Duyacaklarının garabetini bilmeyen zavallı spiker Gülçin Hanım soruyor:
"Dövize endeksli TL mevduat sistemine talep nasıl?.."
Bakan Nebati,
Hem de Hazine ve Maliye Bakanı olan Sayın Nebati cevap veriyor:
"…Gözlerimin içine bakar mısınız Gülçin Hanım.
Ne görüyorsunuz gözlerimde?
Ne görüyorsunuz…"
Hanımefendi resmen şokta,
Ummadığı bu cevap karşısında işi kotarmaya çalışarak;
"Eee…
orda o…
eee… sevinci görüyorum ama rakamları duymak isterim, çünkü ekonomi rakam işi…" diyor ama o esnada Gülçin hanımın perişan haline bir bakın lütfen!..
Mimikten mimiğe geçen spiker hanım toparlamak için neler çekiyor neler…
Işıltılı gözsel temasla büyülü bir atmosfer yarattığını düşünen sayın bakanımız bir mucizeci gibi, derin ve deruni bir mistizm içinde, tam bir ekonomik mutasavvıf edasıyla;
"Ekonomi rakam işi öyle miiii…" dercesine söze giriyor ve ekonominin asıl ne işi olduğunu sıralıyor;
"Ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, ekonomi beklenti işi,
Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır!.."
Duyun duyun, kendini ekonomist sanan allame-i cihanlar.
Temenniden nasibi olmayan,
Gözlerinde ışıltısı kalmayan mandacı ekonomistler…
Çok cahilsiniz…
Duyun bakan beyi de, ekonominin ne olduğunun farkına varın!..
Bakanımız ayrıca, "ekonomi güven işi-istikrar işi-beklenti işi" de dedi.
Ama çok konuşunca "çok güven ve çok istikrar" oluyor mu ki acaba?..
Bence olmuyor.
Aynen, çok öpüşmeyle çok çocuk olmadığı gibi…
"Beklenti işi" kısmına gelince; orasını zaten hiç anlamadım.
Neyin beklentisi, kimin beklentisi,
Hangi şirketin,
Hangi siyasinin,
Hangi kodamanın beklentisi; inan hiçbir şey anlamadım!..
Ama milletin beklentisini kastetmediği açık…
Yemin ederim, sayın bakanın "vecizesi" ekonomi literatürüne altın harflerle yazılacak.
"Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır…"
Yahu Özgür Demirtaş veya Mahfi Eğilmez yahut da biraz olsun ekonomiden anladığını iddia eden diğer kişiler,
Gözlerinizde ışıltı bile yok,
Hadsizsiniz…
Bir de ekonomiden bahsedersiniz,
Ekonomistiz dersiniz…
Sizi gidi "ışıltısız" ekonomistler sizi!..
Ah Gülçin Hanımcım ah…
Ama yine de, sen üzülme; şanslısın,
Bakan beyin gözlerine bakma rahmetine nail oldun.
Işıltıdan nasiplendin.
Bir daha, rakam-makam işi demeye kalkma,
Yat-kalk ve "temenni" et ki; sayın bakanın ışıltılı gözlerine bakabilesin.
Tüm "beklentin" bu olsun ve ekonomi kurtulsun!..
Bu programı izleyince Atilla İlhan'ın şiiri geldi aklıma ve bir vatandaş gözüyle biraz uyarlamayla paylaşmak istedim.
"Gözlerin gözlerime değince; felaketim olurdu,
Ağlardım…
Bizi sevmiyordun bilirdim,
Bir sevdiğin vardı duyardım,
Yeşil yeşil dolarlar, içiçe..
Dolarsız yapamazdınız, fikrimce.
Ne vakit, ben de dolar alsam, kaybedeceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım…
Ve yine öyle oldu,
Anam ağladı, ben ağladım!.."
Bir başka vatandaş ise Selami Şahin'den, "Sen sus gözlerin konuşsun" uyarlaması yapıyor;
"Bu gece kahır doluyum
Hiç konuşma ne olursun
Sakın, sarılma bana
Felaketim oluyorsun
Sen sus,
Sen sus, gözlerin de sussun,
Gözlerindeki ışıltı, senin olsun!..
Işıltılı gözlü bakan,
Bakması canlar yakan.
Biliyorum bu sürecin,
Üç ay sonrasında yoksun.
Biliyorum gideceksin,
Kurban verileceksin,
"Bakan Af istedi…" denecek,
Affa mazhar olacaksın.
Ve, ışıltını da alıp,
Af kararnamenle; sen de gideceksin!.."