Beyt-ul Ma'mûr

Meleklerin kıblesi. Göklerde meleklerin devâmlı tavâf ettikleri yer, makam.

Beyt-ül-ma'mûrda her gün yetmiş bin melek namaz kılar. Bir kere namaz kılana bir daha sıra gelmez. Meleklerin büyüklerinden Kerûbîyân melekleri gece ve gündüz tesbih ederler, hiç usanmaz ve yorulmazlar. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Münzir)

Beyt-i ma'mûr üçüncü, altıncı veya yedinci kat semâdadır. Onun gökyüzündeki kıymeti, Kâbe-i Muazzamanın yeryüzünde kıymeti gibidir. (Sa'lebî)

Beyt-i ma'mûr, Beyt-i Harâm'ın (Kâbe'nin) üst tarafına düşmektedir. Yere düşecek olsa, onun üstüne düşer. Orayı her gün daha önce hiç görmemiş yetmiş bin melek ziyâret eder.

Detaylar
Konuyla ilgili hadislere göre burayı her gün yetmiş bin melek tavaf eder ve orada namaz kılar (Buhârî, Bed’u'l-Halk, 6).[1] Bir kere tavaf eden meleğe Kıyâmet'e kadar bir daha sıra gelmez (Buhârî, Bed’u'l-Halk, 6). Ezrâkî'ye göre bir hadiste Beyt-ul Ma'mûr'un Kâbe'nin üst tarafına düştüğünü, yere düşecek olsa Kâbe'ye isabet edeceğini yazar (Muhtasar’u Tefsir-i İbn Kesîr, Nşr. M. Ali es-Sâbünî, Beyrut 1401, III, 388-389; Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1936, VI, 4551; el-Hâzin, Lübâbü’t-Te’vîl fî Maâni’t-Tenzîl, IV, 242; el-Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, IV, 467; İsmail Hakkı Bursevî, Rühu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’an, IV, 123).[1] Sa'lebî'ye göre bu bina, üçüncü, altıncı ve yedinci kat semâdadır.[3] Fîrûzâbâdî'ye isnâd edilen İbn-i Abbas tefsîrinde bir hadise göre Beyt-ul Ma'mûr'u Hz. Âdem inşa etmiş, Tûfan'dan sonra altıncı kat semâya çıkarılmıştır (el-Firûzâbâdî, Tenvîru’l-Mikyâs Min Tefsîr-i İbn-i Abbâs, Mısır 1316, 329).

Bazı müfessirlere göre Beyt-ul Ma'mûr'dan kasıt Kâbe, başkalarına göre de mü'min'in kalbidir.

Cenâb-ı Halil, Beytü'l Mâmûr'un kapısında bir kürsü üzerinde oturuyordu.
Beytü'l Mâmûr'a her gün, 70 bin melek girer, her girene de kıyamete kadar, geri dönmek sırası gelmez...

Allah'ın Sevgilisi, kapılarından sayısız meleklerin girip çıktığı "Beytü'l Mâmûr" u temaşa ediyor. Ve kendisine bir kâse süt, bir kâse şerbet, bir kâse bal uzatıyorlar. Nebiyi Muhterem sütü alıyor ve içiyor.

Cebrâil: Ey Allah’ın Resulu diyor; sen fıtri ve tabii olanı seçtin.Sen de,ümmetin de doğru yola iletildiniz..

Ve yine Cebrâil ile yükseklikler âlemine çıktılar. Sidretü'l-Müntehadenilen kâinat hududuna vardılar. Bu nokta, akıl ve kıyas âleminin son haddidir...

Ve Allah'ın Sevgilisi, topyekûn zaman ve mekânın ve bütün mahlûkatın peygamberi, kendisini, tek başına nur çağlayanının içine bırakıp en büyük tecellîlere nâil olurlar...

Daha neler gördüler, neler?..

Beytül Mamur, rivayetlerde 7. gökte -yani bizce Talay göğü (Neptün göğü) ve Kabe’yle aynı hizadaki meleklerin Kabesi olarak geçmekte.

Eğer bu yapı, dediğimiz gibi Talay göğündeyse ve Kabe’ye dönükse sürekli -deniliyor ki öylesine aynı hizada ki oradan bir taş bıraksan Kabe’ye düşer- dünya, dönmekte sürekli kendi etrafında, o zaman o da her gün Talay yörüngesinde “güneş turu” atmalı ki hep Kabe’ye dönük olabilsin.

Bunun için gereken hız ise çok çok enteresan.
Talay yörüngesi, mesafe olarak, 60190 dünya gününe eşitmiş.
Sonuç olarak Talay yörüngesi 28,238,258,880 km.
Ve bu yörüngeyi, 24 saatte tamamlamak için gereken hız /24/60/60 =326831 km/sn
Bilindiği gibi ışık hızı 300000km/sn idi. Bu ise ışık hızının geçildiği bir rakam. Bahsettiğimiz şey ise “metafizik” bir boyut.

Bu arada, güneş sistemi gezgenlerinde yörüngesini 24 saatte tamamlamak için gereken hız, sadece Talay’da ışık hızını geçer.Bir başka ifadeyle, ışık hızı, için “Talay uzaklığı” şart. (Mesela Tsunami (Uranüs) için gereken hız 209741 km/sn)

Öte yandan meleklerin nurdan yaratıldığı -yani ışıktan- bilgisi de bunun üzerine geldiğinde. Ulaşılan rakam öyle bir rakam ki hem ışık hızına, hem ışık hızının üstüne işaret ediyor.

Ve aynı zamanda ışık hızının geçilmesiyle metafizik boyuta işaret edilmiş oluyor. Bilindiği gibi madde ışık hızını geçemez, zaten bizim boyutumuzda ışık hızı geçilemez. O yüzden metafizik boyutu da en iyi vurgulayan şey 'Işık hızının geçilmesi'dir.
OGÜNhaber