Hırsızın biri, bir evi gözüne kestirip, etrafı iyice kolaçan etmiş.
Gece karanlık basınca, balkona tırmanmaya başlamış.
Tam çıkmak üzereyken, balkonun korkuluğu kırılıp kopmuş.
Hırsız düşüp ayağını kırmış…
Sabah olunca, hırsız Karakuşi Kadı’ya gitmiş.
Durumunu ileterek:
-“Kadı Efendi, ben soymak için bir eve girecektim, fakat balkon korkuluğu çürük çıktı, koptu.
Ben de düşüp ayağımı kırdım!”
Kadı:
-“Eeee ne istiyorsun, şimdi seni hırsızlığa teşebbüsten içeri atayım mı?” demiş.
Hırsız cevap vermiş:
-“Hayır Kadı Efendi! Asıl ben ev sahibinden davacıyım!
Eğer balkonun korkuluğunu sağlam yaptırsaydı, ben de düşüp ayağımı kırmazdım.
Tamam, hırsızlık suç amma, cezası balkondan düşüp ayak kırmak değil!”
Karakuşi Kadı, bu talep karşısında keyiflenmiş,
Çünkü tam ona göre bir davaymış.
Ev Sahibini çağırtarak:
-“Be adam, niçin evinin balkonunu sağlam yaptırmıyorsun?
Korkuluk sağlam olsaydı bu adam düşüp ayağını kırmazdı!” diye çıkışmış.
Ev sahibi korkmuş:
-“Aman efendim, balkonun korkuluğunu marangoz Mehmet Usta yaptı.
Çürük yaptıysa benim günahım ne?” demiş.
Bunun üzerine marangozu çağırmışlar; balkonun korukluğunu neden sağlam yapmadığını sormuşlar. Marangoz:
-“Efendim, ben balkonun korkuluğunu çakarken yoldan yeşil başörtülü bir hanım geçiyordu. Başörtüsü o kadar güzel yeşile boyanmıştı ki, herhalde gözüm ona daldı, çiviyi boşa çakmış olmalıyım!” diye cevap vermiş.
Kadı emretmiş, hemen yeşil başörtülü kadını bulup getirmişler.
Kadıncağız gelmiş, tir tir titreyerek:
-“Kadı Efendi, benim günahım ne? Ben başörtümü, boyasın diye boyacıya verdim, o boyadı!”
Sıra boyacıya gelmiş.
Kadı sorguya çekmiş:
-“Ulan, başörtülerini neden böyle göz alıcı renge boyuyorsun, marangozun gözü başörtüsüne takılıyor, çiviyi boşa çakıyor.
Balkona tırmanmaya çalışan hırsız düşüp ayağını kırıyor!
Bütün bu olayların müsebbibi sensin!”
Boyacı verecek cevap bulamayınca, kadı da hükmünü vermiş:
-“Götürün bu herifi asın!”
Biraz sonra cellat gelmiş:
-“Kadı Efendi, boyacının boyu sehpaya uzun geldiği için asamıyorum!”
Kadı elini sarığına dayamış, düşünmüş ve çözümü bulmuş:
-“Git, kısa boylu bir boyacı bul, bunun yerine onu as!” demiş!
Yorumsuz demiştim…
Yapmayacağım da…
Günümüzde yaşanan olayları, müsebbipleri, sonuçları, cezaları, cezalandırılanları; hülasa, “kısa boylu boyacı” arayışlarını gözünüzün önüne getirin ve siz yorumlayın.
Hap gibi hikaye.
Uyarlayıp, teşmil edilecek olay, o kadar çoğaldı ki…
Bu defa hikaye benden, yorum sizden.
__________________________
Kader…
Kader, diyor Şahin Ağa.
Delikanlı soruyor; “insan kaderini değiştirebilir mi.?”
Şahin Ağa; “Eğer insanın kaderinde kendini değiştirmek varsa; neden olmasın be evladım”.