Türkiye'nin tek derdi; Nasıl "hanım kızımız" dersin!

İktidar cenahında,
Sosyal Medya'da,
Elden ele, dilden dile dolaşıyor.
Neymiş?
"20 milyarı Suudi'lerden,
15 milyar Katar'dan,
10 milyar BAE'den,
10 milyar da Rusya'dan,"
Toplam 55 milyar dolar para geliyormuş birkaç güne…

Bunları duyunca sorular geliyor aklıma,
Bu ülkeler bu parayı neden versinler?
Böyle bir atraksiyonun doğruluğuna ve gerçekleşeceğine inanmıyorum ama velev ki, gerçekten böyle ve verecekler diyelim;
Neyin karşılığında verecekler?
Nasıl ve ne olarak gelecek bu para?

Bir başka trajikomik halimiz;
Para gelecek denen ülkelere bakın ve düştüğümüz acınası hali bir görün!

Diğer bir husus;
Geliyor denen para, 55 milyar dolar değil de, sanki 555 milyar dolar…
Neye ve kime yetecek ki?
Nisan ayından başlayarak bir yıl içinde ödemek zorunda olunan dış borç 182 milyar dolar.
Daha Kur Korumalı Mevduat için ödenecekleri,
50 milyar doları aşan dış ticaret açığı ve 35 milyarlara ulaşan cari açığı söylemiyorum bile…
Türk Ekonomisinin kara deliği dolara endeksli yapılan, "garanti ödeme" sözleşmelerinden doğan ve bu sene de neremizden girip neremizden çıkacağı belli olmayan borudan zaten hiç bahsetmiyorum…
Ama tüm bunları boş verin,
55 milyar dolar geliyor ve göbek atın.
Hatta törenler düzenleyelim, zil takıp oynayalım!
Hatta her şeyi unutalım,
Hep birlikte gülümseyelim…

Tıpkı Sezen Aksu şarkısında olduğu gibi;
"Ülkeye 55 milyar dolar gelir,
Enflasyon düşer, fiyatlar iner,
Bir güzel orman olur yazılarda,
Mazot ucuzlar, maaşlar artar,
TL'nin değeri artar da artar.
De hadi yiğidim; ne duruyorsun,
Motorları maviliklere sürme vaktidir.
İklim değişir, Akdeniz olur,
Türkiye gelişir G10'a girer.
Hadi gülümse…"

***

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'nın tercümanı Fatma Gülham Abushanab'a yönelik "hanım kızımız" diye hitap etmiş.
Vay ki vay,
İktidar ve Ak Parti cenahında "sen nasıl böyle hitap edersin" diye kıyamet kopartılıyor.
Şaşırdım ve bir an, çok kötü bir anlamı veya pratik kullanımı var da, "ben mi yanlış biliyorum ki" diye araştırdım.
Değilmiş,
Anadolu'da kullanılan ve babacan bir zarafet içeren bir hitap şekli olduğunu teyitledim.
Tepkilerin en ilginci de Sanayi Bakanı'ndan geldi.
"Türkçe ve İngilizce'yi ana dili gibi konuşan, profesyonel tercüme yapan bir kadına hanım kız diyerek küçümseyen @kilicdarogluk, REZİLSİN!
Sen partindeki kadınlara böyle hitap edebiliyor musun?"

Dikkatinizi çekti mi,
"Türkçe ve İngilizce'yi ana dili gibi konuşan…" diyor.
Yahu sayın Bakan,
"Şecaat arz eder" gibi olmuşsun sözlerinde…
Birincisi;
Böyle dediğine göre bu "hanım kızımız"ın ana dili Türkçe değil demek ki…
İkincisi;
Kılıçdaroğlu, bu "hanım kızımız"ın Türkçe ve/veya İngilizce'sine dair bir laf etmemiş, küçümsememiş, hakaret filan da etmemiş ki!
Bunu anlamak için dil bilimci olmaya bile gerek yok,
Hatta günlük 30-40 kelimeyle Türkçe konuşan bir vatandaş bile fark eder bunu…

Bu noktada iki merakım oluştu Sayın Bakan,
Birincisi;
Bu "hanım kızımız"ın ana dili nedir?
İkincisi;
Koskoca, 85 milyonluk Türkiye'de, Cumhurbaşkanına tercümanlık yapacak ana dili Türkçe olan bir Allah kulu yok mu?
Yoksa Biden'ın konuştuğu dil, bildiğimiz İngilizce değil de, en zor öğrenilen ve çok az kişinin bildiği Avustronezya'da konuşulan Tagalogca dili mi?
Yahut da Aztek İngilizcesi mi?
Öyle olmalı ki; iş, "hanım kızımız"a kalmış ve o da büyük bir fedakarlık gösterip vazifeyi üstlenmiş.
"Hamdolsun" ki "hanım kızımız" varmış…

Buradan Türkiye Dışişleri çalışanlarına,
Üniversitelerin Uluslararası İlişkiler, İngiliz/Amerikan Dili ve Edebiyatı bölümlerine sesleniyorum.
Sayın ve pek muhterem Sanayi Bakanımızın deyişiyle, "Rezilsiniz"…
Bir tane ana dili Türkçe olan tercüman yetiştirememişsiniz.
Yazık değil mi,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı tercümansız bıraktınız ama profesyonel mütercim "Hanım Kızımız" işini gücünü bıraktı ve koşup geldi!
Bu ayıp da size yeter(!)
OGÜNhaber