Tek başıma İstanbul'da banklarda yatarak mücadele ediyordum. Kadın koğuşu olduğu için bu anasına tükürdüğümün sistemi içerisinde öz annemin yanında bile yatamıyordum.
Aynı 10 yaşındaki küçük kızımız F.F. Baran gibi, annem gözlerinin önünde ölüyordu.
10 yaşında olmasam da çok gençtim ve yaşadığım travmayı bir Allah bir de ben biliyordum.
Kollarımın arasında ölmüştü ve ben benzer bir feryat atmıştım anne ölme diye...
Gece sabaha kadar mezarında bekledim belki ölmemiştir diye.
Bakın çok ciddi söylüyorum küçük yaşta annesini kaybeden bir çocuk ağır bir travma geçirir.
Gerçi orta ya da ileri yaşta olsan da illa bir travma geçiriyorsun o da ayrı mesele...
Küçük kızımız F.F’nin bu yaşadıkları, hayatının her günü, en kötü ihtimalle 3 saatte bir aklına gelecek, yaşam ümidini bitirecek, ve minik yüreğindeki oyun dünyasında ve okul hayatında mutlu olamayacak, yaşı ilerleyip evlense bile aradığı huzuru bulamayacaktır.
Bu minik yüreğin hunharca cinayete şahit olması konusunda söylenebilecek şeyleri, basın yayın ilkelerine aykırı olduğu için tam manası ile yazamıyorum.
Güzel evladımızın 'Anne lütfen ölme' çığlıkları beni 20 yıl öncesine götürdü.
Bu ne acıklı ne acımasız ve vahşetler içinde bir vakıadır.
Videosunu izleyebilenler ne demek istediğimi anlayacaktır. Bir de memleketimizde şöyle bir olay vardır, kadın kocasıyla kavga ederken "aman karı koca arasına girmeyelim" derler. Bugün kötü yarın iyi olurlar mantığı güdülür.
Halbuki yapılması gereken şudur!!!
Kadın haksız olsa bile kendini egemen güç gören erkek, şiddet uygulayamaz, uygulanmamalıdır, uygulatmamalıyız ve müdahale etmeyiniz.
Ülkemizin sorunlarından biri de dul kalmış kadın sorundur. Valiliğe bağlı sığınma evlerine gitse, eşşek bağlasan durmaz. Bu sığınma evlerine düşen her kadın direk suçlu muamelesi görür. Bir an evvel de iş ve ev bulup o evden ayrılmak ister. Mor çatı tarzı dernekler kurulur fakat devletten bir kuruş dahi alamaz.
Kadın ve aileden sorumlu bir devlet bakanımız var evlere şenlik...
Kendi çevremde sorun yaşayan boşanmış bayanlar var ve defalarca eski eşlerini şikayet etmelerine rağmen karakollarda bile işlem yaptırmıyorlar, korunamıyorlar.
Savcının da eli kolu kanunlar yüzünden bağlı. Yani kadın sahipsiz, kadın kimsesiz, kadın öldürülmeye müsait, şiddete müsait...
Her bir Türk kadını, Saka kraliçesi Tomris Hatun olmadan ve Pers imparatoru Büyük Kiros'un kafası gibi, kesilmiş başımızı kan dolu bir fıçıda görmeden bu şiddet ve vahşeti son vermeliyiz.
Yazımıza kadına seçme ve seçilme hakkı verecek kadar asil davranan Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 2 sözü ile son verip esenlikler diliyorum.
" İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins canlıdan mürekkeptir. Kabil midir ki; bu kütlenin bir parçasını ilerletelim ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin? "
" Dünyada hiçbir milletin kadını ' Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim ' diyemez. "
- Toprakla buluşan Emine Bulut anısına...-