Siyaset - Futbol - YSK..

Ligin 25. Haftası ve 57 puanda.
İkinci sıradaki Galatasaray ise 49 puanda…
Fark; 8 puan.

Başakşehir ligin 6. Haftasında liderliğe oturuyor ve 31. Haftaya kadar böyle geliyor.

Ama sürekli bir söylenti var;
“Başakşehir kayrılıyor,
Bu takım hükümet tarafından destekleniyor,
AKP’nin takımı,
Hakemler kolluyor,
Yönetimi AKP’ci…”

falan falan……

İtiraf edelim ki; takım gerçekten iyi top oynuyor.
Topçuların hakkını yememek lazım.
Ama takımla ilgili söylenti, oynadığı futbolun hep önüne geçti.

Ve nihai son geliyor,

Son 5-6 haftada kaybettiği puanlarla fark kapanıyor ve liderliği Galatasaray’a kaptırıyor.

Kalan üç maçta da avantajını kaybetmiş görünüyor.

Peki bu takım nasıl bu hale geldi.?

Önceleri iyi top oynayan, oynatılan ve galibiyet kazanan takıma ne oldu.?

Takım, bir siyasi parti ve grupla ilintilendirildiği için oynadığı iyi futbol bile, göze görünmedi.

Diğer takımlarda çok kötü olmasına rağmen bu takımın düzgün mali yapısı bile itibar görmedi.

Hükümet desteği nedeniyle borç içinde değil, dendi.

Peki bu söz ve söylemlerde hakikat payı hiç mi yok.?

Mesela benim bildiğim, uzatma dakikalarında bu takım lehine verilen 3-4 penaltı var.

Belki de haklı ve doğru kararlardı.
Ama şunu da düşünmeden edemiyor insan…

Aynı pozisyonlar, aynı dakikalarda rakip takım için olsaydı, bu hakimler -pardon hakemler- aynı kararı aynı kararlılık ve kaygısızlıkla verebilirler miydi.?


Peki ne oldu da liderliği kaybetti..?
Takım mental olarak düştü…

Siyasetle bağlantılandırma en büyük zararı yönetime, teknik heyete ve özellikle futbolculara verdi.

Ve lig, aslına rücü etti.

Türkiye liginin kare ası mesabesindeki takımlardan ikisi, başat aktör haline gelip, şampiyonluk adayı oldular.

Yani; saha dışı oyunlar, planlar ve destekler, son tahlilde sahaya ve skora yansıyamadı.

Yazık oldu,
Yazık ettiler,

Destek olalım derken Başakşehir gibi bir takımı heder ettiler.

Demek ki, futbol sadece futbol değil dense bile; futbolun da bir adaleti varmış.

Dillere pelesenk olup, anlamını kaybeden kavramlar..

Beka tehlikede,
Türkiye sosyolojisi,
Hain, ihanet,
Örgütlerimiz,
Mazbata,
Mitil,
Kadim devlet,
Dış güçler,
Eşbaşkan,
Kayyum,
Organize usulsüzlük,
Hukukun üstünlüğü,
Bağımsız yargı,
Reform, değişim…

Sevdiğim söz..
Sahurda su içer gibi sevdim seni, bir işe yaramayacağını bildiğim halde; doya doya…

Özlü söz..
İstanbul karpuz gibi ikiye bölündü…
Kavun’u sevindirmeyelim, lütfen…

En moda ve afili söze giriş;
Bir hukukçu olarak…. Dinlemeye tahammül edemediklerim... Sözün şehvetine kapılarak konuşup; “koduk mu” dercesine tarafgirliğini herşeyin önüne geçiren TV yorumcuları.

Tebrikler AK Parti’ye…
Altı ay öncesine kadar Beylikdüzü’nün bile çok az tanıdığı Ekrem İmamoğlu’ndan bir lider çıkarttığı için…

CHP’de;
İn, Ekrem İmamoğlu
Out, Muharrem İnce…
OGÜNhaber