Var Adalet - Yok Adalet..!

-Adalet var mıdır, Troyalı…
-Var…
-Nerede..?
-Duvarlarda, isimlerde, kitaplarda, hitaplarda, nutuklarda, temennide, ümitlerde…
-Dalga mı geçiyorsun, Troyalı..!
Ben pratikteki hali sordum..
-Cevabını bildiğin soruları neden soruyorsun bana…
-Peki o halde; adalette adalet var mıdır..?
-Belki vardır belki yoktur,
Var da olabilir, yok da…
Sahi, “VAR”da adalet var mı ..!
-Muamma gibisin, Troyalı..!
Daha açık olur musun..?
-Senin aklından zorun mu var.? Daha açık nasıl olayım..!
Ya başıma bir şey gelirse…
-Olur mu hiç, böyle konuşma Troyalı…
"Ankara’da -adaletinden sual olunmayacak-  hakimler var…"
-Sen, ya bakar görmezsin veya duyar işitmezsin…
Kendi aralarında ve atamalarında bile “adalet” eksik ise; sana-bana-ona adalet tevziatı nasıl olacak..? Sorarım sana..!

-Oooo… Sen aştın iyice Troyalı..
 Şimdi de sistem tartışmasına mı başladın..!
-Ben kendimi aşsam ne, aşmasam ne…
Sen düşün…
Ben senin içindeyim,
Adalet gerektiren hayatı yaşayan sensin..!
Çok sıkışırsam; susarım ve karanlığın koynuna dalar, kaybolur giderim.
Dert, tasa senin başa,
Sana lazım, adil yasa…
-Sen de başladın, yine vaaza..!
Sorduğuma pişman ettin beni…
Sen de diğerleri gibileştin..
İstiyorsun ki; istediğin gibi sözler edeyim.

Gördüğümü söyledim, söylediğimi özlemedim, özlediğimi göremedim.
Hem soruyor, hem kızıyorsun..!
Adaletin bu mu senin,
Eğer kaldıramıyorsan doğruları duymayı;
Sorma bana…
Biraz insaflı, vicdanlı ve adil ol..!
-Şimdi de ben mi kötü oldum yani, Troyalı..!
Tüm suç bendeymiş gibi konuşuyorsun..!
-Sana ne oluyor ki..
Yarası olan gocunur.
Ki zaten; gocunsun da bence…
Ama sen bile böyle olursan,
Hakikatın söylenmesine tahammül edemezsen,
Adaletinde adalet eksik olursa;
Var gerisini sen düşün…
-Ben ne düşünecek mişim..!
Çiğ yemedim ki karnım ağrısın...
Tabi tabi… düşünme sen zaten. Hiç düşünme…
Ama düşünmezsen;  işte böyle düşünce görürsün,
Düşeni görürsün…
Düzelmeyi de ancak, düşde görürsün..!
Siz bu hale getirdiniz, siz…
Ve bozuksa adalet; siz düzelteceksiniz..

-Ben tek başıma ne yapabilirim ki, Troyalı..
Bu kadarı da fazla değil mi.?
-En başta soruyordun; “adalet var mı” diye…
Ne oldu.? Pişman mı oldun..?
Karanlığa ne sövüyorsun; kalk ve bir mum yak..!
Ve yan… mum gibi yan…
Yan ki; yakasın,
Aydınlatasın…
Hem şair demez mi;
“Ben yanmazsam, sen yanmazsan; nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…”
-Yanmaktan kül oldum Troyalı…
Daha ne kadar yanmalıyım ki..!
-Seni sabırsız gördüm…
Utanmasan, pes edip kaçacaksın.
Nefes al biraz, nefes…!
Biliyorum üzüldün,
Ağrısını sen çektin,
Ağusunu sen içtin…
Ama sabrettin,
Azmettin ve dayandın.
Dayan, dayan; biraz daha dayan…
Yaptıkların, Allah’a ayan…
Unutma ki; uzun ağaç ucuna kadar yanmaz…
Nefes almayı unutma…
Gün gelecek; sen geleceksin,
Ve sen bugün çektiklerini çektirmeyecek;
Adil bir adalet tevziî yapacaksın…
-Tamam, tamam… Daha da bir şey sormam sana, Troyalı…
Zaten canım sıkkındı,
Şimdi bir de, bıkkınlaştım…
OGÜNhaber