-Kaçabildin mi hiç, Troyalı...
-Kimden.?
-Kendinden..
-Kaçtım.. Hem de koşar adım,
Azrail'den kaçar gibi..
Ama kaçtığımı sanmışım.
Sonra baktım; sadece aldanmışım.
Kendimle kendimi aldatmışım.
En kaçtığım anda; kendime doğru koşmuşum.
Uyandım bir an…
Tüm kapıları açtım,
Koşar adım yine kaçtım…
Yoruldum; ben'den kaçmaktan,
Koşamazlaştım,
Soluklanmaya çalışırken,
Bir de baktım; yine karşımda kendim..
Gölgem gibi sanmıştım;
Güneşi aştım,
Bulutlara karıştım,
Sanki karanlıkta bir taştım,
Ama başımı kaldırıp baktım,
Yitmeyen bir gölge gibi,
Başımda ben'i gördüm; şaştım…
Anladım; çıkış yok,
Yok kurtuluş…
Her şeyden kaçsan da,
Kaçtığını unutsan da,
Unuttuğunu sansan da,
Çıkıverir bir anda…
-Sen de, başını da alıp gitseydin uzak diyarlara, Troyalı…
-Kolay tabi.. Söylemesi kolay,
Peki sen; sen kaçabildin mi,
Aşabildin mi kendini..?
-Hayır…
Kaçmaya çalışmıştım,
Kaçtıkça, -güya- kendimi aşmıştım,
Sonra,
Bir de baktım ki;
Başladığım noktaya ulaşmışım.
Hep "kendimle" kaçmışım,
Farkına bile varmamışım.
Anladım ben, işte o an,
Kaçış yok; kendinden bir an,
Çoktan bıraktım; artık teslimim,
Sen kendi haline yan…
O baş kendinleyse,
Gittiğin yer, her nereyse,
Can tenden gitmemişse,
Kaçamazsın, kaçamazsın…
Sen, sen'den kaçamazsın.
Benden nasihat, Troyalı…
Gurur yapma,
Yorma ve yorulma,
Söylemek acı ama;
Vazgeç, yenil ve kurtul..!
Ben öyle yaptım,
Ve artık rahatım…
Zaten hiç kazanmamışım,
Farkedince barıştım,
Kendi kendime karıştım,
Bu hale de alıştım,
Yemeni'siz ayak gibi; nasırlaştım,
Kendimde kendimi aştım…
Sonra bakıp gördüm ki: boşu boşuna yarıştım.