Belirli aralıklarla yapılan seçimlerde vatandaşlar sandığa gider, oyunu kullanır, tercihini yapar. Seçim sonunda en çok oy alan kişi ya da partiler, devleti-ülkeyi yönetme yetkisini almış, millete hizmet etme görevini üstlenmiş olurlar.
Krallıkla, yarı krallıkla yönetilen ya da tam bağımsız olmayan, bugün dünyayı yöneten beş'li çeteden birine doğrudan ya da dolaylı olarak bağlı olan, bağımlı olan ülkelerde ise halkın oyu seçilmek için yetmez.
Aday olmak için, seçime girmek için, seçildikten sonra yönetebilmek için onay gerekir.
Bu onay mercilerini biz bilmeyiz, halk bilmez. Adeta görünmezlerdir.
Bir buçuk milyarlık Hindistan'ı, Avustralya'yı, Kanada'yı yönetmek isteyen biri ya da birileri Bakhingam Sarayı'ından onay almak zorundadır mesela.
Türkî Cumhuriyetler dediğimiz ülkeleri yönetmeye talip birisi Rusya' dan, son yirmi yıldır da kısmen Amerika'dan onay almak zorundadırlar.
Osmanlı yıkıldıktan sonra kurulan devletlerin pek çoğu için de geçerlidir bu durum. Mısır, Suudi Arabistan, Cezayir, Fas, Tunus, Irak, Ürdün, Suriye... Tamamına yakınında yönetici olmak isteyenler ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere birilerinden onay almak zorundadırlar.
Onaysız olmaz.
Oy almadan olur ama onay almadan olmaz.
Kazara birileri onaysız siyasete soyunursa bakılır, toplumu ciddi şekilde etkiliyorsa takip edilir. Mümkünse çamur, iftira atılarak itibarsızlaştırılır. İçeriye ajanlar sokularak hareket bölünür. Olmadı bir suikast ile hayatına son verilir.
Bunlar başarılamadı ve istenmeyen lider, parti iktidara gelmişse, dışardan yöneten devletlerin bir nevi onay mercileri gibi hizmet veren yargı ile olmadı, darbe ile indirilir.
Pakistan'dan ta Fas'a kadar İslam coğrafyasının hali budur.
Bunları niçin yazıyorum?
Geçtiğimiz hafta sonu yapılan HDP Kongresi'ne Ahmet Davutoğlu ekip göndermiş, Ali Babacan ise kutlama mesajı göndermiş.
Neden diye sormadan edemiyor insan.
Bu iki hareket, oluşum halkın huzuruna çıkıp milletten oy isteyecek, ülkeyi yönetme yetkisini halktan isteyecekler.
Bu milletin yüzde doksanı HDP'ye sıcak bakmıyor. Teröre lanet ediyor.
Davutoğlu ve Babacan'ın bu partinin tabanından oy alma imkan ve ihtimalleri yok. Onlara destek vererek bu milletten de oy alma imkanı yok.
Bu iki lider de son 18 yıllık hükümetlerde bakanlık yapmış, PKK terörüyle mücadele adına alınan kararlara imzalar atmış, PKK ile bir nevi fiilen savaşmış insanlar.
O halde neden?
PKK'dan af dilemek, özür dilemek için mi oradaydılar?
Bence oy için değil, onay için gittiler.
Parti kurmalarına, siyaset yapmalarına, devleti yönetmeye talip olmalarına bir yerlerden onay gerektiğini düşündüler, o onay mercilerinin gözüne girecek bir iş yapmaları gerektiğini düşündüler ve onay almak için o kongrede fiilen ya da mesajlarıyla var olmak gereği duydular.
Onay gelmiş midir?
Belki.
Belki onay işi çoktan tamamdı, talimatla oradaydılar…