Yaşasın Nebatist Ek/onomi ve Nebatisel Para/digma

"Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöroekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır."
Nurettin Nebati'nin bu cümlesini Abdullah Abi'ye gönderdim.
Üç-beş dakika sonrası aradı ve dedi ki;
"Sen, bu cümleyi bizim Maraş'ta söylesen; önce güzelce söverler sonra da temizinden döverler."

Dinime imanıma çok haklı,
Beş kez okudum ve ne anladığımı bir türlü anlamadım.
Hadi bizler ışıltısını kaybetmiş gözlerimizle cahiliz ve o yüzden anlayamadık diyelim.
Ama emin olun; İlber Ortaylı bile bu cümleyi duyunca "ne kadar cahilim be" diye dövünmüş ve muhtemelen kendi kendini dövmüştür!

Bakan Beyin bu konuşmasını yazan sevgili danışman arkadaşlara birkaç kelam etmek istiyorum;
Bence maksadınız hasıl olmuş, amacınıza ulaşmışsınızdır,
Çünkü tıpkı hazırlarken düşündüğünüz gibi kimse bir şey anlamamıştır!

Ama size bir şey söyleyeyim mi;
Tutmaz çocuklar tutmaz,
Bakan Bey'in soyadını Stiglitz de yapsanız,
Keynes'i diriltip, yeniden öldürseniz,
Rendelediğiniz hıyardan bir cacık olmaz,
Bu entel jargon Nebati'ye uymaz,
Hele de, yeni bir paradigma hiç çıkmaz!

Sevgili danışman kardeşler,
Tamam anladık; kavramsal fantezi kapasiteniz çok yüksek,
Eyvallah,
Ama bu kadarı da fazla be ya…
Sizin yaptığınız, resmen kavramsal sadizm ve hatta kaleminizden dökülen bir sado-mazoşizm!
Yemin ederim, Nobel Ekonomi Ödüllü ekonomist Friedman, "iyi ki öldüm de Nebati'den bu cümleleri duymadım" diye öldüğüne seviniyordur!

Bu arada,
Janjanlı, afili ve bilimsellik salçasıyla sosladığınız sözlerinizle anlamsız bir hayranlık, amaçsız bir bilimsellik oluşturduğunuzu düşünseniz de; ben, Bakan'ın ne anlattığını anladım,
Benden kaçmaz…
Nasıl mı?
Işıltısından anladım,
Muzip gülümsemesinden,
Beden dilinden anladım…
Size de anlatayım; bu kıyağımı da unutmayın…

Aynen şöyle demek istedi Bakan;
"Bu okuduklarıma takılmayın,
Bizim çocuklar işte; iyi-hoş-okumuş çocuklar ama okurken zorlanacağımı bile hesap edememişler,
Ama kızmayın onlara; özünde iyi çocuklar,
Sadece gerçeklikten, halktan ve reel ekonomiden kopuk çocuklar.
Ben de bir halt anlamadım zaten,
Boş verin,
Siz benim gözlerime bakın yeter.
Ekonomi rakam işi değildir,
Ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, ekonomi beklenti işi,
Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır!.."

***

Cumhurbaşkanımız dedi ki;
"Sırf daha iyi arabaya binmek, sırf daha yeni telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek gibi süfli (adi, aşağılık, bayağı) heveslerle, ellerin yani başka ülkelerin, başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyorum"
Canlı dinlerken galiba pek anlayamadım,
Sonra konuşma dökümünü dikkatlice okudum ve "acaba bu cümleyi kendime uyarlarsam sonuç ne olur" diye uzun uzun düşündüm.
Valla "Süfli hevesli olmak ne güzelmiş be arkadaş" deyip, süflileşesim geldi…
Ben de, "süfli hevesten dolayı acıyarak bakılanlardan" olabilseydim demekten kendimi alamadım.

Hele de,
Kendi ülkesinin, kendi toplumunun kanını, canını, emeğini sömürerek,
Kendi devletine, babasının çiftliğine bile yapmadığı hoyratlığı sergileyerek,
Kendi ülke ve toplumu fakr-u zaruret içinde harap ve bitap haldeyken iyi arabalara binen, daha iyi telefonlar alan ve daha çok konserlere gidebilenleri görünce,
"Şahsım" olarak, böyle ve böyleleri gibi olmaktansa "ellerin yani başka ülkelerin, başka toplumların kapısına varmayı" tereddütsüz tercih ederdim.
Ve hala da aynı fikirdeyim…

***

Şapka Çıkartıyorum
AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe:
"Evet! Fark, fark etmekle başlar; ancak her fark ediş, bir fark edenin bir şeyi fark edişidir."
"Evreka evreka" diye, çıplak sokağa fırlayan Arşimet de kimmiş!
Halt etmiş,
Asıl kâşif Kabaktepe'ymiş,
Farkın farkını ve fark edenin, şeyi fark edişini fark etmiş.
Kabaktepe'nin yanında, Arşimet'inki b.k yemekten ibaretmiş!

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Artık büyük liderler bile, yükseltmek değil; faizi düşürmenin faydalı olduğunu ikrar etmeye başladı.
Öncelikle Rusya,
Sayın Putin…
Geçmişte yüksek faizi savunurken şimdi o da faiz düşürmeye başladı."

Peki, başka kim?
Yani, Sayın Putin,
Başka başka efendim?
Yine Sayın Putin…

Demek ki neymiş; üç tane büyük lider varmış:
1- Sayın Putin,
2- Vladimir Putin,
3- Başkan Putin...
OGÜNhaber