Atilla İlhan der ki:
"Tut ki gecedir…
Katiller huzursuz,
Hırsızlar sinirli,
Hainler ürkekçedir…
Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor,
İhanete gece müthiş bir gerekçedir!..
İhbarlar birer sansar,
Bir telefondan bir telefona atlar…
İhanet bir bilmecedir!"
20 sene geçmiş olsa,
Ve bir araştırmacı araştırma yapsa; 14 Mayıs 2023 gecesi için ne der acaba…
Amerika'nın 32. Başkanı Franklin Roosevelt gibi, "Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır…" mı der,
Yoksa AKP'li Ali İhsan Yavuz gibi "hiçbir şey olmamışsa kesin bir şeyler olmuştur" mu der…
Veya, 420 yıl önce "Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka krallığında…" diyen Shakespeare'den ilhamla; "14 Mayıs gecesi ihanet kokan bir şeyler varmış şu bizim başkentte…" mi der acaba…
Yahut bunların hiçbirini söylemez ve Atilla İlhan gibi,
"İhanete gece müthiş bir gerekçedir!" diye mi yazar; 14 Mayıs gecesini…
Gerçekten ya…
Siz de merak etmiyor musunuz;
Katil kim çıkacak,
Hırsızlığa değen hırsızlık yapan kim olacak,
Kimin elleri telefona gidip ihaneti tuşlamış denecek…
Kim kimle iş tutmuş,
Acaba kim kimi satmış olacak!
Evet,
Şimdilik bu bir bilmece…
Sanki gecenin giz ve gizemine saklı bir ihanet zinciri!..
Çözebilen olacak mı bu bilmeceyi?
Elbette ama şimdi değil!
Fakat,
"Gerçeğin er veya geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır!.." derler…
Çıkar veya çıkmaz,
Amannn bize ne; "büyüklerimiz düşünür" bu alî ve yüksek meseleleri…
Neyse…
Boş verelim bunları,
En iyisi, birileri gibi yapalım ve "demek ki vakti değilmiş" deyip; ota b.ka bakalım!
Kanat manat takınalım,
Kuş muş olup seğirtelim,
Seçim meçim; geçelim,
Zevkine safasına payan olmaz bu işin,
Tadışın güzellerim tadışın diyerek güzelleşelim!
"Doymadım doyamadım sevmelere seni ben,
Kimseyi koyamadım yerine yeniden…" diye şarkılar söyleyelim.
"Kader Planı…" diye Tanrı'ya havale edelim,
"Hayırlısı" diyelim; içelim de içelim,
"Takdir-i İlahi" diyerek, ulvi kılıf bulalım!
"Vardır elbet bir hayır" deyip, Tanrıcılık yapalım!
"Görmedim, duymadım, bilmiyorum" diye üç maymunu oynayalım!
Ya da, Nedim gibi yapalım,
Yeni nesil Lale Devri algısıyla coşalım,
Bomboş vatana inat,
Manata yol alalım…
Şevk dolalım, kanat takalım,
Aşka yelken açalım,
Daha da olmazsa;
Sadabad'a gidelim,
Gülelim oynayalım kâm alalım dünyadan,
Ab-ı kevser içelim cennet-i iktidardan…
Bekleyelim koyunu, gelsin diye Karaman'dan,
Gidelim akl-ı evvelim yürü yağ ile bala…
Oh ne ala…
Haz bizim hazan sizin,
Kış sizin bahar bizim,
Cennet-i köşk-ü huri-i mebzul bizim,
Kütük-ü cehennem, ol ateş-i suzan sizin!
Koy dibine gitsin dostum,
Keyfine bak,
Nostalji yap; nereden düşürdüğünü bilmediğin plaktan gelen kürdilihicazkâr nağmelerle mest ol;
"Raksediyor bir peri,
Mey sunuyor dilberi,
Fıkır fıkır her yeri,
Safâ geldiniz dostlar,
Ye iç gül eğlen dostlar,
Esenlikler sizin dostlar,
Ehlen ve sehlen dostlar…."