Eminim ki! Dünyada zorluğu nedeniyle kıyaslanması mümkün olmayan meslek Türkiye'de gazeteciliktir.
Tabi herkesin kendi mesleğinin zor olduğu düşüncesinde olduğunun da farkındayım.
Ülkemizde yaşayan herkes yaşadıkları sorunların çözümü noktasında yerel yönetimlerin hemen çözüm ürettiklerini düşünürler. Veya bir kurumsal olan veya olmayan bir firmanın satış sonrası müşteri hizmetlerinde ki gelişiminin firma yöneticileri tarafından sağlandığını zannederler.
Tabii ki sorunların yetkili mercilere ulaştırılması ile çözümü noktasında gazetecilerin etkisini çoğu zaman kimseler bilmez veya duysalar da inanmazlar.
Oysa bütün bu kamu yararı için gerekli gelişmelerin arkasında ki gizli kahramanlar bizleriz.
Bir gazeteci bir ülke sorununu görmezden geldiği zaman uykuları kaçar ve haberi yaptığı zaman başına gelecekleri düşünmek yerine kamunun huzurunu düşünür durur.
Yönetenler yönettiklerine şirin gözükmek için hep bizleri kullanmaya özen gösterirler. Hatta bazı yöneticiler gazetecileri iki sınıfa ayırırlar. Yerel gazeteciler ve ulusal gazeteciler diyerek ayırım yaptıkları gazeteleri ayıran olduğu kadar ayırmayanda vardır.
Ama bir gazeteci ilçe belediye başkanı ile il belediye başkanına, vali ile kaymakam’a eşit mesafededir.
Yeri gelir, yerel gazeteci ilçe belediyesi toplantısından yani yerel belediye toplantısından dışarı çıkarılmak istenir. Ve minare kılıfına uydurularak, bu toplantı basına kapalıdır gibi ifadeler kullanılır. Halkın duymasını istemedikleri ne konu olabilir acaba???
2011 yılına kadar bu tür uygulamalara maruz kalan gazeteciler olduğunu duyduğumda hep üzülmüştüm. Yalnız 2011 yılında bizim gazetemizde görevli iki arkadaşımız da böyle bir olaya maruz kaldı…
Tabi bu ve buna benzer olaylar İstanbul’da tavan yaparken, olayların nedenlerinin denetimsizlik ile iletişimsizlikten kaynaklandığının farkındayım. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yerel medya ile iç içe olun talimatına karşı olan bu tür davranışlara ise hiçbir anlam veremiyorum.
Bir Bahçelievler Belediyesi ile Bahçelievler Kaymakamlığı, Bir Bağcılar Belediyesi ile Bağcılar Kaymakamlığı’nın basınla olan başarılı iletişiminin az da olsa enformasyon çağının farkında olamayan yöneticilere örnek olmasını diliyorum.
Basınla iletişimden noksan olan yöneticilerin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile de iletişimde başarılı olamayacağını buradan duyurmak istiyorum. Nedenine gelince; Sayın Valimiz 3 ay önce talimat vererek kurdurduğu İstanbul ajansı vasıtasıyla medya sektörüne hızlı bir giriş yaptı.
Basın sektörüne girişi ile İstanbul Ajansı’nın tanıtımı vasıtasıyla bizleri kahvaltılı toplantıya davet etti.
Lakin şehir dışında bulunmam vesilesiyle toplantıya benim adıma gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Kemal Büyükakyüz katıldı.
Yapılan toplantıda Vali Mutlu çağımızın enformasyon çağı olduğuna dikkat çekerek, iletişimin günümüzdeki önemine dikkat edilmesinin gerekli olduğunu vurgulamış.
Kurdukları sitenin yerel medya için önemli bir haber kaynağı olduğunun altını çizen Vali Mutlu, bir anlamda sitenin yerel medyaya da muhabir desteği sağladığını açıklamış.
Vali Mutlu, yerel basın mensubu temsilcilerine ilçe yöneticileri ile sorun yaşayıp, yaşamadıklarını sorduğunda, sorun yaşamadıklarını belirtmişler.
Toplantıya katılan hiçbir gazeteci; “Sayın Valim sorun yaşıyoruz ama söyleyemiyoruz. Yaptığımız haberlerden dolayı tehdit ediliyoruz. Bazı yöneticilerle iyi anlaşabilsek bile yöneticilerin yanında bulunan kraldan fazla kralcılar nedeniyle mesleğimizi tam olarak icra edemiyoruz. Yaptığımız bir haberden dolayı bu haberi internetten çıkarın size hediye verelim teklifini geri çevirdiğimiz zaman tehdide maruz kalıyoruz. Yalaka veya şantajcı basın olmak adına yola çıkanlar medya’dan para kazanırken, hakka inanarak gazetecilik yapanlar tukaka muamelesi görüyorlar. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün cüzdanında bulunan Sarı Basın Kartı bizim de cüzdanımızda bulunuyor ve bizleri kamu görevlisi olarak görmesi gerekenler, bizleri kamu düşmanı olarak, görüyorlar.” dememiş.
Bende toplantıya katılsam, bende demezdim. Sebebine gelince; Bizler gazeteciyiz. Kafamızdakileri iyi yazarız, seslendiremeyiz. Seslendirme de başarılı olsak, gazeteci değil, televizyoncu olurduk…
Sayın Valimize bir ilki gerçekleştirerek, yerel basının dertleri ile dertlendiğinden ve bizlere verdiği önemden dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıca, koltukların değil, koltuklarda oturanların iş yaptığını bir kez daha gösterdiği için tüm yöneticilere örnek olmasını diliyorum.