Numan’dan Kurtulmuş’a yalanlama

“…Yanlış anlaşıldım,
Anayasa’nın 3. Maddesini kastetmedim,
Algı yaratılıyor…”
diyor.
Kim?
Vakti zamanında bu iktidara “Harun gibi geldiler Karun gibi oldular” diyen Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş.
Tamam da Muhterem,
Hüda Par Genel başkanı olan kişi,
Hani şu ittifak ortağınız,
Hani şu, sözüm ona Kürt-İslam idealli ve “domuz bağı” mazili partinin başkanı demişti ki:
“Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim. Anayasa’nın 4. Maddesi değişmeli…”
4. Madde nedir?
“Anayasa’nın ilk üç maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” diyen madde.
Bu sözlerin hala dumanı tüterken,
Anayasa Mahkemesi’nin bir milletvekiliyle ilgili aldığı kararı bir yerel mahkeme ve Yargıtay, keyfe keder şekilde “uygulamıyorum” derken ve sen, Meclis Başkanı olarak gıkın bile çıkmaken,
Vatandaşların günden güne artan derin ekonomik sıkıntıları tahammül mülkünü yıkarken,
Söylediklerinin “iyi niyetli” olduğunu düşünmek kusura bakma ama hiç mümkün değil…
Sana,  “Bir Demet Tiyatro”nun Feriştah Yenge’si bile inanmaz “Sus Numan sus!” diye bağırır ve “Gusurun sende olduğunu biliyorsun! Sen kalk bana bir gahve yap. Ben de bu olayı bir fentezi haline getireyim” diyerek dalgasını geçerdi…
Bence de sus!
Konuştukça batıyorsun,
Ve özrün kabahatinden beter açıklamalar yapıyorsun.
Her şeyi bir kenara koyup hararetle konuyu tartışanlara,
Ve muhalefete gelince:
Tuzağa düşüyorsunuz,
Ve iktidarın istediği gündemle havanda su dövüp,
Asıl ve halkın gündemini pas geçiyorsunuz!
Kesinlikle en ağır tepkiyi gösterin ama ktidarın gündemsel gazına da gelmeyin!
İktidara uyarı:
Böyle yaparak,
İyi polis-kötü polisi oynayarak,
Suni gündemler oluşturarak derin yoksulluğu ve yaşattığınız sefaleti örteceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz!
Çünkü en büyük kriz “yeme-içme” krizidir ve en fazla 10 saatte bir mutlaka tekrar yaşanır ve yeniden hissedilir!
Diğer bir uyarı;
Yaptığınız bu tarz-ı siyaset, sizi “işini bilen iktidar” olarak göstermiyor,
Bilakis her kafadan çıkan ayrık sesler nedeniyle,
iktidar kontrolü kaybetti,
Sarayda taht kavgaları daha bir görünür hale geldi,
Ve Erdoğan sahiciliğini yitirdi”
şeklinde algılanıyor!
Benden söylemesi…

*************

Testici Destici?
Mustafa Destici diye bir adam var.
Ne iş yapar bilmiyorum,
Ama bir Parti Başkanı’ymış!
Hem de onuruyla yaşayan ve en büyük mirası haysiyet olan Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu partinin başkanı.
Hani, şu “kuzuyu kesip dolaba atıyorum” diyen muhterem…
Savunma Sanayi için Kredi kartlarından alınacak 750 TL tartışmasına bodoslama dalmış:
“Ver kardeşim!
Vermezsen sonun Suriye gibi olur, Irak gibi olur, Filistin gibi olur.
Mehmetçik canını veriyor, polis kanını veriyor, güvenlik korucusu ailesini veriyor, sen 750 lira vermişsin çok mu?
Karşı çıkanlar DEMci’dir, Yunancı’dır, Ermenici’dir, Batıcı’dır!

“Ulan Vicdansız! Ulan akıl ve insaf fukarası adam!” diye, öyle çok ve ağır cümleler kurulabilir ki…
Ama hiç gerek yok,
Değmez…
Bir durum tespiti yapmak en doğrusu:
Birincisi;
Kredi kartı kullanımı bir borçlanmadır.
Sıkıntıya düşenlerin başvurduğu bir mecburiyettir.
Gelir değildir, artı bakiye hiç değildir!
Kredi kartı, yaratılan sefalet ve rezalet ortamında vatandaşın Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye giydirmek zorunda kaldığı bir aparattır!
Bu arada,
Kredi kartından alınanla kalınmıyor,
Dahası var; alınıyor da alınıyor.
Sıfır araç tescillerinden 3000 TL, ikinci el araçlarda 1500 TL,
(Kamusal Simsarlık)
Her türlü taşınmaz alım satımında hem alıcı hem satıcıdan 750’şer TL,
(Kamusal Emlakçılık)
Ve her türlü noter işlemlerinden 75 TL alınacakmış…
(Kamusal Deli Dumrullaşma)
Amaç ve Hedef neymiş?
Savunma Sanayii Fonu’na yıllık 75-80 milyar  toplamak!
Aklıma Rahmetli Demirel’in “ülkeyi 70 sente muhtaç ettiler”  sözü geldi.
Ben de diyorum ki;
“Ulan İnsafsızlar!
Ülke savunması 22 dolara muhtaç hale mi geldi!..”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz:
“Bu paranın tek bir kuruşu bile genel bütçeye gitmeyecek.”
Muhterem!
Galiba yaşanmış örneklerden hareketle bunun öyle olmayacağını sen de biliyor olmalısın ki, böyle bir ikna cümlesi kurma ihtiyacı hissettin!
Dramatik bir durum,
Ve iktidara olan inancın sefaleti…
Ekonomist Prof. Hakan Kara:
"Son dönemdeki bazı vergi/harç/katkı payı düzenlemeleri (mesela yurt dışı çıkış harcının 500 TL’ye çıkarılması, kredi kartından 750 TL katkı alınması vs.) alt gelir grubunu kollayan fakat en üst gelir grubuna da pek dokunmayan uygulamalar.
Olan orta sınıfa oluyor."

Ne kadar manidar değil mi…
Yıllarca, “orta sınıfı/orta gelir grubunu” büyütmeyi hedefle,
Sonra bu kesimin büyük bir kısmını “alt gelir grubuna” indir,
Şimdiyse üste dokunma,
Azgın azınlığı yemlemeye devam et,
Saltanat kayığı yüzsün; durmak yok israf dolu dizgin…
Alt kesimi karın tokluğuna mahkum et,
Ve dön yine, “orta sınıfa” yüklen babam yüklen!
Nereden Nereye…
Ben söyleyeyim nereden nereye:
İlklerin iktidarından yeni nesil ilklerin iktidarına…
Yani bu iktidar,
—“Allah Utandırmasın” deyip duası kabul olan ve utanmayı kaybeden ilk iktidar,
—Hem başörtüsü yasağını kaldıran ama hem de en fazla başörtülüyü hapse atan ilk iktidar,
—Kedi ve köpekleri katleden ilk iktidar,
—Vakti zamanında okul kitaplarını ilk defa bedava veren bir iktidar iken, okulların helalarını temizlemekten aciz hale gelen ilk iktidar,
—Tartışmaya açık değil derken bile Anayasa’nın ilk üç maddesini tartışmaya açan ilk iktidar,
Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan ve uygulanmasını istemeyen ilk iktidar,
—En fazla U dönüşü yapan ilk iktidar,
—En fazla din diyen ama dine en fazla zarar veren ilk iktidar,
—En fazla “Hamdolsun” diyen ama doymak nedir hiç bilmeyen ilk iktidar,
—Atatürk ve Atatürkçülüğü en öcü gösteren ama Atatürk sempatisinin en yüksek orana ulaştığı ilk iktidar.(Demek ki Allah’ın sopası varmış!)
—Son halka; Kredi kartlarından alacağı 750 TL ile ülke savunması yapacağını sanan ilk iktidar…

Bu arada aklıma geldi de,
Savunma Sanayi çok önemli ve yapılan kesintiler yetersiz.
Bence,
—AVM girişlerine de,
—Yurtiçi uçak biletlerine de,
—100 metrekarenin üstünde dairesi olanlara da,
—Dört ve beş yıldızlı hotel tatillerine de,
—Yazlığı olanlara da,
—Aylık on bin TL’nin üzerinde gıda alışverişi yapanlara da,
—Akaryakıt satana da, alana da,
   — Kent Lokantalarında yemek yiyenlere de,
—Kafelere de, kafelerde çay içenlere de,
—Kira alanlara da, kiracılara da koymalıydınız veya hemen yeni bir düzenlemeyle koymaya başlamalısınız!
Benim aklıma bunlar geldi ama siz yine ve yeniden araştırın,
Koymaktan asla vazgeçmeyin,
Nefes almak bile yeterli sebep!
Tereddütsüz koyun,
Yani vergiyi veya kazığı…
Pardon kesintiyi…

Nazım Hikmet şöyle demişti:
 “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin!”
Eğer yaşıyor olsa, yaşananları-olanları görse ve üstelik söylenenleri duysaydı eminim şunu da derdi:
“Sen, utanmazlığın ve utanmazın resmini yapabilir misin Abidin!”

OGÜNhaber