Orada yemek yemedim sadece kurdela kestim!

Rize’de Burger King açılışı,
Kurdela kesiliyor,
Ak Partili bazı belediye başkan ve yöneticileri de makas tutuyor.
Protesto edenler ise tu kaka, tekme-tokat…
İyidere Belediye Başkanı:
“Orada yemek yemedim,
Yeseydim İsrail’e destek vermiş olacaktım.
Sadece kurdela kestim!”

AKP Grup başkanvekili Leyla Şahin Usta da “partimizi bağlamaz” demiş.
Haklısın Usta!
İyidere, Patagonya’nın Adaletsiz ve Kalkınmasız Parti tarafından yönetiliyor.
Sizi neden bağlasın ki!
Beni bağlar, onu bağlar, ötekileri bağlar…
Sizi ne bağlar?
Bağlar ve bostanlar…
Hayırlar size şerler bize…

Kayseri’de sucuk partisi olmuş,
Bazı “hadsizler” eleştirmiş.
“Pişirdik ama yemedik…” demişti bilge komutan, akîl siyaset adamı Hulusi Akar!
Dalga geçer gibi; ne kadar rahat söylüyorlar…

İsrail’le ticaret yapıldığı ortaya çıkıyor,
Savunma manidar:
“Evet, gemi yolluyoruz ama yolladıklarımız silah-milah değil!”
Gel de Cem Yılmaz’ın cips reklamını hatırlama…
Kaçak imalathane, merdiven altı üretim.
Polis basıyor:
—Kime satıyorsunuz bunları?
—Asla! Satmak filan yok amirim,
Biz satıcı değil, yiyiciyiz!


***********

Ufukta ne var?
Aradım ve “Ufukta ne var? Ne düşünüyorsun?” diye sordum.
Önce, havalar da bozuyor galiba kabilinden konuştu.
Sonra, “Güvenli Emeklilik” nedir bilir misin dedi.
Nedir? dedim.
Bürokrasiye iyi bak ve doğru oku dedi.
Anlamaz gibi yaptım, dinlemek istedim.
Dedi ki:
Gidişatın vahametini görenler,
Siyasal havayı okumayı bilenler,
Bir de “hamdolsun, dünyalığımı da yaptım” diyen omurgasızlar,
Malum son gelmeden,
Kendilerince izzet-ü ikbal ile bab-ı hükümetten emeklilik yoluyla çekiliyorlar!
Güya yarın gelecek olanlara “ben omurgalı durdum ve geçmiş iktidara tahammül edemedim ve emekli olmak zorunda kaldım!” diyerek stokladıkları paraları rahatça yiyecekler.
İşte buna “Güvenli Emeklilik” denir.”
dedi.
Başka? dedim.
Gelen karakışı, döt donduracak soğukları,
Farelerin gemiyi terk etmeye başladıklarını göremiyor,
Ve önümüzdeki bir yılın ne çok badirelere gebe olduğunu düşünemiyorsan; sana ne diyeyim ki!
Yazını da ben mi yazayım!”
dedi!

***********

Bahçeli’nin Uzattığı Mübarek El
Tarih 1 Ekim,
TBMM açılış toplantısı…
Bahçeli Genel Kurul salonuna giriyor,
Ve olay olay olay:
DEM Parti eşbaşkanlarıyla selamlaşıp tokalaşıyor.
Medyanın gündemi günlerdir bu…
Galiba Bahçeli’nin eli sihirli,
Tokalaşması “el vermek” sayılıyor galiba…
Maradona’nın İngiltere’ye eliyle attığı gol geldi aklıma
Arjantinliler ona “Tanrının Eli” demişlerdi ya…
Ki Bahçeli de her şeyin farkında,
Ve konuyu devam ettirmekte kararlı…
Edebi bir dille yazılmış grup konuşmasında sıra bu bölüme geliyor:
“Biz durduk yere el vermeyiz, öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına tevessül ve teşebbüs etmeyiz” deyip, lütfunu en veciz cümlelerle dile getirip,
DEM Parti bunun kıymetini bilmeli diyor!
İyi-tamam-peki de; ya bugüne kadar söylenen zehirli sözler, ağdalı ithamlar ve ihanet suçlamalarını ne olacak?
Nasıl yutacağız ve nereye koyacağız?
“Siyaseten/siyasetin gereği” söylenmiş sözler der ve geçeriz!
Bir cümle daha var ki çok dikkatimi çekti.
Sanki vazoyu kıran çocuğun, vazonun kırıldığını henüz bilmeyen babasına bakıp da “Vazoyu ben kırmadım ki!” şeklinde itiraf etmesi gibi…
“Doğaçlama olmayan bu iyi niyetli tutumumu, siyasi nezaketten öte önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan zavallı biçarelerdir.”
Buradaki üç vurguya dikkat edin:
—Doğaçlama olmaması,
Cumhurbaşkanlığı çarpışması,
—Ve yeni Anayasa için cephe genişletme çabası…
Bence de “doğaçlama” bir tutum değil.
Gayet planlı, gayet istişareli,
Ve gayet organize işler…
Diğer iki vurgu ise;
Çarpışma/Cephe genişletme…
Sert, çok sert; tam bir savaş söylemi…
Adeta mefhum-u muhalifiyle şöyle der gibi:
“Mayın tarlasının söğüt gölgecileri!
Zavallı biçareler!
Bilin ki; bu konuda her türlü çarpışma ve cephe genişletme çabasını göstermekten imtina etmeyeceğiz!”

Bir de “iyi niyetli tutum” demesi yok mu; çok gülesimi getirdi.
Eğreti duruyor,
Agresif birinden zoraki tebessüm gibi…
Galiba Allah söyletiyor,
Galiba birileri en gizlemek istediği noktaları, aksi dillendirmeyle ilan ve ikrar ediyor!
Bu arada,
Acaba diyorum,
Aslında asıl maksat bu idi de,
CHP ile başlatılan yumuşama süreci,
DEM Parti’ye el uzatma-tokalaşma için, bir nevi zemin yumuşatması mıydı?
Söyleyeyim;
Bu iş burada da kalmayacak; DEM veya başka partilerle yumuşama/yumuşatma söylem ve adımları gelmeye devam edecek!

************

İsrail’in CHP’li Cumhurbaşkanı
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog şöyle demiş:
“Türkiye lideri tarafından, İsrail'in Türkiye'ye karşı bazı planları olduğuna yönelik yorumlar yapıldığını gördüm.
İsrail'in hiçbir zaman Türkiye'ye karşı bir planı olmadığını açıkça belirtmek isterim.
Aksine biz Türk halkına büyük saygı duyuyoruz, onlar da İsrail halkına büyük saygı duyuyor.
Halklar arasında uzun yıllara dayanan ilişkilerimiz var ve halklar, dostluğa ve birlikte yaşamaya karşı olan tüm sesleri bastıracaktır!"

Gelin bu sözleri irdeleyelim:
Adam nazik bir dil kullanmış ama sakın aldanmayın haaa…
Altı çizili ifadelere iyi dikkat kesilin.
“Türkiye’ye karşı…” derken iktidarı yok saymış,
“Türk Halkına büyük saygı duyuyoruz”  ve “Halklar arasında…” derken Erdoğan’ı muhatap almamış ve hatta “…Türkiye'ye karşı bir planımızın olmadığını açıkça belirtmek isterim.” cümlesiyle de aslında “Ey Türk Halkı! Lideriniz sizi yanıltıyor, İsrail ile ilgili sizi kandırıyor!” iması içinde Türk halkıyla Cumhurbaşkanımızı karşı karşıya getirmek istemiştir!
Bakın,
Herzog denen bu adam çok sinsi,
Kendisi Özgür Özel gibi normalleşmeci,
Dışişleri Bakanı Kantz ise İmamoğlu gibi savaşçı…
Kendisi itidal içinde tatlı tatlı ve en kandırıkçı kelimelerle konuşuyor ama Kantz “Diktatör Erdoğan” diyerek Cumhurbaşkanımıza saydırıyor!
Demedi demeyin; bu Herzog kesin CHP’li ve Erdoğan karşıtı…
İyi polis-kötü polis’i oynuyorlar…
Bir an, Binali Yıldırım ile İmamoğlu’nun yarıştığı İstanbul seçiminde söylenen “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz Binali yıldırım mı diyeceğiz! sloganı aklıma geldi.
Mesela,
Bir sene içinde bir erken seçim olacak olsa,
Ve Erdoğan ile İmamoğlu yarışıyor olsa,
“Pazar günü Erdoğan mı diyeceğiz Netanyahu mu diyeceğiz!” haykırışını işitir miyiz ki acaba!..

****************

Kandırmaya Harcanan Çaba
İktidar Temmuz ayından beri turboya geçti.
Harıl harıl çalışıyor.
Ama ne için?
Enflasyonu düşürmek için…
Nasıl?
Artan fiyatları ve gerçek enflasyonu boşverelim,
Yeter ki, TÜİK kağıt üzerinde düşük çıkartsın!
Ne için?
Sene sonu yaklaştı,
Ve emekli-memur-işçi-asgari ücretlinin maaş artışı olacak,
Ve TÜİK enflasyonuna göre yapılacak ya…
Dersine çalışsa başarılı olabilecek bir öğrencinin tüm enerjisini kopye hazırlamaya harcaması gibi…

OGÜNhaber