Kurallarımıza uy ya da ülkemi terk et

Suriye’de yaşanan savaş ve çatışmalar tüm zamanların en büyük göç dalgasına vesile olmuştur. Dünya üzerinde tüm zamanlar incelendiğinde bir ülkeden başka bir ülkeye bu kadar çok insanın göç ettiğini göremeyiz.

Bu kadar yoğun göçün yaşandığı süreçten en çok etkilenen ülke Türkiye olmuştur.

Ülkemizi olumsuz şekilde etkileyen bu göç dalgasının esas sorumluları ise dünyayı edepsiz şekilde yönetenlerdir.

Suriye’nin savaş ve çatışma ortamına girmesinin ardından Türkiye’ye 4 milyonun üzerinde sığınmacı gelmiştir.

Nüfusu yaşlanan ve genç vatandaşı neredeyse yok noktasına gelen AB, vasıflı mültecileri alarak sistemlerinin sağlıklı çalışması için kullanırken, vasıfsız mültecileri de Türkiye sahiplenmiştir.

“BU ÜLKENİN ESAS EVLATLARI İŞSİZLİĞE MAHKÛM EDİLMİŞTİR”

Bu sahiplenmenin ardından Suriyeli işçiler ucuz fiyata kayıt dışı çalışmaya başlamış ve bu ülkenin esas evlatları işsizliğe mahkûm edilmiştir.

Hastanelerin acil servilerine giden Türk vatandaşları hastanede sıra bekleyen yabancı vatandaşların arkasında saatlerce sıra beklemeye dayanamamış ve özel hastanelere gitmek zorunda bırakılmıştır.

Toplu ulaşımlar da yabancı yoğunluğu ve uygunsuz hareketleri nedeniyle seyahatleri zulme dönen bizler bu durumdan oldukça rahatsız bir hale geldik.

Daire kiraları yabancı istilasından dolayı özellikle İstanbul’da çok arttı. Sitelerdeki yaşama ayak uyduramayan Suriyelilerin çöplerini zamansız ve kuralsız ulu orta yerlere çıkarmaları da hayatı yaşanmaz bir hale getirdi.

Mülteci çocukları parklarda birbirleriyle oyun oynarken, ellerinde ki tahta kılıçlar ile birbirlerinin başlarını kesmeleri karşısında bizim çocuklarımız ne yapacağını şaşırır hale gelmiştir.

Bütün bu olumsuz gelişmelere karşın hala iyi niyet çerçevesinde bizi rahatsız eden bu mültecilere insanlık adına yardım etmeye devam ediyoruz.

“YAŞAMIMIZI MÜLTECİLER İPOTEK ALTINA ALMAMALIDIR”

Fakat biz vatandaş olarak yardım edebiliriz, yöneticiler bizim rahatsız olduğumuz konuları ele almak ve Türk halkının yaşamını mültecilerin ipotek altına almasının önüne geçmek zorundadır.

Biz CHP ve İYİ Partili yöneticilerin “Suriyeliler plaja girmesin” gibi önerilerini kesinlikle onaylamıyoruz ama devlet plaja girme kurallarını mültecilere öğretmelidir ve kadınlarımızın videolarını çekmelerinin ne kadar ahlaksızca olduğunu onlara anlatmalıdır.

“BU MİLLET SORUNLU MÜLTECİ İSTEMİYOR”

Beşerî münasebetler konusunda eğitim verilmeyen mültecilerin yaşam alanlarımızda bulunmasını bu millet artık istemiyor.

Suriye’de savaş tehdidi ve çatışma ortamı tamamen sona ermeden mültecilerin geri dönmesi mümkün değil ise bizim kurallarımıza, gelenek ve göreneklerimize saygı duyarak ülkemizde yaşamalarının gerekli olduğu eğitimlerle mültecilere anlatılmalıdır.

Anlamayan ve ayak uyduramayan mültecilerin ya toplama kamplarına alınması veya ülkelerine geri gönderilmesi gereklidir.

“Biz ya sev, ya terket” düşüncesiyle kendi milletimize bile kırmızı kart gösterirken, mültecilere, “Bizim kurallarımıza uy, ya da ülkemi terk et” demekten çekinmemeliyiz.

Ülkemizde her gün mülteciler 300 bebek doğuruyor ve şu ana kadar toplam doğan bebek sayısı 600 bin civarındadır.

Bu doğan bebekleri göz önüne aldığımızda savaş sona erse bile ciddi bir mülteci sayısının ülkemizde kalacağı düşünülmektedir.

Bu sebeple “geri göndermekten” çok, mültecilerin ortak yaşamımıza ayak uydurmalarının tesis edilmesi gereklidir.

Dün; “Daha yaşanılabilir bir Türkiye” hayali kurarken, Bugün; mülteci sorununun ardından, “Ülkemiz daha kötü bir Türkiye olmasın, mevcudu koruyalım” hayalimizle karşı karşıyayız.

Tabi yazımda bizlerin sorunlarını kaleme aldım ve mültecilerin de sorunlarının ile mağduriyetlerinin olduğunun farkındayız. Devletimiz bizlerin rahatsız oldukları durumları ortadan kaldırırsa bizler devletimizle el ele vererek, mülteci kardeşlerimizin tüm sorunlarının üstesinden Allah’ın izniyle geliriz.

OGÜNhaber