Levant bölgesinde yaşanan tehditler ve riskler

Problemi bol coğrafyanın ürettiği güvenlik sorunsalı nedeniyle ortaya çıkan kaos ile ülkemiz ve ülke insanımız hedef alınmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası bu kadar önemli olan olaylar karşısında tek vücut olunamaması ise ülkemizin bölgesel aktör olmasının ve sorunları çözmesinin önünde bulunan büyük bir sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor.

Şaşırıyoruz…

Şaşırırken iç siyasetle dış siyaseti de birbirinden ayıramıyoruz…

Kısaca sapla samanı karıştırıyoruz…

Ortadoğu ve Kuzey Afrika projelerini masalarda çizenlerin amacının özellikle enerjiyi adil olmayan şekilde kontrol edebilme isteği olduğu bilinmektedir.

Amaçlarına ulaşabilmek adına etnik ve dini terörizm yaratmak, dünyanın en büyük göç dalgasını bir tsunami etkisiyle ülkelerin genetiğini bozacak ölçüde var etmek adına ülkeler arasında kargaşa çıkardıklarını hepimiz görüyor, seyrediyor ve anlıyoruz.

Küresel oyuncuların enerji kaynak ve koridorunu kontrol etme mücadelesinin bölge güvenliğini daha fazla etkileyeceği de uzmanlar tarafından öngörülmektedir.

Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’nun merkezinde bulunan Türkiye’nin bu etkilere karşı tedbirli olabilmesi adına Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri iyi değerlendirmesi gerekmektedir.

Dünya haritasının değiştirme ve şekillendirme projesi yeniden başlamıştır ve enerjiye hakim olmak adına birkaç ülke gibi Türkiye’de direkt hedef alınmıştır.

Değerli okur bildiğiniz üzere Akdeniz’in doğusunu tanımlamak adına kullanılan Levant Bölgesi, tarih boyunca küresel güçlerin ilgi odağında yer almıştır.

Sınırları belli olmayan Levant bölgesi, enerji kaynaklarına yakın olması sebebiyle her devirde tartışmaların merkezinde yer almıştır. Yakın zamanda Doğu Akdeniz’de yeni enerji kaynaklarının keşfi endişe verici gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur.

Kıbrıs adası, doğu ve batı arasında deniz ticaretinin ana limanı olmasından dolayı önemini asırlarca korumuştur.

Tarih boyunca Doğu Akdeniz’e hükmetmek isteyen güç, Kıbrıs’ı himayesinde bulundurmak adına büyük çaba göstermiştir.

Bu sebeple esas sorun Türk devleti olan KKTC nedeniyle küresel güçlerin yüzen ada olarak tabir edilen Kıbrıs adasına hükmedememe sorunudur.

Küresel aktörlere göre sorun KKTC...

Sorunun sahibi Türkiye...

Sorunun mimarı ise Türklerdir...

Biz sorun olmaya devam ettikçe esas sorunun kendilerinin olduğunun farkına varmayan Kapitalist, Emperyalist, Siyonist ve zalimler dünyanın huzur ve selametle buluşmasına engel olmaya devam edecektir.

Kıyıdaş devletler olan ve sorunsalın başlangıç noktası kabul edilen Türkiye, Yunanistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İsrail, Lübnan, GKRY ve Mısır’ın kendi arasında problemleri çözmesi gereklidir.

Bölgeye sınırı olmayan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya’nın ise bölgeden elinin ve sözlerinin çekilmesi büyük önem arz etmektedir.

Yoksa bunun bedelini hepimiz ödeyeceğiz.

OGÜNhaber