Seçimler Kimin Umrunda?

Yurdum insanı, havanın öldürücü ve bunaltıcı sıcaklıklarıyla mı, geçim sıkıntısıyla mı mücadele etsin, geleceğin ne getireceğini bilememenin karamsarlığı içinde mezar yolu bekler gibi umutsuzca ümit edebilmenin hayalini Türkiye'nin AB'ye üyelik düşü gibi karamsarca beklesin mi?700 yıl dünya'ya hükmetmiş dedelerimiz ile kurtuluş mücadelesi vermiş Ulu önder Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde yaşadığımız canım yurdumuzda, her gün yeni senaryolar yazılıyor, başrolde oynayanlar hep aynı figüranların ise, yurdumun temiz yürekli insanlarının olması beni derinden yaralıyor. Bizlere, eğer şansımız varsa hayatta kalabilirsek beleşine figüranlık rolünü üstlenmekten başka bir şey kalmıyor.
22 Temmuz Pazar günü bir mani çıkmaz ve olağanüstü bir durum olmaz ise güzel ve emsalsiz yurdumuzda genel seçimler yapılacak. Şunun şurasında sandığa gitmemize sayılı günler kaldı. Eski seçim günlerini hatırlıyorum da ne heyecanlı, ne hareketli geçerdi. Bir yandan klavyenin tuşları vasıtasıyla bilgisayar ekranına ifadelerimi isabet ettirircesine harfleri kelimelere, kelimeleri de cümlelere dönüştürürken, hey gidi günler hey diyerek maziye dalıyorum. Sultanahmet Meydanı'nda yapılan mitingler adeta güzel İstanbul'umuzu bir karnaval havasına sokardı. Rahmetli babam koyu bir demokrat parti taraftarıydı. Ama herzaman sağ cenahın mitinglerine beni götürürdü. Şapkasını elinden hiç bırakmayan Süleyman Demirel'i, MHP'nin efsane lideri ve Türk dünyasının birleşmesi için hayatını heba eden rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'i miting meydanlarında babamın sırtına çıkarak izlerken, 1983 yılında alım balım peteğim, bilsem ki öleceğim, yine sana oy vereceğim sloganıyla yola çıkan ANAVATAN Partisi'nin Genel Başkanı ve eski Cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Turgut Özal'ı ise babamın omuzlarında değil ayakta olarak babamın yanında izlediğimde hep bir kurtarıcının peşinde koştuğumuzu idrak eder, ama bazen konuşulanların uygulanmamasına bir anlam veremezdim. Hele hele eski başbakanlarımızdan Tansu Çiller'in herkes anahtarlıklarını hazırlasın, herkese bir araba ve bir ev vereceğim dediğinde sevinmiş ve arabanın hayaliyle günlerce yatağımda uyuyamamıştım. Ama artık hayallerimiz de vaatlerimiz de küçüldükçe küçüldü. Şimdi tüm siyasi partiler yapmış oldukları yanlış icraatlar ile yanlış yönetimleriyle fiyatının bu ibrelere gelmesini sağladıkları mazotun fiyatını eski haline çevireceklerine dair vaatte bulunuyorlar. Şimdilerde, seçimlerde yaşanılan heyecan, geçmişte kandırılmanın döngüsü olarak deyim yerindeyse neredeyse yok olmuş gibi. Önce seçimde oy kullanalım sonra tatile sloganlarına ise hiç kimse aldırış etmedi. Herkes tatilde. Tatile gidemeyenler ise yine seçim atmosferine giremedi. Çünkü ''Seçimden önce geçim var, geçimden önce ülkemizde bayağı vatan haini var'' diyerek seçimi vatandaş kendi gündemine almıyor. Seçim meydanlarında ise yapılan hareketlere bir anlam veremeyen halkımız liderlerin birbirine Apo'yu asması için urgan ipi atmasına ise sinirleniyor. Vatandaş ''Sizin Apo'yla ne işiniz var, birbirinize urgan atacağınıza elele verin, ülkemizdeki binlerce Apo'yu temizleyin'' dercesine tepkilerini dile getiriyorlar. Keşke diyorum ki! Benim için değeri büyük olan dünyadaki herkesten yanlış görebileceğimi düşündüğüm bu günlerde, tek endişe duymadığım ve kötülerin karşısında dik duruşuna güvendiğim en büyük Minik Kuş ülkemizdeki hainlerle mücadele eden bir birimin başında olsaydı da bende onunla beraber bir nefer olarak kimliğim ile ailemi hatta kalemimi toprağa gömerek çalışsaydım. İnsanlar idealleri ve ümitleri ile yaşarlar. Büyük ve önemli işler başarma düşüncesi ile bir hedefe ulaşma azmi insanı yaşatır ve yüceltir. Ümidi ve hedefi olmayan insan ölüdür. Yüce Allahımız yaşayan ölülerden olmamamızı sağlar inşallah diyorum.


fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/08-14.Temmuz.2007/Sayı:28
OGÜNhaber