Üç vakte kadar erken seçim…

Devlet Bahçeli,
Süleyman Soylu,
Ekrem İmamoğlu,
Sinem Dedetaş…

Nedir bunlar?
Önümüzdeki altı ay-bir yıl içinde en çok gündem olacak isimler…
Nasıl?
Bahçeli’yi zaten biliyorsunuz,
İlginç bir siyasi kişilik,
Sürprizleri ve ilginç aritmetik hesaplamaları sever.
Erken Seçim macunu tüpten çıktı,
“Çok işaretler belürdü gelmedi” babında sadece zamanlaması ile ilgili belirsizlik var gibi…
Ne zaman olur?
2026’da değil,
2027’de hiç değil.
2025’in Haziran-Temmuz ayı banko,
2024’ün Kasım-Aralık ayı ise sürpriz!..
Asıl püf noktasına geliyorum;
Kaderin garip bir cilvesi midir yoksa başka bir şey midir onu bilemem ama erken seçim kararı yine Bahçeli tarafından açıklanacak gibi görünüyor.
Neye dayanarak söylüyorum?
Her şey kötüye gidiyor,
Ve bilirsiniz kurt da bulanık havayı sever…
Cumhur İttifakı içinde, aslında zaten var olmayan ama taraflarca sıklıkla var olduğu söylenme ihtiyacı hissedilen “güven duygusu” yerlerde…
Konjonktür,  tam Bahçeli’ye göre ve havada kesif bir “Erken Seçim” kokusu var.

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu...
Biraz inziva, biraz tefekkür, biraz tekemmül mü derken,
Hatta mutedil bir sakal bile bırakmışken,
Meğer ki Gazi Osman Paşalı “bakalım ben susunca kimler konuşacak” diye sipere yatmış.
Bir anda gündeme gelmeye başladı,
Daha doğrusu, “Ya devlet başa/Ya kuzgun leşe” yaklaşımıyla kendi kendini gündem yapmaya başladı.
Kullandığı zırhlı aracın İçişleri Bakanlığına iadesini, agresif evladın ebeveynine naz-cilve ve kompliman yapışı olarak görmeyin ve hafife almayın.
Soylu, siyasal alışverişi, al gülüm ver gülüm siyasetini ve arşivci politikayı iyi bilir.
Bu ilk mesajı idi ve kapalı kapılar ardında beklediği karşılık henüz gelmedi sanırsam…
Dokunulmazlığının kaldırılması için dilekçe vereceği söylentisi ise ikinci hamlesi olacak…
Neden?
Bakanlıktan ayrıldığından beri yeni İçişleri Bakanı’nın yaptığı icraatlar Soylu’yu müthiş kızdırmış vaziyette.
Çünkü mevcut bakanın kendisini hedef aldığını düşünüyor.
Attığı adımlar ve yaptığı hamleler “…bana sahip çıkmıyorsunuz. Öyleyse hodri meydan! Dokunulmazlığım kalksın bakın görün ne olacak!” kabilinden direk Cumhurbaşkanına mesaj…
Büyük ihtimalle “Yahu Muhterem!  Seni gözden çıkartır mıyız hiç! Sakın eteğindekileri dökme!” dercesine, tıpkı İstanbul seçimini kaybeden Kurum’a olduğu gibi Soylu’ya da genel başkan yardımcılığı gibi bir makam verilebilir.
Adeta sessiz bir “Omerta” gibi…
Ama nafile! Bu bile oluşan güven bunalımını izale edemeyecek ve bilakis başlayan erken seçim sürecini hızlandıracaktır!

Sadece bu yüzden mi erken seçim olacak yani!
Değil değil; zaten kötü olan, kötüye giden ama iktidar sahiplerince düzelme sürecine girdi denilen ekonomide, düzelme emaresi görülmemesi ve bir umut ışığı oluşmaması aslında yeterli nedendir ama iktidar ve Cumhur İttifakı içinde yaşanan bu hadiseler de işin tuzu-biberi olacaktır…

İmamoğlu’na gelince;
Eskiden adaysızlıktan, kazanacak bir adayı olmamasından dem vurulan muhalefet ve dolayısıyla CHP Yerel Seçim sonuçlarıyla birlikte herkesçe konuşulmaya başlandı.
En çok da “muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” sorusu gündemde…
Özgür Özel mi yoksa Mansur Yavaş mı yahut da İmamoğlu mu?
Ben bu konuda bir belirsizlik olduğunu düşünmüyorum ve muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’dur.
Sadece henüz erken düşüncesiyle ilan edilmiyor.
Pek çok yazımda da söylediğim gibi kurulan stratejinin zamanlaması bunu gerektiriyor.
Üsküdar Belediye Başkanı olan Sinem Dedetaş ne alaka?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacak da o yüzden…
Alınacak erken seçim kararı sonrası İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle yerine Sinem Dedetaş seçilecektir.

Tüm bunlar olurken Erdoğan’ın eli armut mu toplayacak?

Tabi ki hayır…
Ama süreci ve gündemi kontrol edemeyeceği düşüncesindeyim.
Bunun sinyalleri gelmeye başladı bile…
—Eskiden AKP’li olup da şimdi başka partilerde olan bazı kişilerle görüşmesi,
—Yakında birkaç milletvekilinin AKP’ye geçirilecek olması,
—Eski Başbakan Davutoğlu’nun, Erdoğan’la ilgili endişelerini dile getirdiği bazı ilginç şeyler söylemesi,
—Yerel seçimlerden sonra AKP ve iktidarda acil değişim beklenirken, bunun olmaması ve zamana yayılarak seçim sonuçlarının unutturulmaya çalışılması,
—Daha önce kurulması bile büyük cesaret gerektiren kimi cümlelerin, AKP’li bazı siyasilerce söylenebilmesi,
AKP milletvekili Tuğrul Türkeş’in, Erdoğan’ın terörist dediği Osman Kavala’nın serbest bırakılmasına dair tespitleri ve cezaevinde ziyaret edeceğini söylemesi…
—Sığınmacılarla ilgili Kayseri’de yaşananlar ve Erdoğan’ın bir anda Esad’la görüşme atraksiyonuna girmesi,
—Cumhur İttifakı-AKP ve İktidar içinde aynı konuya dair farklı açıklamaların ve hatta taban tabana zıt beyanların her geçen gün artması,
—AKP ve iktidar içinde gruplaşmaların ve bir diğerine çok ağır sözlerin Erdoğan’a rağmen söylenebiliyor olması,
—Tüm bunlar olurken üreticinin maliyeti kurtaramadığı için çöpe döktüğü limonun, marketlerde-pazarlarda 70-80-90 TL’ye satılması ve buna iktidarın engel olamaması,
Hem bir kontrol çabasının hem de kaybedilen kontrolün açık delilidir!
Son tahlilde;
Türkiye hızla bir erken seçime gidiyor.
Bu arada Özgür Özel ve Erdoğan ismini değil de neden dört ismi söylediğimi düşünüyor olabilirsiniz.
Bu ikisi zaten gündemde ve popüler.
Ben bunlara ilaveten daha da gündemleşecek ve gündemi belirleyecek olanları söyledim…

Günün Sözü
Özgür Özel:
Geçim yoksa çok yakında seçim var!..

Kader mi Acaba?
Bir ekonomik kriz ve bir erken seçimle iktidara gelenler,
Bir ekonomik kriz ve bir erken seçimle iktidardan mı gidecek…
Acaba Ramiz Dayı’nın dediği gibi mi yoksa:
“Hayatın kuralı bu yeğen!
Ne kadar uzağa gidersen git,
Başladığın yere dönersin sonunda…
Ne kadar terbiye etsen de,
Susturamazsın içindeki canavarı…
Nereye gidersen git yeğen!
Ama şunu unutma:
Herkes gün olur evine geri döner...”


Bir Karar Verilse…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan:
3. Dünya Savaşı riski var
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
3. Dünya Savaşı riski görmüyorum
Eski MSB Bakanı Hulusi Akar:
3. Dünya Savaşı başladı…

Hava/limanı
Balıkesir vekili Serkan Sarı demiş:
Bizde bir yatırım var,
Adı havalimanı ama uçak inmez,
Liman değil; gemi gelmez…
Geliri yok masrafı bitmez.
5,5 yılda 1 milyon lira kazanmak için 169 milyon harcamışız.
Tıpkı “ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmez” misali…
Bari belediyeye devredin de “oraya fuar ve kongre merkezi yapalım” demiş…
Aşk olsun Serkan Sarı!
Pistleri kırıp milyon milyon liralara Millet Bahçesi yapmak varken,
Hatta bir de cami,
Hatta ve hatta kuleyi de minareye çevirmek varken,
Sen kalkıp fuar-kongre merkezi yapmaktan nasıl bahsedebiliyorsun!
Ne olacak; CeHaPe zihniyeti işte…
169 milyon gider de ne ki; Balıkesir’in itibarından tasarruf mu edelim yani…
Kaldı ki,
Eğer o havalimanı kapatılacaksa ona da iktidar karar verir,
Ve, bir gece kararnamesiyle kapatıverir.
Sen kim oluyorsun da öneri getirebiliyorsun,
Hadsiz!..
Orda bir alan var merkezde,
O alan bizim malımızdır.
Binmesek de inmesek de,
Orası bizim itibarımızdır!

OGÜNhaber