Turgut Sunalp; İktidar olmaya mahkûmuz!..

— "İktidar olmaya veya iktidarda kalmaya mahkûm olmak" nasıl bir şey Troyalı…

—Bunu nereden çıkarttın bilmiyorum ama bu dediğin şey çok tehlikeli bir şey!..
Bilesin ki;
Daimiyet-devamlılık,
Yani, beka veya baki oluş, devletle özdeş tanımlamalardır.
Hal böyleyken; ne demek, iktidar olmaya veya kalmaya mahkum olmak!...
Öyle şey olur mu!..
Hatırlar mısın;
Hatırlarsın bence,
Özellikle hatırlattın…
1983'de, bir Milliyetçi Demokrasi Partisi ve onun başkanı Turgut Sunalp vardı.
"İktidar olmaya mahkumuz" demişti ya,
Hatta, orduevinde kaldığı için "Ankara'da ev tutacak mısınız" diye soran gazeteciye;
"Başbakanlık konutu var, neden ev tutayım ki…" demişti ya; hatırladın değil mi…

— Daha seçim bile olmadan, kendisini iktidara bu kadar mahkûm etmişti yani…
Sonra ne oldu Troyalı?..

—Tabi ki seçim oldu.
Sunalp Paşa mor oldu.
İlk'i, sonu oldu,
Hüzün doldu,
"Önce mama sonra kama" diyerek sitem koydu,
Yola koyuldu,
İstanbul'a geri döndü,
İkinci yıl, istifası oldu,
Üçüncü yıl, partisi fesholdu,
Ve tarih oldu…

—Hatırladığım kadarıyla devrin, "kudretli-muktedir ve mütekebbir" paşası, Kenan Paşa da bu partiyi desteklemişti,
Ona rağmen mi iktidar olamadı, bu "iktidar olmaya mahkûm" parti Troyalı?

—Eeeee…
Hayat böyle işte…
Gün doğmadan neler doğar,
Sen kendini iktidara mahkum edersen, halk da seni iktidar'sızlaştırır…
Ne olursa olsun,
Top attırsın,
Tank yürütsün,
"Fani" isen "fani"sin.
Ben Evren'im, Evren benim de desen,
"Gölgelerin gücü adına,
Güç bende artıkkk…" diye haykırsan,
Kenan Paşa da olsan,
"Kenan"a paşa da olsan,
"Fani"sin,
Hatta "fapfani"sin…
Tükrüğün boğazına kaçsa, ölecek gibileşen,
Hatta ölebilensin…
"Baki" olan şey, "fani"ler üzerine bina edilemez.
Edilemedi de…
Bak şimdi geriye;
Sen yaşlı olduğun için hatırlarsın ama "Z Kuşağımız" hatırlıyor mu hiç…
Evren Paşa-Sunalp Paşa-MDP-12 Eylül veya Darbe; kim biliyor veya kimler hatırlıyor ki!...
Kocaman bir "hiççç"…
"İktidarda kalmaya mahkum olmak" da böyle bir şey.
Söylemek zorundayım ki; bu işin sonu hoş değildir.
Fıtrata da, eşyanın tabiatına da aykırıdır.
Fani kişinin kendini baki sanması, Dunning Kruger Sendromu gibidir.
Baki olanla kendini özdeştirip,
Varsam var, yoksam yok dersen;
Ancak, serap görürsün,
Darbeyi kendinden yersin,
"Görevimiz Tehlike" der,
Kendi kendini yok edersin.

—Sonuç peki Troyalı, sonuç?..

—Sen aklını ekmek-peynirle mi yedin!..
Peyniri de bulabilirsen tabi,
Bugünlerde, o da aslanın ağzında.
Bir de "sonuç ne" diyorsun!..
Sana bir soru sorayım,
Bir insan sana gelse ve "ben ölmeyeceğim/ölümsüzüm" dese,
Ya da, "öldüğüm gün herkes ölecek" dese; ne dersin!..
Ne oldu…
Verecek cevabın yok değil mi!..
Zerre kadar olası'lığı yok değil mi!..
Bu da öyle bir şey…
Hayatta her zaman, iki iki daha dört etmez.
Hatta, Bahçeli gibi söylersek;
"İki yanlış bir doğru etmez,
Tekeden süt çıkmaz,
Suda ateş yanmaz",
Sadece, iktidar olmak ve iktidarda kalmak için siyaset yapılmaz.
Ve eğer, kendini buna mahkum edersen de; edebilirsin,
Sen bilirsin,
Düşünceye-söylemeye mani yok,
Dediğinle kalırsın,
O kadar…

—Son dediklerin aklıma bir fıkra getirdi Troyalı…

—Aman gözünü seveyim,
Aklına geleni söyleme, başımıza iş açıyorsun.
Ama yine de söyleyeceksin; biliyorum.
Hadi söyle bari,
Dinliyorum…

—"Adam doktora gider,
Doktor;
Buyur Amca, şikayetin nedir, der.
"Evladım, görüyorsun yaşlandık,
Geldik yetmişlere…
Bende galiba performans iyice düştü.
Bizim ahretlikle bir kış, bir de yaz halvet olabiliyorum.
Ama bizim arkadaşlar, her hafta olduklarını söylüyorlar.
Ben de üzülüyorum.
Bu yüzden geldim sana…"
Doktor bıyıkaltı gülümser, muzipçe bakar ve der ki;
"Amcacım…
Sen de, her hafta oluyor diye anlat,
Anlatmanın-söylemenin sağlığa bir zararı yok…"

—Sus sus sus…
Yine açtın bayramlık ağzını,
Gerçi, bayram arifesindeyiz ya…
Keşke sussan,
Ama yine de sus sen.
Kesin, sen ağzını açınca gözünü yumuyorsun.
Başımıza iş açıyorsun!..

—Yine ne yaptım Troyalı,
Yanlış mı dedim,
Kime ne ettim,
Kimin tavuğuna kişt dedim,
Arkası-önü; bir fıkra naklettim.

—Önceki yazında,
"O güzel insanlar, o güzel atlara binip gitmediler ama susup köşelerine çekildiler" diyen, sen değil miydin!..
Sen onlardan daha mı akıllı veya akıldanesin,
Kendini ne sanıyorsun!..
Onlara bak ve biraz ders çıkart.
Bazen susmak gerektir; köyünde kalmak için…
Bilir misin; Ziya Paşa şiirinde ne der?

—Ne der Troyalı; hadi söyle?..

—"Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar,
Rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan…"
Söyledim ve sustum…

Kemal Tahir (Devlet Ana):
Kırılmaktayız, durduğumuz yerde kül-ufak olmaktayız!..
Günahtır ve de Keşiş dağı gibi vebali vardır.
Yeter olmuştur, gün günden beter olmuştur,
Ve de; bıçak, gelip kemiğe dayanmıştır…
OGÜNhaber