Bu güzel yazıyı kaleme alan her kimse onu buradan saygıyla selamlıyorum.
Yazıyı yazda bizde görelim dediğinizi duyar gibiyim...
Çöplükte Birleştik
Biz Suriye’de peşin hükümlü ve ön yargılı yaşıyorduk, birbirimizi dışlamaya başladık, bu ayrımcılık yavaş yavaş arttı.
Şii'si iktidar olduğu için kimseyi beğenmiyordu. Sünni'si çoğunluk olduğu için kimseyi beğenmiyordu, Hıristiyan’ı zengin olduğu için kimseyi beğenmiyordu.
Kürdü başka beğenmiyordu, Arab'ı başka beğenmiyordu, Türkmen'i başka beğenmiyordu. Yani hiç kimse kimseyi beğenmiyordu.
Herkes dedikodu yapıp sosyal medyada küfürleşiyordu, herkes herkesten uzaklaşıyordu, herkes çokbilmişti, herkes en ahlaklı en dindar en namuslu benim diyordu.
Şimdi durum değişti. Hepimiz Gaziantep çöplüklerinde birleştik. Çöp toplarken artık kimse kimseyle tartışmıyor, çöplüğe düşünce birleşmeyi öğrendik”.
Evet sevgili okurlarımız;
Birbirimizi anlamak, tahammül etmek ve daha önemlisi sevmek için çokca sebebimiz varken ve Allah (cc) bizim için bunca sebebi bir araya getirmişken bu tahammülsüzlük ve bencillik neden?
Biz dünyanın kalbi olan bir ülkede ve bunca maddi ve manevi nimetin içinde, adeta cennette rızıklandırılıyormuş gibi nimetler bahşedilmişken bu öfke neden?
Yazının altına bir yorum yazmış Mustafa Kibaroğlu isimli abim. Az sonra ona da yer vereceğim.
Düşünsenize etrafımızda komşu ülkelerin hallerini;
"Afganistan, Suriye, Irak, biraz uzağımızda Libya..."
Mustafa Kibaroğlu yorumu: Anlayana müthiş bir mesaj. Bir söz geldi aklıma "akıllı insanlar başkalarının hatalarından, aptal insanlar ise kendi hatalarından ders alırmış"
Şayet doğru olmasaydı ders çıkartırdık başkalarının yaşadıklarından.
2014 araştırmalarında TRT'nin haberine göre Türkiye nüfusunun yüzde 99,2'si Müslüman.
Yalnızca bu rakam bile birbirimizi kucaklamak için yeterli iken, "Alevi-Sünni", "Türk-Laz-Kürt-Çerkez" diye ayırmanın, bu ülkenin yaklaşık %95'inin "din, bayrak, devlet ve millet" diye bir sorunu yok ve kendisini bu ülkenin "öz" parçası olarak görürken biz kimin aklı, kimin ağzı ve kimin kalemi ile konuşuyor yahut yazıyoruz.
Sevgili okurlarım;
Biz elimizdeki nimetleri şayet çöplükte anlayacaksak! -ki bu millet böyle bir duruma düşerse yaşayamaz- vay bizim halimize.
Biz İmparatorluklar kurmuş, Devletler inşaa etmiş, şehirler imar etmiş ve nesiller ihya etmiş bir ecdadın torunlarıyız.
Medeniyetler biz olmadan kurulamamış, tarihler biz olmadan yazılamamış, biz olmadan çağ kapatılamamış çağ açılamamış...
Bizim kendimize gelmemiz ve artık bundan 150-200 sene öncesinde olduğu gibi bir olduğumuzun farkında olarak hareket etmemiz, bize dedelerimizin lisan-ı halleri ile bıraktığı bir vasiyetnamedir.
Şimdilerde tahammül edemediğimiz bir diğer konu ise "mülteciler."
Unutmayalım ki biz aziz Türk milleti olarak tarihimiz boyunca mazluma kol kanat germiş, zalimin ise celladı olmuşuz. Biz adaletten şaşmadan, düşenin yanında olduğumuz için Alem-i İslam'a sancaktar olmuşuz.
Bırakın siyasilerin ne dediğini,
Bırakın bir takım akil insanların ne dediğini,
Bırakın fitne fesat içinde yüzenlerin ne dediğini,
Bırakın şeytanın ne dediğini...
Alemlere rahmet Peygamber efendimiz s.a.v ne diyor ona bakalım.
"Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere almayacaksınız..
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız."
Bu sözlerin üzerine söyleyebileceğim bir şey kalmadı.
Ben tüm okurlarımdan Veda hutbesini okumalarını istirham ediyorum.
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın.