Organizasyon mükemmel
Temel, arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını kesti.
Biraz ötede sağlık ocağı vardı.
Temel:
“Ben şurada pansuman yaptırayım”, dedi.
İçeri girince karşısına iki kapı çıktı.
Birinde ‘Hastalıklar’, ötekinde ‘Yaralar’ yazılı idi.
Yaralar kapısından girdi.
Yine önünde iki kapı vardı. Birinde ‘Et’, ötekinde ‘Kemik’ yazıyordu.
Et kapısından girdi. Yine iki kapı çıktı karşısına.
Birinde ‘Önemli’, ötekinde ‘Önemsiz’ yazıları vardı.
Önemsiz kapısından girince kendini sokakta buldu.
Arkadaşı sordu:
“Nasıl iyi baktılar mı?”
"Hayır; ama organizasyon müthiş..."
Övünç ve gurur kaynağımız Şehir Hastaneleri aklıma bu fıkrayı getirdi...
***
Dayak yiyen boksör
Bir boks maçı öncesinde, antrenörü boksöre sürekli olarak maçı kazanacağını söylüyor ve moral veriyormuş. Maç başlamış ve bizim boksör başlamış dayak yemeye.
İlk raund bittiğinde, antrenör moral vermeye devam etmiş:
- Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun. Adamı iyi dövdün, devam et...
İkinci raund başlamış, değişen birşey yok. Bizim boksör dayak yemeye devam ediyor, bir gözü de yediği yumruktan iyice morarmış.
Raund bittiğinde antrenörü:
- Çok iyi dövüştün, bravo. Adamı öyle dövdün ki neredeyse devirecektin. Devam et iyi gidiyorsun...
Üçüncü raund başlamış.
Bu kez rakip boksör daha sert yumruklar atmaya başlamış.
Bizim boksörün kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış.
Ringin ortasına serildi serilecek.
Neyse ki, gong imdadına yetişmiş ve üçüncü raund da bitmiş.
Perişan bir şekilde, kesik kesik nefes alırken, antrenörü başlamış konuşmaya:
- Aferin evlat, bu raund da çok iyiydin. Hatta önceki raundlardan daha iyiydin. Adamı perişan ettin, az kalsın ringin ortasına seriyordun. Çok iyi dövdün, perişan ettin adamı, bravo...
- Hocam, adamı çok iyi dövdüm, perişan ettim değil mi?
- Evet, evet, adamı perişan ettin, çok iyi dövdün...
- Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum... peki ama biri de beni dövüyor, beni döven kim?
Ekonomi yönetiminin ve konuya dair güzelleme yapanların beyanlarını okuyunca bu fıkrayı düşünmekten kendimi alamadım...
***
Samizdat Fıkraları
Bir gizli polis müfettişi kahkahalar atarak Lavrenti Beriya'nın odasına girer. (Lavrenti Beriya Stalin'in emrindeki cellattır)
“Harikulâde güzel bir siyasi fıkra duydum” der.
Beria “Bana da anlat bakalım” deyince, müfettiş; “Hiç olmaz, anlatamam. Bana anlatan adama 5 yıl hapis cezası verdim” diye cevap verir.
"Silivri soğuktur" söyleminin deyiş haline gelip parti kurmak isteyenlerin bile ihanetle suçlanması ve bedel ödetmekten bahsediliyor olmasını düşününce; fıkra manidar geliyor.
***
Stalin ölmeden önce iki vasiyetname hazırlamış.
Birinci zarfın üstünde “Ben ölünce açılacak”, ikincisindeyse “Kriz halinde açılacak” yazıyordu.
Stalin ölünce ilk zarf açılıyor.
İçinde “Halka her düzensizlikten benim sorumlu olduğumu söyleyin. Stalin” yazıyordu.
Bir süre sonra halk arasında hoşnutsuzluk artıyor, karışıklıklar çıkıyor.
Böylece ikinci zarf açılıyor. Bu kez zarfta, “Benim yaptığımı yapmak sırası şimdi sizde. Stalin” yazıyordu.
Bu fıkra da aklıma geldi işte... Belki de münasebetsizce....