Her şey her yerde söylenmez'' diyorum kendi kendime. Ama suç bende değil. Suç tamamen elimdeki kalemde. ''Beynim kaleme hükmedemiyor kalem beynime hükmediyor'' desem yerinde bir söz olur diye düşünüyorum. Kalem bu. Kimse yalandan yere darılıp gücenmesin hem de bu kalem vatan haini bir kalem değil, yalaka bir kalem hiç değil? Hatta bu kalem, kalemşör olmayı reddeden bir kalem...
Ben zaman zaman kalemime yazdıklarından dolayı kızsam da, yine de ona hak veriyorum. Onun için sizler de kaleme hak vermelisiniz. Bir kalem adaletsizlikleri, rezillikleri ve gördüklerini yazıyorsa, o kalemin yazdıkları kimseyi üzmemeli....
Yazıma hemen peşin peşin kalemimin savunmasını yaparak başlama ihtiyacı duydum. Hepimiz Kıbrıs'ta yaşanan Rum zulmünü ve bu zulme karşı direnen mücahit Türklerin kahramanlık hikayelerini televizyon ekranlarında yayınlanan filmlerden, duygu ile seyrederek büyüdük.
Tescillenen Rum zulmünün karşısında ise, kahraman Türk askerinin 1974 yılında başlattığı çıkarma ile Kıbrıs barış harekatı başarıyla tamamlanmış ve ardından milli sınırlarımız, dünyanın duyarsız kalması nedeniyle Kıbrıs'ın tamamını alamadan çizilmişti. O günden bugüne bizden Kıbrıs konusunda hep taviz isteyen duyarsız duyarlılar, taviz vermememiz neticesinde, yavru vatanımız KKTC'ye ambargo uygulamışlardır. Geçen hafta Ogün gazetesi ekibi olarak bir dizi araştırma ve çalışmalar için yavru vatanımıza gittik. Ama yavru vatandaki durumu Türkiyeden gözüktüğü gibi toz pembe bir şekilde göremememiz, bizleri derinden üzdü. Yavru vatan tam anlamıyla yalanvatan olma yolunda, tüm hızla kontrolsüz bir şekilde, serseri mayın gibi karanlığa doğru adım adım yaklaşıyor.
Sebebi, ne Türkiye'nin yıllardır maddi olarak yavru vatana finans sağlaması, ne bazı KKTC'li vatandaşların Türklüklerini yitirmesi, ne de güzel yurdumun güzelliklerine, çirkinliklerle zarar veren sözde vatandaşlarımızın yavru vatanımızdaki güzelliklere zarar vermeleridir.Kıbrısta Rum zulmü karşısında kahramanca direnen mücahitlerin torunları şu an dedelerimizin kemiklerini sızlatacak şekilde ingiliz oyunlarına gelmenin ahmaklığıyla rumlarla kardeşlik şarkıları söyleyerek ellerinden gelse (Türk askerimiz yavruvatanımızda olmasa) bizlere vize uygulayarak vatan topraklarını neredeyse Rumlara peşkeş çekmeyi bile düşünüyorlar.
Atalarımız her daim İngiliz oyunları ile Bizans entrikalarına alicengiz şeklinde cevaplar vererek düşmanlarını yazdıkları çukura gömmeyi başarmıştır. Kıbrıs'ta üst düzey komutanımızla yaptığımız görüşmede, komutanımız, ''Kıbrıs konusunda son zamanda en üst seviyeye çıkan duyarsızlıkların farkındayız. Geçenlerde paşalarımız ile Kıbrıs'ta bir toplantı yaptık. Toplantıda yavru vatanın her karış toprağının her şeyin üzerinde bir değerde olduğu vurgulanarak, gerekirse gerekenler de feda edilir mesajı verilmişti'' diyerek TSK'nin yavru vatan konusunda ne kadar hassas düşündüğünü belirtti.
Onun içindir ki! Ey duyarsızlar, Ey vatan toprağını kendi huzurlarından aşagı gören hainler.
Artık silkelenin ve kendinize gelin...
fyildirim@ogungazetesi.com.trOGÜN/13-19.Mayıs.2007/Sayı:20