Antik Mısır toplumunda Firavunlar, yaşayan tanrı olarak kabul edilen ve tapılan insanlardı. Bu dini hiyerarşi bir firavun çıkıp her şeyi değiştirene kadar bin yıldan uzun süre yürürlükte kaldı. Firavunun adı Akhenaton du efsaneye göre Akhenaton yıldızların soyundan geliyordu ve iktidara geldiğinde çoklu tanrılara inanma devrini sonlandırmıştı.Firavun eski tanrıları Akhenaton u doğurduğuna da inanılan yeni bir güneş tanrısıyla değiştirdi bu tanrının adı ise Aten di.
Akhenaton döneminde Mısır kısa bir zaman içinde kökden değişimlere uğradı. Onun takıntılı hale geldiğini ve tanrılarla iletişime geçebileceğini söylediğini görüyoruz, ayrıca görünüşünü fiziksel olarak değil ama anıtlarında değiştiriyor. Akhenaton'un oldukca sıra dışı bir görüntüsü vardı. Bu dönemde yapılmış bütün heykellerin uzatılmış kafaları ve tuhaf bedenleri ve tavuk gibi bacakları var. Akhenaton'un hüküm sürdüğü dönemi inclediğimizde onun dünya dışı varlıklarla temas halinde olduğunu düşünüyoruz. Aknenaton'un karısı kraliçe Nefertiti'nin ve çocuklarının da resimlerinde kafaları benzer şekilde uzatılmış. Peki ama firavunun, onun soyundan gelenlerin bu şekilde resmedilmesinin özel bir sebebi olabilir mi?
Açıkca anlaşılıyor ki, o da başka insanlar da böyle uzatılmış kafalar olan tanrılarla karşılaşmış ve bu şekilde tanrılara daha yakın olacaklarını, tanrılarla iletişim kurmalarını sağlayacağını ve hatta kendilerinin tanrı olacağını düşündükleri için kafalarını yeniden şekillendirmişler. Güneş tanrısı Aten antik astronot kuramcılarının ileri sürdüğü gibi dünyayı ziyaret etmiş bir uzaylı olabilir mi. Ya da Akhenaton'un kökeni dünya dışı varlıklara dayanıyor olabilir mi? Akhenaton, Aten den mesajlar aldı mı? firavunun hükümdarlığı süresince Mısır tolumu üzerinde derin etkisi olan mesajlar...
Akhenaton'u ziyaret ettiler hatta Akhenaton'un onlarla fiziksel teması bile oldu hatta onun tek tanrı kuralını getirmesinin sebebi de işte bu. Ayrıca Akhenaton'un yarı yarı uzaylı olduğunu söyleyen başka teoriler de var. Akhenaton 17 yıl boyunca hüküm sürdü ancak ölümünden sonra güneş tanrısı için kurduğu muhteşem şehrin bir kısmı zarar gördü. Tasvirleri bozuldu ya da silindi. Firavuna mesajlar gönderdiğine inanılan tanrı Aten, kayıtlardan nerdeyse tamamen silindi. Antik astronot teorisyenlerinin iddia ettiği gibi firavunun dünya dışı varlıklarla ilişkisinin yaklaşık bin yıl boyunca ört bas edilmiş olması mümkün mü? Diğer bütün firavunlar ihtişamlarını ve dehalarını gösteren tasvirler bıraktı ama nedense Akhenaton'la ilgili her şey sanki örtbas edilmek isteniyormuş gibi karalanmış, bunun sebebi onun aslında dünya dışı varlık olması olabilir mi? Uzaylılarla gerçekleşmiş temaslar dünyada yönetimi elinde tutan elit kesim tarafından yüzlerce hatta belki de binlerce yıldır sır gibi saklanıyor olabilir mi?
SİRİUS
Mısır tanrıçası İsis de balık şeklinde bir başlık taşıyordu. Bu yabancı ziyaretçilerin evi, Sirius yıldızı, eski Mısırlılar için çok önemliydi. Bu sebeple hem takvimlerini, hem de tapınaklarının yönünü Sirius’a göre ayarlamışlardı. Binlerce yıl önce dünyayı ziyaret ederek dünyaya medeniyet getiren dünya-dışı varlıklar, aynı zamanda getirdikleri inşaat ve geometri prensipleri ile Masonluğun kuruluş efsanelerini oluşturmuşlardır.
İlginçtir ki, 20. yüzyılda da “Oannes” efsanesine inananlar vardı. Afrika’daki “Dogon” kabilesi bununla ilgili ilginç bir gizli kozmolojik tradisyonu halen muhafaza etmektedir. Dogo gelenekteki asırlardan beri ağızdan ağıza nakledilmektedir. Bu gizli gelenek, bundan türeyen bazı dini inançların ve gizli örgütlerini (Illuminati) dogmalarını oluşturmaktadır.
Dogon mesajları da böyle bir dünya-dışı temasın olduğunu doğrulamaktadır. Dogon’lar yalnız Sirius’u değil, küçük uydusu Sirius B’yi de biliyorlardı. Sorun şu ki, Sirius B çıplak gözle görülemiyordu ve ancak 20. yüzyılın güçlü teleskopu sayesinde keşfedilebilmiştir. Dogon’ların bildikleri yalnız Sirius’la sınırlı değildi. Onlar; Bir teleskop olmadan bu gerçeği öğrenme imkanları olmamasına rağmen, Satürn’ü çevresinde bir halka olduğunu biliyorlardı.
Güneş sistemimizdeki gezegenleri ve Samanyolu’nu biliyorlardı. Dogon’lar dünyanın uydusu Ay için “Bir ölünün kurumuş kanı kadar kuru ve ölü” diyorlardı. Jüpiter’in dört uydusu olduğunu biliyorlardı. Dünyanın ekseni etrafında döndüğünü biliyorlardı.
Sirius B’nin Sirius etrafındaki yörüngesel periyodunun 50 yıl olduğunu biliyorlardı. Teleskop olmadan böyle bir gerçeği nasıl tespit edebilmişlerdi? Bu bilgileri nereden almışlardı? Dogon’lar, bu bilgileri “Nommo” dedikleri ve binlerce yıl önce disk şeklindeki araçlarla Sirius’tan gelen, zeki amfibik yaratıklardan aldıklarını söylüyorlardı. Dogon’lar Nommo’ya “Dünyayı Şekillendirenler” diyorlardı. Bu deyim Masonik literatürde “Yapıcılar-İnşaatçılar” kavramına denk gelmektedir. (Mason kelimesinin “duvarcı” anlamına geldiğini hatırlatmak isterim.)
Dogon’ların kuzeni olan “Bozo” kabilesi, Sirius’a “Göz Yıldızı” demekteydi ki, bu kavram bize “Üçgen içindeki göz”le sembolize edilen “İsis”i hatırlatmaktadır. Sirius’un helezoni yükselişi hem Mısır, hem de Dogon dinsel seremonilerinde çok önemli bir yer tutuyordu .Dogon’lar Sirius’un helezoni yükselişini, merkezinde çiçeğe benzer bir güneş ihtiva eden bir haçla sembolize ederlerdi ki, bu haç “Gül Haçlı”lar ve takipçileri Masonlar ve “Ordo Templi Orientis” (OTO) tarafından da kullanılmaktadır. Michael A. Hoffman, “Secret Societies and Psychological Warfare” adlı kitabında, Sirius’un en üst okült çevrelerde “kozmoz'un gizli tanrısı” olarak nitelendirildiğindne bahseder.
Masonik inançlar üzeirne yapılan bir araştırmada, “kardeşliğin” binlerce yıllık Osiris/İsis/Güneş tanrısı/Ana tanrıça programının güncelleştirilmiş bir versiyonu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu tip bir tapınç, yazılı tarihinin başlangıcına kadar izlenebilmektedir. Bu mitoloji, eski Mısır rahiplerinin İsis/Osiriss, Güneş/Ay kült’ünde kristalize olmuştur. Güneş/Ay programının üstadları (Masonluk bunun gönümüze kadar gelebilmiş önde gelen kolundan biridir.) kendilerine “Illuminati” diyorlardı. “Illuminati-Aydınlanmışlar”, güneş tanrısına tapan üstadlara verilen isimdi. İsis/Osiris inancı, ilk çağ gizem dinlerinin ve bundan türeyen Mason ritüellerinin temelini teşkil etmiştir. “Işık” sembolizmi, bütün gizem dinlerini kaplamıştır. Üstadlar “ışığı gördüklerini” ve “gözlerinin açıldığını” söylüyorlardı. Bütün bu ritüeller geceleri mağaralarda yapılıyordu.
Köpek Yıldızı, Sirius-Işık Lordları-Üçgen İçindeki Göz-Illuminati-Set-Isis-Süleyman Tapınağı, David Yıldızı-Tanrının İsrail’le ahidi-Kabbala ve Föniks, bütün bu semboller dünya kökenlidir.