Hayatın dünle işi olmaz..

-Ne garip değil mi Troyalı…
-Ne garip..?
-Birinin var oluş çabası, diğerinin yok olma kaygısı,
Birinin umut ışığı, diğerinde umudun yıkılışı,
Birinin başlangıcı, diğerinin tükenişi….
Nasıl bir dilemma Troyalı…
-Nasıl..?
Hem yoldaş, hem haldaş; baba-oğul gibi,
Şimdi iki düşman kardeş…
-Bu nasıl yol, bu nasıl yoldaş peki..?
Bilmiyorum Troyalı, bilmiyorum…
Yol mu taşlı, yolcu mu kaçtı, rota mı şaştı…
Kim haksız, kim haklı,
Ben de bilmiyorum…”

Şu insan, nasıl bir muamma…
Büyük büyük laflarla gelir,
Büyük harflerle kurar cümlelerini…

"BİZ, BİZDEN ÖNCEKİLER GİBİ DEĞİLİZ…"

Layüsel (sorumsuz)  ve namütenahi (nihayetsiz) hiç değiliz…
Geldiğimiz yerde baki değiliz,
Görevimizi yapıp,
Gideceğimiz zamanı da biliriz…”
der.
Tıpkı bu dünya hayatı gibi;
Geleceğiz, göreceğiz, gideceğiz,
Doğacağız, büyüyecek ve öleceğiz…
Hayatın kanunu böyle, çünkü…
Değiştirebilen olmamıştır;  bu kaideyi…

Fakat muktedir olmak hırsı öyle bir şeydir ki, Troyalı…
Yolun başında kim olduğunu unutursun…
Ve bu "gerçeği" unutup, tutunmaya çalışırsın,
Ama artık, aynı insan olmak öyle zordur ki…
Tıpkı insan kalabilmek gibi…
Zorladığın hayat öyle zorlar ki seni;
Kalmak istediğin noktada çatır çatır çatırdarsın…
Çünkü sen; sen değilsin, artık…
Biliyor musun Troyalı…
Malum sondan kaçamazsın; zorlasan bile…
Yeni bir var oluşu zorlayan ve senin sonunu hazırlayan kim olur biliyor musun …
Bir zamanlar en dost bildiğin, en güvendiğin,
Yoldaşın, yol arkadaşın, kardeşin…
Bunun sebebi nedir peki.?
Senin, kaderi zorlayışındır….
Geldiğin noktanın; köprüden önceki son çıkış olduğunu unutuşundur…
İşte o zaman Troyalı,
O zaman;
Artık istesen de, kendin olamazsın.
Bir kere şaştı mı dengen; kim olduğunu hatırlayamazsın.
Şaşarsın; ettiklerine, dediklerine, etmediklerine…
Kızmaya bile hakkın olmaz; büyüttüklerine…
Geldiğin noktayı unutmak böyledir,
Böyledir; başladığın "sen"den  uzaklaşmak…

Hayat da böyle değil mi Troyalı…
Gençken konuşturur; bol keseden insanı…
Ölüm uzaktır, çünkü…
Sanki bozulmaz sırası var ya, ölümün,
Sadece yaşlananlar ölecek ya…
Ne zaman ki; bir ayak çukura girer..
Başlarız kaçmaya; gerçekten.
Yani ölümden…
Değişir mi mukadderat..?
Nafile…
Çekilen; boşa kürek…
Onca emek, onca zahmet…
Sonuç; çoklu organ yetmezliğinden ………!
Bozulma Troyalı…
Hayatın gerçeği bu.
Ne ahkam kesip duruyorsun ki…
Senin de gerçeğin bu….
Bırak hamaseti, aleme nizam vermeyi…
Önündeki çukuru görmekten acizsin…
Kendi kendine bile mütecavizsin…
Aç gözünü, gör be Troyalı…
Görrrrrrr.!!!
Artık her şey zor.
Çocuğun büyüdü, artık onundur yol…
Çekil yoldan,
İstiskale maruz kalma…
Nostaljiye sığınma,
Hayatın dünle işi olmaz.
Yarına gider; bugün,
Artık mazidir, dün…
Zorlama hayatı; izzetle çekil,
Muhabbet ve hürmetle, yadedil.
Yoksa düşeceğin, zillettir…
OGÜNhaber