Ahbap Derneği,
Haluk Levent tarafından kurulmuş.
Yaşanan deprem nedeniyle Hükümet AFAD ve Kızılay'a yardım isterken, vatandaş akın akın Ahbap Derneğine bağış yapıyor.
Akl-ı evvel bir iktidar sevdalısı gazeteci, bir televizyon kanalında diyor ki;
"Haluk Levent'e 1 milyar lira teslim edemezsiniz, yönetemez…"
Hayırdır paşam,
Ne oldu?
Kişi kendinden bilir derler; öyle mi yoksa!
Yoksa 1 milyarı düşününce, "ulan, bu kadar çok para bizim dernekte olsa, nasıl malı götürürdük be anasını satayım" diye iç mi geçirdiniz!
Bence sen ve sonsuz muhabbet içinde olduğun iktidar mensuplarının sorması gereken soru şu:
Bu kadar insan devlet büyüklerinin açık talebine rağmen, neden devlet kurumlarına değil de Haluk Levent'in derneğine bağış yapmayı tercih ediyor?
---
Deprem olan şehirlerimizde yaşanan yağma-hırsızlık olaylarına OHAL sayesinde müdahale edecekmişiz.
İktidar böyle diyor.
Merakımdan soruyorum ben de;
OHAL olmayan hallerde ve yerlerde; mesela geçen ay ve mesela Ankara'da yağma ve hırsızlık serbest mi idi ki?
Ya da, OHAL ilan edilmeseydi, deprem bölgelerinde yağma ve hırsızlık serbest ve caiz mi olacaktı?
---
Kahramanmaraş yıkılmış, yerle bir olmuş,
Yüreği yanan herkes gibi İmamoğlu da deprem bölgesinde ve Maraş'a…
Depremzede ve acılı Maraşlıları, sarılarak teselli ediyor.
O esnada hanımefendi demeyi çok istediğim bir insan, avazı çıktığı kadar bağırıyor:
"…şov yapma, şov yapma,
Var git İstanbul'a,
Gelmeyin, defolun gidin,
İngiliz uşağı, defol,
Devlet burada,
Defol…."
Bağıran bayan AKP'nin bir önceki dönem Maraş milletvekiliymiş.
İmamoğlu'na karşı sergilediği muhteşem mücadele ve kişisel cihadı(!) cümle alem gördü ve duydu.
AKP'nin, tüm üst düzey yetkilileri de görmüştür eminim ki…
Buradan, Maraş'ın medar-ı iftiharı ve yüksek seciyeli(!) bu misafirperver eski vekilimize diyorum ki:
Merak etme,
Maraş'ta, senin vekil olduğun dönemde yapılan binaların da, karton kuleler gibi yıkıldığını filan boş ver sen!
İmamoğlu'nun ağzının payını verdin,
Seçimde listeye kesin koyarlar seni.
Çok ve pek muhterem vekil ablamız.
Bu arada,
Enkaza filan da sakın yaklaşma,
Maazallah o siyah eşarp, "parlamenter" mavisi kaban ve kar beyaz blüzlü kombinine toz-toprak sıçrayıverir.
O kadar dolar ödemişsindir onlara…
---
Cumhurbaşkanı deprem bölgelerinde diyor ki;
"En kısa sürede enkaz kaldırılacak ve TOKİ marifetiyle bir yılda yeni evler yapılarak sahiplerine teslim edilecek"
Eyvallah, Allah razı olsun.
Ya, hak sahiplerinin binlercesi mezarda ise,
Hatta maaile mezardalarsa?..
---
Bakan Nureddin Nebati:
"Şanlıurfa'da aramalar bitti, normalleşme başladı…"
Hımmmm…
Galiba Türkiye Ekonomi modeli gibi, depremde de Türkiye Arama-Kurtarma Modeli oluşturuldu,
Ve tıpkı ekonomide yaşanan, anormal normalleşme gibi bir normalleşme deprem sürecinde de yaşanmaya başladı!
---
Yine deprem,
Yine felaket…
Ama depremin faili-zanlısı ve hatta suçlusu bulundu:
Kader…
Çünkü iktidardan kaçmaz,
Türkiye'de yaşanan her türlü ihanet planı ve cinayet eyleminin failini buldukları gibi depremin de failini bulurlar,
Ve buldular da…
Bence, bu kader denen şey asla tek başına değil,
Arkasında kesin dış güçler var…
Bu "kader planı", Türkiye'yi ve iktidarı sabote etmek için dış güçlerce hazırlanmış bir projedir.
Olmaz olmaz demeyin; hatta bu projenin arkasında İmamoğlu bile olabilir.
Hatta depremin ve depremde canını kaybedenlerin gizli sorumlusu dahi o olabilir!
Depreme dair bir hipotezim daha var;
Bu deprem Allah'ın işi.
Allah şeytanı yaratmasaydı, müteahhit şeytana uymazdı.
O halde;
Müteahhite sahtekarlık yaptıran da Allah,
Çürük binayı sattıran da Allah,
Satın aldıran da Allah,
Yetkililere denetim yaptırmayıp rüşvet aldıran da Allah,
Kanunları uygulatmayan da Allah,
Enkaza geç müdahale ettiren de, enkazdaki vatandaşa "yardım eden yok mu" dedirten de, yardım ekiplerini geç gönderten de, sonra o vatandaşı soğuktan öldüren de, elektriği-doğalgazı-suyu kesen/kestiren de Allah…
Demem o ki; yönetim konumunda olan yetkililerin hiçbir sorumluluğu, mesuliyeti, suçu yok!
Tek sorumlu ve yegane suçlu var;
O da Allah!