Suriye,
Halep Savaşı başlamış.
Dikkatimi çekti,
Saldıran “Allahüekber!” nidalarıyla saldırıyor,
Savunanlar “Allahüekber” haykırışıyla savunuyor.
Türkiye’ye bakıyorum,
Garip bir şekilde,
Taraf olanlar ve hatta Türkiye’yi, Halep’e saldıran örgütlerle yakınlaştıranlar var!
Bazı televizyon kanalları utanmasa neredeyse “Haydi Koçum! Vur Yiğidim! Tanrı sizi korusun!” diye destek verecek!
Yazık çok yazık…
Sıffin Vakasından ne farkı var ki!..
Bu arada,
Dikkatimi çeken bir şey:
Kendini Cihatçı diye vasıflandıran örgütlerin nedense İsrail ile hiçbir problemi yok.
Buradan hareketle Türkiye Siyasal İslamcılarına bir soru sormak istiyorum:
Halep’e, Hama’ya ve hatta Şam’a harekat yapan bu örgütler acaba kime hizmet ediyor?
*******
Bahçeli-Erdoğan arasındaki ittifak mı ihtilaf mı?
Şifre çözülmedi henüz,
İkilinin iletişimine dair durum hala muğlak, müphem ve belirsiz…
Bahçeli “Mevzubahis vatan, millet ve bayraksa…
Sayın Cumhurbaşkanı ile ayrılık-gayrılık yok” diyor.
Erdoğan ise “Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede…
Sayın Bahçeli ile tam bir mutabakat halindeyiz, uyum ve eş güdüm içinde hareket ediyoruz.” diyor.
Şarta müteallik sözler,
Ve şart da herkesin müttefik olduğu sembol değerler…
Bana öyle geliyor ki,
Yan top yapılıyor, çalıma girilmiyor,
Herkes kendi sahasında top sektiriyor,
Takım oyununun gereği olan gollük pas yerine doldur-boşalt yapılıyor,
Ve oyun kurucu ile golcü arasındaki uyumsuzluk hala devam ediyor!
***********
Hubris Sendromu ve Trump?
William Shakespeare der ki:
“...hırslı bir insan için tevazu bir basamaktır; ona basa basa tırmanır,
Yukarı ve bir kere en tepeye ulaşmaya görsün; anında sırt çevirir kullandığı merdivenlere,
Kendini tepeye ulaştıran basamakları hor görür; gözlerini bulutlara diker artık…”
Hubris kavramı Yunanca kibir demektir,
Ve daha çok “Felakete çağrı” anlamında kullanılır.
Hubris Sendromu ise özetle şudur:
“Abartılmış gurur, aşırı özgüven, başkalarına hakaret ve kendinden başka herkesin yeteneklerini küçümseme,
Kendini birçok açıdan başkalarından üstün görmektir.
Tanrısal Ego olarak da ifade edilir.”
Bir sendrom olarak ilk defa Psikiyatrist David Owen ve Jonathan Davidson tarafından ifade edilmiştir.
Örnek olarak ise ABD başkanı oğul Bush,
İngiltere başbakanı Tony Blair ve Margaret Teacher gösterilmiştir.
Günümüzde ise ikinci kez ABD Başkanı seçilen Trump’ın, Hubris olup olmadığı tartışılmaktadır.
Hubris Sendromunu ortaya atan Owen ve Davidson 2010 yılında Brian dergisine bir makale yazıp, 14 bulgu sıralar.
Bir liderde Hubris Sendromu varlığı için bunlardan üç veya dört tanesinin görülmesi gereğini dile getirirler.
Gelin, bu maddelere birlikte bakalım,
Ve Trump’ta bu sendromun olup olmadığını değerlendirelim:
1. Dünyayı, güç kullanarak kendini yücelteceği bir yer olarak görür.
2. Öncelikle kişisel imajını geliştirmek amaçlı hareket etme eğilimi vardır.
3. Görüntüsü ve ifadeleri ile orantısız bir endişe içindedir.
4. Mevcut faaliyetleri ile ilgili konuşurken, bir mesih gibi yücelme eğilimi taşır.
5. Kendisini ulus veya kuruluşla bir tutar.
6. Konuşmalarında kraliyet ailesine özgü bir “biz” ifadesi kullanır.
7. Aşırı özgüven gösterir.
8. Kendisi için öteki olan grubu açıkça hor görür.
9. “Beni ancak Tarih veya Tanrı yargılar” görüntüsü verir.
10. O yüce yargılamada haklı olacağına dair sarsılmaz inancı vardır.
11. Gerçeklik ile bağı kopmuştur.
12. Pervasız, tez canlı, vesveseli, huzursuzdur ve dürtüsel eylemler sergiler.
13. Eylemlerinin sonuç ve maliyetini örtbas edebilmek için ahlakı öne sürmekten çekinmez.
14. Sahip olduğu aşırı özgüven nedeniyle politika yapımının temel ve basit taraflarında bile yetersizlik gösterir.
Soru:
Trump’ta Hubris Sendromu var mıdır yok mudur?
************
Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu
Demiş ki:
“Sakarya-Akyazı ile Ankara arasına 6 şeritli otoyol inşa edeceğiz”
Hayırdır Muhterem!
Kuzey Marmara Otoyolu’nu yaptırdığınız Deli Dumrul’lar doymamış da devamını mı istiyorlar yoksa…
Yoksa senden önceki Bakan’ın Kuzey Marmara Otoyol İşletmesine CEO olduğunu duyunca,
“Benim ondan neyim eksik. Daha uzun otoyol yaptırır ben de oraya CEO olurum” mu demek istiyorsun…
Olur mu?
Olur; bu ülkede bu da olur!
Ulan Vicdansızlar!
Kuzey Marmara Otoyolunu kullanmıştım.
Ödeme yapmayı unutmuşum.
Sekiz ay sonra tebligat geldi.
200 Liralık geçiş ücretini 2700 TL olarak aldılar.
Merak ediyorum; en azılı ve acımasız tefeci bile sekiz-dokuz ay için bu kadar ceza/faiz/gecikme koyar mı!
Bu muhterem bir de demiş ki:
“Türkiye’deki ortalama internet hızında istediğimiz yerde değiliz, birinci derecede sorumlu Türk Telekom!”
Gerçekten bu kadarına da pes…
Yahu!
Türk Telekom’un yönetim kurulu üyelerinden üçü senin bakan yardımcın,
Yönetim Kurulu Başkanı Maliye Bakan Yardımcısı,
Birisi AK Parti eski milletvekili,
Birisi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı,
Birisi Cumhurbaşkanlığı eski denetleme başkanı,
Birisi Maliye Bakanlığında genel müdür.
Buna rağmen,
Bakan Bey’in söylemini duyunca,
Galiba diyorum,
Fiber kabloların döşenmesine dair kararlar Türk Telekom yönetiminde değil de Meteoroloji Genel Müdürlüğünde alınıyor!
Bence sorumlusu belli; kedidir kedi…