudüs Talmud’u (Yerushalmi) ve Babil Talmud’u ( Babli ) çok yaygındı.
Eğer bir Yahudi , kutsal yazıları daha derinlemesine okumak isterse midrash (çoğulu midrashim) adı verilen tefsir yöntemini uygulamak zorundaydı. Yazıcılar da (sopherim) aslında bu tefsir işi ile uğraşıyorlardı. Dini üstadlar ise Rabbi ünvanını alıyorlardı.
Midrashim rabbinik eğitimin temelini oluşturuyordu. Eğitim kutsal yazılardaki öykülerin anlatıldığı metinler olan haggadoth (çoğulu haggadah) ile kuralların ve törelerin yer aldığıHalakoth ( çoğulu Halakah) ‘dan oluşmaktaydı. Bunlar dışında , doğal olarak Talmud da kıymetli bir kaynak olarak yer almaktaydı.
Yahudiler dinsel olarak bir çok değişik topluluklara ayrılmışlardı. Bu dönemde bilebildiğimiz en önemli topluluklar Saddukiler, Ferisiler , Zelotlar ve Esseniler’dir.
Yahudi tarihçi Josephus ve Yeni Ahit tarafından isimlerinden bahsedilen Yahudi mezhebi Ferisilik taraftarları. İsa zamanındaki en popüler akım olan Ferisilik, dinsel kaynak olarak zamanın diğer mezhebi Saddukiliğin aksine Eski Ahit’in yanı sıra Sözlü Torah olarak adlandırılan sözlü geleneği de kabul etmekteydi. Yeni Ahit’e göre Ferisiler, İsa’ya en yoğun muhalefet edenlerdi; İsa’nın bunlara karşı yaptığı birçok tenkit ve konuşma çeşitli Yeni Ahit metinlerinde yer alır.
Pharisien kelimesi, Aramice perishayya kelimesinden gelmektedir. Kelime olarak, “Ayrılmış” anlamına gelen bu kelime Yahudi şeriatına kendini vermiş, dindar Yahudilere tahsis edilmiştir. Çünkü bunlar, helenistik âdetlere boyun eğerek, Yahudi şeriatını tatbik etmeyenlerden ayrılmak istemektedirler. Bu kelime ilk defa, Filavius Josephe tarafından Ferisiler, lâikleri çoğu zaman da zanaatkarları ve tüccarları toplayarak, bir tarikat teşkil etmişler ve şeriata sadık yaşamaya gayret etmişlerdir. Ferisileri canlandıran tek şey, fevkalade dinî dinamizmdir. Bunların sayısı Büyük Herode döneminde altı bin kişiyi buluyordu. Bunlar, İsrail milletinin entellektüel ve elit tabakasını meydana getirmekteydiler. M.Ö. II. asırın olaylarını anlatan tarihinde kullanılmıştır. Kelime, yazıldığı tarihi muhtevaya göre az da olsa, anlamı değiştirmiştir. M.S. I. asırda bü kelime, daha çok “Dindar insanları” belirtmektedir. Bu insanlar, küçük gruplar halinde yaşayan, yeme ve içme konusunda hassasiyet gösteren kişilerdir, insanlardan ayrılmalarının sebebi, halkın şeriatı titiz şekilde tatbik etmeyişleridir. Ferisiler için dinî temizlik çok önemlidir. Ferisilerin bir grup halinde teşkilatlanmaları Jean Hyrcan (M.Ö. 135-104) döneminde vukuu bulmuştur. Özellikle de Salome-Alexandra (76-67) döneminde en güçlü oldukları zamandır. Rabbis veya yazıcılar olarak isimlendirilen birkaç bilgenin etrafında kenetlenmiş olan Ferisilerin ideali, Levililer 11/45’in tefsirinde yankısını bulmaktadır. Burada şöyle denmektedir: “Ben aziz olduğum için siz de aziz olacaksınız. Ben ayrıldığım için, böylece sizde ayrılmış olacaksınız.”
Ferisilerin diğer bir özelliği, şifahi geleneğe önem vermeleridir. Ferisiler siyasi bir grup olmaktan çok, dindar bir insan topluluğuna sahip dinî bir gruptur. Ferisilerin ortaya çıkışları, Kudüs’teki Makabi isyanından sonra M.Ö. 165-160 yıllarında olmuştur. Bunlar ayrıca, hem yazılı hem de sözlü geleneğe zengin bir yorum kazandırmışlardır. Ancak daha sonraki gelişmelerde şekilci bir dindarlığa kaydıkları için, tenkid edilmişlerdir. Ferisiler, herşeye rağmen, tavizsiz bir dindarlığı ve ruhani bir derinliği temsil etmişlerdir. Hıristiyanlarla aralarında ortak noktalar olduğundan Hz. İsa’nın bir Ferisi olduğu bile düşünülmüştür. Ancak, Hz. İsa’nın Ferisilerle benzerliğinin tek yönü, belki de ruhî hayata verdikleri önemdi. Hz. İsa’ya karşı en ciddi reaksiyonu Ferisiler göstermiştir. Ferisiler M.S. 70 yılma kadar yaşamışlardır. Romalıların M.S. 70 yılında Kudüs’ü yıkmalarıyla birlikte, Ferisiler de sahneden çekilmişlerdir. Fakat Yahudi cemaati içinde her zaman Ferisi ruhunu yaşatanlar bulunmuştur.