Uluslararası yayıncılık sektörü ile Türkiye’nin katma değeri yüksek medya gücü arasında köprü görevi görerek, iş birliği ve iletişim kanallarını geliştirmeyi hedefleyen IFTV bir buluşma noktası olmayı başarmıştır.
TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’in Forum’da yaptığı "Sınırları aşan yayıncılık" konulu sunumu bizlere yayıncılığın sınırlarının olmadığını bir kez daha hissettirmiştir.
19. yüzyılda okyanus altına döşenen kabloların sınırları aşarak, dünyanın yapısını elde ettiği güçle nasıl etkilediğini hepimiz biliyoruz.
İbrahim Eren’de ülkemizin sesi’nin 1900’lerde kurulan Türkiye'nin Sesi radyosu ile 30’dan fazla ülkeye nasıl ulaştığını anlattı.
Türkiye'nin sesi radyosunun yayınlarının özellikle Afrika'da, Güneydoğu Asya'da halen dinlenmesi sağlıklı iletişim için önemlidir. TRT olarak 30'dan fazla ülkeye, 30'u aşkın dilde yayın yapıyor olmamız ise bir gururdur.
Fakat günümüzde sınırları aşan yayıncılığın kitlelere ulaşma şekillerinde değişiklikler olmuştur. İnternet ve sosyal medyanın insan hayatına girmesi tüm dengeleri değiştirmiştir. Siyasi meselelerde de sosyal ağlarda yapılan paylaşımların etkisi çok büyük olmaktadır.
Yazımı sosyal medyanın etkileri hakkında açıklamalarda bulunan İbrahim Eren’in sözleriyle tamamlamak istiyorum.
"Arap Baharı zamanında Arap ülkelerinde şehir meydanlarında toplanma sosyal medyada oldu. Bizde de Gezi olaylarında bir araya gelme, toplanma, yine sosyal medya üzerinden örgütlendi. Sosyal medya, ulusal bir olgu olmakla birlikte, sizin ülkenizdeki yayıncılığa çok fazla müdahale edebiliyor. İçeriklerde de anlatım bütünlüğüne doğru dünyada bir gidişat var. Mesela bugün Diriliş'in fazla sayıda ülkede izleyicisi var. Diriliş'i izleyenlerin hepsi
Müslüman toplumlar da değil. Diriliş'i Güney Amerika'da da izliyorlar, Kore'de Japonya'da da izliyorlar. Orta Doğu ana pazar ama dünyanın birçok yerinde izliyorlar. Uluslararası iletişimin artmasıyla son 20 yılda insan olarak birbirine benzeme özelliklerimiz de arttı. Ulusal kültürler her ne kadar kendini korusa da firmalar, hem küresel hem yerel içerikler üretmeye başladılar. Uluslararası markalar da böyle."