St.Pierre ve Haron Cehennem Kayıkçısı Antakya merkezine yakındır, yürüyerek ulaşmak vakit alsa da Reyhanlı yolu üzerinde 2.km de bulunmaktadır.
Kharon kabarması, başı bir örtü ile kapatılmış, 4 metreye 1.5 metre boyutlarında kabarma bir insan portresidir. Bu kabartma Helenistik dönemde imparator Antiochus IV Epiphanes (m.Ö. 2.yy) zamanından günümüze kalan dev bir büsttür. Antakya da birçok insanın ölümüne neden olan veba salgını sırasında yapılmıştır. Bu dönemde toplumlara etkili olan kâhinlere danışılmış, Leios adında bir kahinin tavsiyesi üzerine de kente yukarıdan, bakan dağ üzerinde kenti hastalıklardan koruyacak böyle bir maske kabarmanın yapılması kararlaştırılmıştır.
Veba salgının durması ile birlikte Mitolojide Cehennem Kayıkçısı olarak bilinen kaya kabartması tamamlanmadan yarım bırakılmıştır.
Kharon nun yüzü kuzeye dönüktür ve Tüm Antakya şehrini görmektedir.
Kabartma üzerine ölüm ile ilgili sözler yazılmış ancak, bu sözler zamanla doğal olaylar sonucu tahrip olmuş günümüze ulaşamamıştır.
Bir söylentiye göre bu sözlerden birinin de
Benim servetim ayaklarımın altındadır olduğudur. Bu yazı nedeniyle büstün altı hazine avcıları tarafından defalarca kazılmış, fakat bir hazineye ulaşan olmamıştır ancak burada servet kelimesi ile anlatılmak istenin büstün baktığı Antakya şehri olduğuna inanılır.
Büstün sağ yanında ise zambak şeklinde bir sepet taktığı görülmektedir.
Yunan Grek Mitolojisine göre Kayıkçı Kharon, ölülerin ruhlarını Stiyks ırmağından geçirip yer altı ülkesine götürmekle görevlidir. Kharon ölülerden bazılarını kayığına alıyor, bazılarını da yalvarmalarına kulak asmadan kıyıda bırakıyordu. Kharon'un kıyıda bıraktıkları öldüklerinde kendilerine dini tören yapılmayanlardı. Bunlar yer altı Tanrısı Hades in yönetimine girmeden önce 100 yıl ıstırap çekecek ve boşlukta dolaşacaklardı.
Dante'nin ilahi Komedyasında Kharon dan şöyle bahsedilir
Mitolojik varlık kayıkçı Charon, Acheron (Asi) nehrinde insanları taşıyor. Acheron nehri kıyıları cehenneme girişin geçitindedir. Mitolojik kayıkçı Charon tarafından ölü ruhlar cehenneme taşınır. Burda geçitin kıyısında hayattayken iyi ve kötü arasında bir seçim yapamamış bazı kimseler kalmıştır. Onlar hala gerçek bir cehennemde değildirler ancak bu bölgede sonuza kadar hapsolmuş olarak deliler gibi etrafta bir flamanın peşinde koşturan ve eşek arıları tarafından sokulan ve bazı kurtçuk ve böcekler tarafından kanları sürekli emilen kimselerdir. Dante, Virgil'in rehberliğinde cehennemin kıyısındaki Acheron nehrinin kıyısına gelir. Kayığı kullanan Charon, Dante yi karşı kıyıya, cehenneme geçirmeyi kabul etmez.
Ölüler ülkesi Hades'in anlatıldığı bölgenin görünüşü ürkütücü olarak tasvir edilir. Ölü ruhların içeri girmesi de kolay değildir. Ölü ruhları
Styx Stiks ırmağından geçiren bir sandalcı vardır. Kharon ölü ruhlarını geçirmek için para alır. Bu nedenle ölülerin ağızlarına bir obolos metelik konurdu. Zalim kayıkçı Kharon, bedel ödeyemeyen ruhları kovar ve asla yumuşamazdı. Toprağa gömülmeyen ruhların ise Hades in ülkesine ulaşması mümkün değildi. Gömülmeyen ruhlar yüz yıl havada gezinip dururlardı.
Bu efsanevi anlatım o kadar etkili olmuştur ki Yunanlar, ölüleri Hristiyanlığın ilk dönemlerindeki mağara ayinleri tasviri ile birlikte değerli eşyalarını da mezara koymayı adet olarak edinmişlerdir. Yunanlar, ölü ile birlikte hediye parası diye anılan bir tas içerisine 10 - 15 civarında para koymayı gelenekselleştirmişlerdir.
Hiristiyanlığın yayılmaya başladığı yıllarda ticari yolların birleştiği bir merkez olması çeşitli kültürleri ve dinleri de bir araya getiren bir şehir yapmıştır Antakya yı ve bu sebepledir ki antakya Hristiyanlığın da yayılması için başlangıç noktası olmuştur.
Hz.isa nın ölümünden sonra dünyaya yayılan havarilerden St.Pierre M.S. 30 lu yıllarda Antakya ya gelmiştir. Antakya kilisesinin ilk kurucusu ve rahibi olan St.Pierre ilk dini toplantısını bu mağarada yapmıştır ve ilk defa Hıristiyan (Hıristos) kelimesi burada kullanılmıştır. Hıristiyanlar arasında önemli bir yer olan St. Pierre Kilisesi, 1983 yılında Papa VI Paul tarafından Hıristiyanlar için haç yerlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Her yıl 29 Haziranda St.Pierre günü kutlamaları yapılmaktadır.
Haçlılar 1098 yılında Antakya yı ele geçirdiklerinde mağara kilisenin ön bölümünü bir kaç metre daha uzatıp doğu mimarisi etkisinde iki kemerle ön cepheye bağlamışlardır.
Sunağın önünde mezarlar bulunmuş ve kilisenin ön bahçesinin birkaç yüzyıl mezarlık olarak kullanıldığı düşünülmektedir. 13 metre uzunluğunda, 9.5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğindeki kilise içerisinde bulunan tünel ilk yıllarda baskınlar sırasında cemaatin kaçması için kullanılmaktaymış. Ayrıca mağara içerisinde sunağın solunda çıkan suyun kutsal olduğu kabul edilmektedir.
Kaynak : Antakya.com
Fotoğraf: Güven Kavadarlı Koleksiyonu
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.