AK Parti hükümeti iktidara gelmeden önce Yeni cami önünde seyyar arabalarda satılan Muhterem Timurtaş Uçar’ın kasetlerini alıp, teyp-çalarlar da dinleyen ve dinletenler azınlıktaydı.
Bu kasetleri dinleyenlere tukaka muamelesi yapanların sayısı ise dinleyenleri 5'le 10'la çarpacak kadar fazla idi.
Resmi veya özel kurumlara gittiğimizde "Selamün aleyküm" diyerek seslendiğimizde Rabbimizin selamını alan adam bulamazdık. Merhabacılar, günaydıncılar etrafı sarmıştı.
Anadolu’dan gelen azınlık tabir edilen biz sağ cenahın bireyleri yazılan senaryoda kendilerine layık görülen rolleri oynamaya zorlanıyordu.
Aradan uzunca sayılabilecek yıllar geçmedi ama ne olduysa herkes ‘Selamün aleyküm’cü oldu.
Merhabacılar, günaydıncılar buhar oldu.
Yani işin özü “merhabacılar” imitasyon "Selamün aleyküm"durumunda şimdi…
Fikriniz ne ise neden zikriniz neden öyle değil diye sormak gerekmez mi?
“ECEVİT’İ DESTEKLEYEN CEM-AA-T YENİ TÜRKİYE’DE İKTİDAR YANLISIYDI, YALAN OLDU”
Hatta Ecevit’in en büyük destekçisi olan cem-aa-t lideri iktidar partisi ile kol kola girerek şiirler yamaya başlamışlardı. Cemaat olmadıkları paralel suç örgütü olmaları sebebiyle de partiden uzaklaştırıldılar. Şimdi sırada diğer maskeli balo ekip üyeleri var, benden söylemesi…
“PARA BABALARI NESRİN TOPKAPI’YI SOLLAYARAK KIVIRDI”
Para babaları Nesrin Topkapılı’yı solda sıfır bırakacak şekilde kıvıra kıvıra dönüş yaptı.
O zamanlar resmi daireleri bırakın özel işletmelerde bile mescit açmak cesaret isterdi.
“O ZAMANLAR BİR YİĞİT TANIDIM ODA SABRİ ÜLKER İDİ”
O cesareti gösteren tek bir yiğit tanırım o da Rahmetli Sabri Ülker idi.
Kendi işletmelerinde mescit açtığı yetmezmiş gibi resmi kuruluşlarda mescit açanlara İslam’a hizmet edenlere maddi destek sağlardı.
Meşhur soma madenlerinin büyük babası Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) İstanbul Bölge Müdürlüğünde çalışan babam devletin makam odasında içki masaları kuran üst kadrodakilerin engellemesine rağmen kömürlükten bozma bodrumda 10m2 bir odayı mescit yapmak için izin almıştı.
Bu büyük sevinçle el birliğiyle mescidi ibadete hazırlıyorlardı. Rahmetli babam Rahmetli Sabri Ülker ile sohbetlerine şahit olmuştum. Mescidin yapımına katkıda bulunmak istediğini söylemişti Sayın Rahmetli Sabri Ülker amcam…
Bir hafta sonra babamın çalıştığı işyerine gitmiştim. Kömürlükten bozma çöplük halindeki farelerin cirit attığı mescide indik namaz kılmaya… aman Allah’ım o da ne!! Küçük Sultanahmet benzeri şirin bir mescide dönüşmüş, Müslümanlar namaz kılıyor…
O zaman Sabri Ülker amcaya hayran kalırken, babam ile de gurur duymuştum.
Yeni Türkiye de herkes mescit yaptırır iktidara şirin gözükmek adına. Lakin bunlar eski Türkiye de mescit yaptıran yiğit Sabri Ülker ile kesinlikle kıyaslanamazlar ama…
28 Şubat'la hesaplaşmak, Demokrasi adına ne kadar farz ise 28 Şubat yandaşları ile de hesaplaşmak o kadar farzdır.
Şerefsiz ve namussuzlar bu zamanda şerefli ve namuslu oldu.
Namussuz namusluları görünce onlar gibi namuslu olmamak adına adamın namussuz olası geliyor.
Beni dinlemiyorsunuz bari Aydın Doğan’ın “28 Şubat'ta, namussuzluk ve şerefsizlik yapanların ortaya çıkarılması gerekir” sözünü dinleyin.