Görünen odur ki AB yetkilileri Başbakan’ın “paralel yapıyla” ilgili açıklamalarından tatmin olmuş görünüyor. Hatta “başbakan Brüksel’e gitmesin” diyenler bile sukutu hayale uğramış görünüyor.
Demokratik pratikler ve reformlar konusunda ileri gidişin süreceğini söyledi başbakan AB yetkililerine.. HSYK kanun değişikliğiyle ilgili de “gönlünüzü müsterih tutun” teminatı verdi…
Bu bağlamda HSYK kanun teklifi, Adalet Akademisi yönetimiyle ilgili 22 maddelik kısmın meclis genel kurulunda kabul edilmesinden sonra donduruldu. Bu safhada açıklama yapan Başbakan , Anayasa değişikliği konusunda yeniden uzlaşma arayışıyla Muhalefet’le görüşmeler yaptırmayı ve kanun değişikliği yolunu son çare olarak stepnede tutmayı planlıyor.
Daha önce, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda mutabık kalınan kısımlar ana omurgasını oluşturacak bir HSYK teklifi götürecek, muhalefete Ak Parti kurmayları. Muhalefet yine “müzmin”tavır mı sergileyecek yoksa uzlaşmadan yana mı olacak, bekleyip göreceğiz.
Başbakan bu sayede, konuyla ilgili ,sürekli uzlaşma tavsiye eden yerli ve yabancı zevata da, Anayasal uzlaşı konusunda, gerekli adımları atmaktan imtina etmediğini, amacının sadece bu kronikleşmiş sorunun çözümü olduğunu göstermiş olacaktır.. Aynı zamanda bu konuda Muhalefetle görüşmeler yaparak uzlaşı ve itidal tavsiye eden Cumhurbaşkanı’nın da elini kuvvetlendirecektir. Umarım muhalefet de bu konuda, yaklaşan seçimlerle ilgili kısa vadeli hesap yapmaktan öte bir “siyasi olgunluk” sergileyerek, uzlaşma noktasına gelir.
Aksi takdirde hükümet, HSYK Kanun değişikliğiyle ilgili meclis görüşmelerine, kaldığı yerden devam etmek zorunda kalacaktır. Çünkü HSYK son değişikliğe rağmen, mevcut haliyle kronik “kangren” olmuş bir yapı halindedir ve bu pozisyonuyla da, özellikle yargıdaki “paralel yapı”nın koruyucu hamisi olmaya devam edecektir. Son yılardaki Ergenekon, Balyoz ve şike davaları gibi, deliller noktasında ciddi kuşkular doğuran davalarla ilgili ortaya çıkan, “karartma ve sahte deliller”e istinaden yapılacak yeniden yargılamalar da sonuçsuz kalabilir.
Gelinen noktada HSYK, doğru iş ve işlemler de yapsa, halk buna kuşkuyla bakacaktır. Çünkü mevcut yapı, Yargı’daki “hegomonik yapı” yı koruyucu ve himaye edici tavrıyla kendisine olan güveni tamamen minimize etmiştir.
Hal böyleyken, muhalefet beklenen uzlaşmayı sergileyerek, HSYK ile ilgili Anayasa değişikliğine onay ve destek verecek bir formüle yanaşmazsa; kısa vadeli çözümlemeler içerecek de olsa, Hükümetin mecliste görüşmesi dondurulan Kanun teklifini yasalaştırmaktan başka çaresi kalmayacaktır. Çünkü bu kanun “şiddetli kan kaybına” uğrayan “yargısal yara”nın üzerine pansuman olacaktır. Kalıcı çözüm içermese bile, kesin çözüm niteliğindeki değişikliğin yapılacağı uygun zamana kadar “ehven ü şer” boyutuyla gerekli ve elzem bir değişiklik niteliğindedir.
İktidarın ilk uzlaşma görüşmelerini reddeden muhalefet, bu defa umuyorum ve inşallah, sorunun değil de çözümün parçası olmak mesuliyetiyle hareket ederek mutabakat cihetinde adımlar atar…
Çok beklemeden göreceğiz…