Her seçim süreci bir öncekinden daha olgun, daha sağduyulu ve verilen mesajlar açısından daha anlamlı geçmektedir.
Bunda, milletimizin demokratik olgunluğu yanında, binlerce yıllık kadim asil bir kültürün, kadim bir irfanın temsilcisi olmasının da elbette çok ciddi payı vardır.
Dün, mahalli idareler genel seçimlerimiz de bu açıdan ülke genelinde büyük bir olgunlukla geçmiştir.
Bütün adaylar, bütün partiler halk önünde ciddi bir sınav vermiş, belki ders vermiş, ders almıştır.. Verilen-alınan dersler, mesajlar açısından her seçim onlarca akademik tez konusu olacak kadar derindir.
Kastamonu seçimlerine ve sonuçlarına da bu açıdan bakmak gerekiyor. Siyasi partiler ve adaylar propaganda sürecinde kamuoyuna ne mesaj verdiler ve seçmen sandıkta partilere, adaylara ne mesaj ve ne dersler verdi, bunu bir iki yazıda anlatmak elbette mümkün değil.
Ancak kısa da olsa bir değerlendirme yapmamız gerekiyor.
Öncelikle Kastamonu'da seçimi kazanan MHP ve adayı Sayın Galip Vidinlioğlu'nu tebrik ediyor, kendileri ve şehrimiz hakkında hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Rabbimiz işlerini kolay, yüzlerini ak, hayırlı işlerde muvaffak eylesin, utandırmasın inşaallah.
Her seçim sonrası kimin neden kazandığına, kimin neden kaybettiğine, seçim sürecinin ve sonrasının şebrimize ve ülkemize neler kazandırıp neler kaybettireceğine dair yorumlar yapmak adettendir.
Biz de AK Parti ve Tahsin Babaş'ın neden kaybettiği üzerinde duralım önce.
Bu kaybın nedenlerini: sayın Tahsin Babaş' tan kaynaklanan,
İl yönetimi ve il teşkilatından kaynaklanan,
Parti Genel Merkezinin aday belirleme sürecinde ssrgilediği tutumdan kaynaklanan,
Hükümetten, hükümetin icraatlarından ve özellikle ülke ekonomisinde yaşanan olumsuzluklardan kaynaklanan,
Rakip partilerin proje ve propagandalarından kaynaklanan etkenler üst başlığı altında değerlendirmek mümkün.
Bu başlıkların hepsini tek tek incelemeyi sonraya bırakıp sokakta herkes tarafından konuşulan hususları sayalım istiyorum.
1. Öncelikle, AK Parti'nin Kastamonu'da ciddi bir tabanının olmadığı bir kez daha anlaşılmış oldu. Tayyip Bey'i seven, O'nun hatrına oy verenler de sayılmazsa AK Parti'nin gerçek tabanının oy oranı %20 lerin altında olduğu anlaşılmış oldu.
2. AK Parti aslında aday belirleme sürecinde kaybetti. İktidarda olan parti ve yönetici elbette yıpranır, Tahsin Babaş'ta yıprandı. Yaklaşık 20 yıllık Mhp iktidarından sonra başkan olduğu belediyede iktidar olsa da muktedir olup olmadığı tartışılır. Yıllarca beraber çalıştığı kadrolar başkanın aleyhine çalışmakta hiç beis görmediler, sürekli başkan aleyhine bilgi sızdırdılar, dedikodu ürettiler.
3. Aleyhine pek çok dedikodu üretilmişken, bunların hiçbirine cevap verme gereği duyulmadan, kamuoyunun kalbine sokulan şüpheler temizlenmeden Tahsin Babaş yeniden aday gösterildi.
4. Aday adayı olanların ve onların femsil ettiği gruplar AK Parti teşkilatını ve tabanını böldü. Aday olamayanlar ve çevreleri Tahsin Babaş için çalışmadı, belki aleyhine çalıştı.
5. Bir yıl önce yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinde üç vekilden birini kaybeden İl yönetiminin revize edilmeden girdiği bu seçim sürecinde de etkin olamaması, Tahsin Babaş'ın propaganda sürecinde yalnız bırakılması.
6. AK Partiye ders vermek isteyen ama zarar vermekten korktuğu için, içinden gelmese de oy vermeye devam eden insanlar, nasıl olsa Ak Parti ve Mhp arasında ittifak var, hangisi kazansa ittifak kazanacak diye Mhp adayına yöneldiler.
7. AK Parti Genel Merkezinin yereli iyi okuyamaması, kulislerin halkın sesine kapalı olması, sağır duvarlar arkasında alınan kararlara halkın tepki vermesi neticesini doğurmuş olması. Belediye Meclis adaylarına bile müdahale eden Genel Merkez adına karar alan şahıs ve birimlerin kararlarına halkın tepki vermesi.
8. Propaganda sürecinde, özellikle Mhp il yönetimin ısrarla yaptıkları yolsuzluk iddialarına karşı aynı tonda, güçlü bir şekilde ve ısrarla iddiaların asılsızlığına ilişkin açıklamalar yapılmaması, seçmen nazarında sükut ikrardan sayılır, şeklinde algılanmış olması, yolsuzluklara karşı tepki vermesi sonucunu doğurması..
9. Seçim sürecinde pek çok Bakanın Kastamonu'ya gelmiş olmasına, pek çok vaadlerde bulunmalarına rağmen sayın bakanların hep belli ve aynı kitleye yani zaten kendine oy verecek tabanla muhatap edilmesi, salon toplantılarıyla yetinilmiş olması, tabana inilememiş olması..
10. İktidar partisinin adayı olmanın kazanmaya yeteceği düşüncesinin, teşkilatta ve üyelerde rehavete sebep olması. Para var, imkan var. Ama dava eri olmayan, iktidar nimetlerinden yararlanma, ambara yakın olma hesabıyla, hizmet için değil menfaat için partiye üye olanların imece usulü, kerhen çalışması, çalışıyor görünmesi...
11. Parti genel merkezinde yapılan hatalar. Sayın Cumhurbaşkanının, alışılmış cumhurbaşkanları gibi davranmaktan uzaklaşarak başkan adaylarıyla birebir polemiğe girmesi vb.
12. Ülke ekonomisindeki sarsıntılar. Sırf ekonomiyi iyi yönetiyor, işler iyi gidiyor, Ak Parti sarsılır ya da giderse ekonomi bozulur, bizim de işlerimiz bozulur düşüncesiyle oy veren pek çok kesimin, ekonomide kriz var, bunlar da bu işi beceremiyorlar, bunlara da bir ders vermek gerekir diye düşünen kesimlerin başka partilere yönelmesi..
13. Rakip siyasi parti ve adayların tavırları, söylemleri, projeleri.. Kastamonu'da siyaseten, kültürel, toplumsal olarak hatırı sayılır bir Mhp'li çekirdek taban ve etkiledikleri önemli bir kesim var. Belediyede uzun yıllar süren MHP iktidarı, geçtiğimiz dönem değişik gerekçelerle AK Parti ve Tahsin Babaş'a bıraktığı emanetini geri almıştır.
Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra şehirde zafer turu atan insanların, gençlerin tavırlarından, gençlerin tavırlarından, gözlerinden, yüzlerinden okunan sevinç, coşku, vakur duruş..
Bu duruş, bu tavır bence çok önemli..
Buradan hareketle, MHP'nin neden kazandığını da yarın konuşalım istiyorum..