AUZEF açıldı ve ilk dönem saçıldı

2011-2012 eğitim-öğretim yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesinin felsefe, coğrafya, halkla ilişkiler bölümlerine binlerce kişi kayıt yaptırdı.

Örgün eğitime çalıştıklarından veya başka nedenlerle gitmeye vakti olmayan kişilerin çoğunlukla tercih ettiği uzaktan eğitim fakültesinde sorunlar ilk günden bu yana öğrencilerin umutlarını söndürdüğü gözlemleniyor.

Fakülte Dekanlığının sorunlara çözüm odaklı yanaşılması talimatlarının ise görmezden gelinmesine bir anlam verilemiyor. Açık ve uzaktan eğitimi bir arada bulundurmasının ise bir dezavantaj mı oluşturduğu ise bilinemiyor.

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesinde, Dekanımız Fahrettin Arslan’ın, "Amacımız geleneksel yüz yüze öğrenmenin sınırlarını ortadan kaldıracak şekilde dışarıdan ve internet üzerinden ön lisans, lisans tamamlama, lisans ve lisansüstü eğitim öğretim sürecinde öğrencilerin ders içeriklerine eş zamanlı ve eş zamansız olarak ulaşmalarını sağlamak" açıklamasının tersi bir durumun hâkim olmasının hem öğrencileri, hem de fakülte yöneticilerini üzmesi gerçeği ile karşı karşıyayız.

SİSTEMİ İŞLETEMEYEN SİSTEMSİZLİK İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi öğrencileri olarak sistemi işletemeyen sistemsizlik ile karşı karşıya kalmamızdan dolayı bir öğrenci, bir birey, bir vatandaş olarak dikkate alınmak isteğimizin görmezden gelinmesi hepimizi derinden yaralamaktadır.

Bende Felsefe bölümü öğrencilerinden birisi olarak zamanımızın çalınmasından dolayı diğer arkadaşlarım gibi mağdurum.

Geçen toplantıda, Fakülte temsilcileri ile hocalarımızla görüşme fırsatı bulduk. Yoğun çalışma tempolarından dolayı bizlere vakit ayırmaları sebebiyle hepsine o zaman sunduğum teşekkürümü buradan tekrarlamak istiyorum.

İşimizi, gücümüzü bırakarak, hocalarımızın yoğun çalışma temposundan bizlere zaman ayırmasını talep edecek kadar önemli olan sorunlarımız nelerdi?

Kısaca bir göz atalım ve sorunları çözümleri ile buradan paylaşmaya çalışalım.

Okula ilk gün kayıt yaptırdığımızda İstanbul Üniversitesi öğrencisi olmanın mutluluğu ve onuru ile havalarda uçuyorduk.

- Ders notlarımızın sisteme hemen yüklenmediği için eğitime diğer fakültedeki arkadaşlarımızla kıyasla geç başladık.

Fısıltı gazetesi vasıtasıyla hocaların cevabı: biz bu sistemi onaylamadık. (Birebir benim bir hocamızdan aldığım cevap ta aynı idi)

- Ders notları ile videolar yüklendi. Çıktıları alıp, kitaba çevirdiğimizde duvar ünitesinde bulunan bir düzine ansiklopediden daha fazla yer kapladı. Tabi uzaktan eğitimi tercih edenler arasında, iş-güç sahibi, evli ve çocuklu kişilerin yoğun olduğunu düşünürsek, bu kitapları okumak için zaman sorunu ile karşı karşıya gelindi.

Bu konuyla alakalı fısıltı gazetesi muhabiri şu bilgiyi bir hocamızın azından aktarıyor; “Bize 150 sayfa bilgi vermek zorundasınız talimatı verildiği için biz sisteme ders notlarını 150 sayfa olarak yükledik. Esasında biz bu dersi çok daha az bir sayfa adedi ile anlatabilirdik.

Bu açıklama nedeniyle düzenlenen toplantıda hocalarımıza bu konuyu ileterek, ders notlarının bir özetini istediğimizde kesinlikle karşı çıkılarak, özet çıkarılmasının söz konusu olmadığını ve hepsinden sorumlu olduğumuz söylendi.

- Birinci 7 derse oranla, İkinci 7 ders notlarının final sınavlarından bir gün önce tamamlanması nedeniyle daha geç yüklendiğini söylediğimizde bu sorunun bir daha yaşanmaması için gerekli özenin gösterileceği söylendi.

Evet, gerekli özen gösterileceğine inanıyoruz ama nokta otomasyon sisteminden ders notlarını şifrelerini unuttukları için giriş yapamayan öğrenciler sınav sonuçlarını öğrenemediler. Şifre unuttum seçeneği ile şifre istediklerinde ise yeni şifreler gelmedi.

Sınav sonuçlarını öğrenen öğrenciler ise bütünlemeye kaldıkları dersleri çalışmak istediklerinde ise auzef.istanbul.edu.tr internet sayfasına girmeye çalıştıklarında çökmüş bir siteyle karşılaştılar.

Siteye ders çalışmak için girmek çabası içinde olanlar, “jtablesession: Mağaza Başarısız
 DB fonksiyonu hata numarası 145 ile başarısız oldu.  Tablo 'i / dbauzef / jos_session' çöktü olarak işaretlenir ve SQL = INSERT INTO `jos_session` (`session_id`, `zaman`, `username`, `gid`, `konuk`, `client_id`) VALUES (tamir edilmelidir 'ise2cuifukbi7uvneic6quod06', '1327146680','',' 0 ', '1', '0 ')” error
mesajı ile ne yapacaklarını şaşırdılar.

BİRİLERİ SİSTEMİN BAŞARISIZ OLMASINI İSTİYOR?
Sanki birileri bu sistemin başarısız olmasını sağlamak için elinden gelen her imkânı kullanıyor gibi bir düşünce benliğime kazınıyor. Sınav sonuçları daha önce belli olmasına rağmen Cuma günü açıklanıyor ve hafta sonu bilgi işlemin çalışmadığı için öğrencilerin ders çalışma hakkı kasti olarak gasp mı ediliyor, bilemiyorum ama şaşkınım… Bilerek sistem çökertilir mi, çökertilmez mi bilmem ama bu konularda tedbir alınmamasının nedenini çok merak ediyoruz.

Bu keşmekeş durumun çözümlenmesi için pazartesi günü beklemekten başka çare yok. Çünkü üniversitenin telefonları da error veriyor… karşıda muhatap yok uzun uzun çalma sesinden başka hareket yok.

Buradan açıkça söylüyorum üniversite öğrencilerini gizli bir şekilde sokağa dökmek için bir çaba mı var? Böyle bir çaba içerisinde olan var ise durum çok vahim!

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜMÜZÜN ÇALIŞMA HIZINA AYAK UYDURAMIYORLAR
Burada anlatmak istediğim olaylar gerçekten üzücü ve bu olayların sebebine gelince; bazılarının İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet beyefendinin çalışma hızına ayak uyduramamasıdır.

Rektörümüz Yunus Söylet hocamız Kenya halkının yarasına merhem olmak adına dünyanın bir ucuna giderek, Kenya’lı çocukların yaşam savaşına destek olabilmek adına ameliyatlarına girerek, destek olabilirken, sınavlarımızı öğrenebileceğimiz ve ders çalışabileceğimiz sistemi güncel ve faal durumda tutamayan, hatta biz yaptık, doğrudur sizlerde uyacaksınız başka şansınız yok anlayışını anlayamıyoruz.

DENİZ KARDEŞİMİZ GÖREMİYOR AMA HİSSETTİKLERİ CANINI ACITIYOR
Fakülte arkadaşlarımızla beraber Güzel Sanatlar Dersi ödevi için araştırma yapmak için katıldığımız arkeoloji gezisinde gözleri görmeyen bir kardeşimizle tanışmıştık. Göremediği halde ismi olan Deniz gibi her şeyi hoş gören sevecenliği ile tüm arkadaşlarımızda olduğu gibi bende de hoş seda bırakmıştı. Sevmiştik Deniz’i… Başladı bize sorunlarını anlatmaya sizler okuyabiliyorsunuz ama ben göremediğim için okuyamıyorum. Bana yardımcı olur musunuz? Siz seslerinizi kaydetseniz, bende dersleri dinlesem olur mu? Hepimiz bu istek karşısında değil, yüzünde gördüğümüz okuma aşkı ile başka diyarlara yolculuk transına geçmiştik.

Hemen derya kardeşimizle fakülte temsilcisi olan arkadaşımız Kaan Tekintamgaç ile tanıştırdık ve sorunlarının çözümü noktasında fakülte temsilcileri ile görüşüleceği ile sorunlarına çözüm bulunacağının sözünü verdik.

Tabi gün oldu vizeler oldu, ardından da finaller yapıldı. Düzenlenen toplantıda kendisine tüm ders notlarının kendi okuyacağı şekilde verilmediğini söyleyerek, çalışma ortamı oluşturulmayan derslerden kalacağını düşünerek, haykırdı; “ben ne olacağım” ardından da başladı ağlamaya salonda herkes duygusal bir atmosfere girerek, kardeşimizi teselli etmeye çalıştık.

Bir kardeşimiz var fakültemizde, bazıları engelli diyor ama esas engelli onun karşısında duran engelleri kaldıramayanlar değil mi?

 

OGÜNhaber